Yeni Teşvik Yasa'sının revizyonu şart!
Süleyman DİLSİZ
Rekabet gücü araştırmalarına göre, bir ülkenin "rekabet gücünü'', iller, yani illerde bulunan işletmelerin tek tek rekabet güçlerinin toplamı belirlemekte. Ülkelerin ana zenginlik kaynağını ülkelerin firmaları yaratıyor. Rekabet gücü üst sıralarda yer alan ülkeler içinde "ihracat potansiyelleri, yönetim becerileri, teknolojik altyapılarının gelişmişliği ve kalkınmayı toplum temelli sürdürenler ön planda. Türkiye'nin de rekabet gücünü yükseltebilmek için firmaların yönetim kapasitelerinin, ihracat potansiyellerinin ve teknolojik altyapılarının güçlendirilmesi, yerel kaynakların etkin ve verimli kullanılmasının teşviki çok stratejik.
Bu amaçlarla çıkarılan yeni Teşvik Yasası; iller arası gelir farklılıklarını azaltmak için sosyo-ekonomik gelişmişlik seviyelerini dikkate alarak dört bölgeye ayırıp, sektörel ve bölgesel destekler vererek 12 sektörde büyük yatırımları destekliyor. Bir önceki yazımda 27302 RG sayılı yeni Yatırım Teşvik Yasası'nı örnekleyerek incelemiştim. Bu yazımda da yeni yasayla ilgili görüşlerimi belirteceğim.
1. Değer zinciri teşviki şart! Yeni yasa katma değer odaklı yapıda. Örneğin otomotiv sektörüne verilecek teşvik, yan sanayiileri de içine alan "proje" bazında verilmeli. Ana sanayiinin Bursa fabrikasında yakıt borularının üretilmesiyle Kocaeli'de yan sanayiinde üretilmesi aynı şey. Sadece ana sanayiinin desteklenmesi katma değer odaklı yapının sürdürülmesi anlamına geliyor. Otomotiv, elektronik, beyaz eşya vb. gibi sektörlerin proje bazlı teşvik edilmesi, sektörlerin küresel üretim gerçeğiyle malzeme akışlarının kolaylaştırılması sürdürülebilir gelir için mutlak şart.
2. Yerlileştirme teşvik edilmeli! Otomotiv gibi montaj ağırlıklı küresel sektörlerde ithal malzeme oranı yüksek. İthal girdisi 80 birim olanla, malzeme girdilerini yerlileştirerek yurtiçinden alan, 40 birimini ithal eden otomotiv ana sanayiileri aynı kefeye konmamalı. Yerlileştirme teşviki doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını artıracak, sürdürülebilir ulusal sanayi için önemli kaynak.
3. Yurtdışındaki Türk yabancı sermaye ve işgücünün bilgi birikiminin memleketlerine transfere teşvik şart! '63-74 yılları arasında yoğun yurtdışına göç veren illerin yabancı sermaye birikimi 150 milyar Euro olduğu ortamda, özellikle AB ülkelerinde artan maliyetlerle rekabetçi yapısını yitiren, yurtdışında çalıştıkları fabrikaların illerine transferinin ve SPK gibi kurum tarafından denetlenerek, borsaya açılması teşvik edilmesi yerel kalkınma potansiyeli önemsenmeli.
4. Dünya ekonomi ve ticaret eğilimlerine göre teşvik geliştirilmeli! Yeni yasada teşviklerin uygulanacağı sektör ve bölgeleri belirleme yetkisi Bakanlar Kurulu'na verilmesi çok sevindirici. Örneğin dış ticaretimizin yüksek açık verdiği BRIC ülkelerinin AB ülkelerine açılması için önemli üretim üssü olabilecek "otomotiv, kimya, elektronik vs." yatırımların cazibesi için, teşvik boyutu ve bölgesel öncelik inisiyatifi verilmesi çok önemli.
5. Yerel kalkınma esaslı teşvik mutlak şart! 10 bin yıllık Anadolu medeniyetinin birçok kültür mirası günümüze miras hepimize. Örneğin 700 yıllık tarihiyle Uşak halısı dünyada bilinirliği en çok olan Anadolu kültür ürünlerinden birisi. Maalesef bugün kırsaldan kente çözülmenin hızlandığı Uşak'ta nüfusun yüzde 53'ünü kadınlar oluşturuyor. İşsizlik ilde yaratıcı yıkımın da etkisiyle gün geçtikçe katlanarak artıyor. Fransa'nın Goblen ve Savarona halılarına Fransa dışında bir ilmek bile atılması milli politika olarak belirlenip, başka bir yerde üretimi yasaklanmış. Metrekaresini bin dolardan dünyaya pazarlarken, bilinirliği tüm kıtalara yayılmış Uşak halısının Çin, Pakistan'da üretilip, ithalatının yapılması yerel kalkınma, kadının işgücüne katılımı, sürdürülebilir gelir, ülke itibar değeri yönünden ele alınıp, Siirt battaniyesi, Bodrum sandaleti, Devrek bastonu, Kars peyniri, vb. binlerce yerel değer teşvik edilmeli.
6. Kümelenme teşvik edilmeli! Yeni yasa her ne kadar daha küçük işletmelerin kurulmasını etkilediği kanısı oluşsa da; sabit yatırım tutarını yüksek tutarak kümelenmenin hedeflendiğini düşünmekteyim. Zira iş dünyamız, özellikle de Çin ve Hindistan ekonomilerinin sarsıcı etkileriyle birlikte keskin ve sert değişimleri daha şiddetli hissedecek. Bu yapıda yaratıcı yıkımın etkilerini en aza indirmek için kümelenmelerinin teşviki sürdürülebilir rekabet için önemli altyapı. Tabii ki bütün ürün ve hizmetlerin birbiriyle çok benzer ve hatta neredeyse aynı hale geldiği ortamda yenilik (inovasyon) kültürünün esas rekabetçi avantajını da unutmadan.
7. İlçeler bazında teşvik yöntemi geliştirilmeli! Değişik bölgelerde bulunan Kütahya'nın Altıntaş ve Simav, Diyarbakır'ın Ergani ve Hani, Kastamonu'nun Tosya ile Hanönü ilçelerinin aynı ilin ilçeleri olmasına rağmen milli gelirleri arasındaki fark 2-5 kat arasında değişmekte. İller bazında değil, ilçeler bazında teşvik sistemi geliştirilmeli. Yerel potansiyelinin sorgulanarak alternatif yatırım alanlarının belirlenmesi ve yastık altı, birbirini tekrar eden, atıl sermaye yatırımlarının verimliliğini artırmak çok değerli. Kırsaldan kente göçü durdurmak için 852 ilçenin her birinin potansiyelleri sorgulanmalı.
8. Sadece ürün markaları değil, projelerin ve ülke itibarını artıran konseptlerin de teşviki elzem! Marka teşvikleriyle firmaların desteklenmesinin yanında, ülke itibarını artıran uluslararası alanda bilindik konseptlerin, kültürel ürünlerin, kişilerin, organizasyonların da teşvik edilmelidir. Örneğin Türk hamamı, bilindik tatlı, Türk restoran zincirleri, 3.200 yıllık tarihiyle çok çeşitli uygarlıkların izlerini gördüğümüz dünyada ilk ve tek Sultanahmet Meydanı'nın tanıtımı bile teşvik kapsamında olmalı. Kısacası ülke itibarını, bilinirliğini artıracak her proje, kültür, konsept de teşvik kapsamında ele alınmalı.
9. Türk teşvik sistemi çok başlı, bütünsel bakış açısı şart! 20'nin üzerinde çeşitli kurum aracılığıyla, 80 civarında teşvik veriliyor. Her birimin aynı evraktan istediği ortamda, herbiri ayrı bürokratik taleplerle süreci uzatıp, eziyete dönüştürmekte. Tek bir elden alınacak belge ile diğer süreçler kurumlar arası iletişim kalitesi artırılarak, hızlı ve etkin teşvik sistemi kurulmalı. Eşgüdüm sağlanıp, şeffaflaştırılmalı.
Evet, yeni yasa küresel yatırımları cazip kılabilir. İtirazım yok! Ancak, bölgeler arası gelir eşitsizliğini azaltabilir mi? Sorgulamak lazım. Demografik yapının, yerel kalkınmanın, istihdamın yüzde 98'ini oluşturan KOBİ'lerin yeterince dikkate alınmadığı, teşvikle ilgili devlet kurumlarının çok başlılığıyla bürokratik yapılanmaya çözüm bulunmamış olması endişe verici. Yereli kalkındıran, proje bazlı, kümelenmeyi özendiren, ulusal sanayiinin sürdürülebilirliğini sağlayacak, ülke marka değerini, itibarını artıracak, yerel potansiyelleri ortaya çıkaracak şekilde bütünsel bir teşvik vizyonuyla yeni Teşvik Yasası'nın revizyonu şart!