Yeni yaklaşımlar taşıma sektörüne artı katma değer sağlayacatır
Dr. Mustafa TURHAN / Okan Üniversitesi Öğr. Üyesi
Toplumların hatta kişilerin sosyal ve ekonomik İlişkilerinde en etken bir araç olan yolun önemi giderek artan bir şekilde devam etmektedir. Değişen dünyanın yeni ortaya çıkardığı durumda, Türkiye'nin Avrupa, Asya ve Afrika ülkelerine olan coğrafi yakınlığı yanında, kültürel ve siyasi ilişkileri de uluslararası sermaye ve sanayi hareketlerine daima ilgi odağı olmuştur.
Artık büyük ölçüde küresel hareketliliğe sahne olan bir bölgede ekonomik hareketliliği ve hatta bağlantıları sağlayan unsurların başında "ulaşım ağları ve politikaları" gelmektedir. Bunun için, her ülke, işbirliğinin vazgeçilmezi olarak ulaşım ağlarını ve politikalarını geliştirmeye, bunlarla ilişkili olarak ilke ve öncelikler tespit etmeye başlamıştır.
Cenova'da Eylül 1950'de Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (UN-ECE) tarafından hazırlanmış olan "Uluslararası Ana Yolların Yapımı Deklerasyonu" ülkemizi Güneydoğu Avrupa uluslararası yol ağının bir uzantısı olarak kabul etmiştir. Buna göre, E-80 numaralı yol Bulgaristan sınırında Kapıkule'den, E-90 numaralı yol ise Yunanistan sınırında İpsala'dan ülkemize girmektedir. Bu yollar, Ortadoğu ve Asya ülkelerine ulaşan yollardır. 1974 tarihinde "Birleşmiş Milletler-Avrupa Ekonomik Komisyonu" bünyesinde kurulan Kuzey-Güney Avrupa Oto Yolu (TEM ) Projesi Eylül 1977 tarihinde 10 ülke katılımı ile Varşova'da imzalanmasını müteakiben Türkiye, 14 Ocak 1981 tarih ve 17220 sayılı Resmi Gazete ilanı ile fiilen bu projeye dahil olmuştur. Bu projenin koordinatörlüğü ve yürütücülüğü "Karayolları Genel Müdürlüğü"ne verilmiştir. TEM, Kapıkuleden girdikten sonra Ankara-Kırıkkale-Yozgat-Sivas-Erzincan-Aşkale-Erzurum-Ağrı-Doğubeyazit-Gürbulak Sınır Kapısı'ndan İran'a giriş yapmaktadır.
Ayrıca, Ankara'dan başlayıp Kırıkkale'den sonra Delice-Çorum-Amasya-Erbaa-Niksar-Koyulhisar-Refahiye'de birleşen bir kol daha vardır. Bunun yanında, Aşkale-Bayburt-Gümüşhane-Trabzon kolu ile TEM denize ulaşmaktadır. TEM' in ikinci ana koluAnkara-Aksaray-Pozantı-Adana-Osmaniye-Gaziantep-Şanlıurfa-Mardin güzergahını takip ederek Hapur sınır kapısından Irak'a geçiş yapmaktadır. Diğer bir kol ise, Osmaniye-İskenderun-Kırıkhan-Cilvegöz'ü ve İskenderun-Yayladağ sınır kapısından Suriye'ye giriş yapmaktadır.
Sovyetler Birliği'nin çökmesinden sonra AB ülkeleri de ulaştırma stratejilerini değiştirmişlerdir. Tercihler Doğu Avrupa ülkelerine doğru kaymış, Asya ülkeleri ile entegrasyon çalışmalarına ağırlık verilmiştir. Bu düşüncelerle "Pan Avrupa kavramı" ortaya çıkmış ve "Trans Avrupa Şebekesi" ( TEN ) oluşturulmuştur.
1991 yılı Ekim'inde Prag' da "1.Pan Avrupa Konferansı" toplanmıştır. Bir yıl sonra Avrupa Birliği'nden bir heyetin Kafkasya Bölgesine yaptıkları teknik bir ziyaretle beraber 1992 yılı Haziranı'nda "Traceca" ulaşım koridorları gündeme gelmiştir. 1993 Mayıs'ı ulaşım koridorlarının yeni stratejilerinin başlatıldığı tarih olmuştur. Bu tarihte, AB Komisyonu, Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan Brüksel'de bir araya gelip "Brüksel Deklerasyonu" imzalamışlardır. Türkiye bu toplantıya "gözlemci" sıfatı ile katılmış ve fiilen bu tarihten sonra, Avrupa-Kafkasya-Asya Ulaşım Koridoru (Transport Corridor Europe Asia), kısa adıyla "TRACECA" başlatılmıştır.
Türkiye, Romanya, Bulgaristan bu proje'de yer almak için talepte bulunmuş ve bu talep 2001 yılında Tiflis'te yapılan toplantıda kabul edilmiş olmasına rağmen Türkiye'nin üyeliği 2002 Mayısı'nda Taşkent'te yapılan toplantıda ilan edilmiştir. TRACECA ilk gündeme geldiği günden beri Türkiye üye olmasa dahi, daima bu koridorun içersinde olan bir ülke olarak hareket etmiş ve bir çok kazanımları da sağlamıştır. Bunlardan en önemlisi, "Karadeniz Sahil Yolu Projesi"dir.
Türkiye, 1996 Temmuz'unda Brüksel'de yapılan Traceca çalışma grubu toplantısına sunduğu "8. Koridor"un İstanbul'dan Merzifon-Samsun-Trabzon-Sarp Sınırı şeklinde uzatılarak bu projenin haritalara işletilmesini sağlamıştır. Bunun yanında, "Samsun-Poti Limanları Feri Yolu Güzergahı" da planlara dahil ettirilmiştir.
10.Ulaştırma Şûrası toplantısında, mutlaka "Traceca" konuşulup gündeme, üye ülkeler arasındaki "yük belgeleri uygulamaları", "tehlikeli maddelerin taşınması", "sınır geçiş düzenlemeleri" ve "yolların rehabilitasyonu" konularında standart oluşturulması konulmalıdır.
Ayrı bir gündemle konuşulması gereken bir proje de "Güneydoğu Avrupa İşbirliği Girişimi'dir (Southeast European Cooperative Initiative)." Kısa ve kullanılan adı "SECI" olan program ilk olarak 1996 Nisanı'nda Viyana'da başlatılmış Aralık'da Cenevre'de yapılan toplantı ile gerçekleşme yolunda ilk adım atılmıştır. Kuruluş ülkeleri Arnavutluk, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Makedonya, Yunanistan, Macaristan, Moldova, Romanya, Slovenya ve Türkiye'dir. Amaç, üyeler arasındaki ticari ve ekonomik işbirliğinin arttırılması ve üyelerinin Avrupa Birliği ile uyumunu sağlamaktır.
"SECI", sınır geçişlerinin sağlanması ve taşımacılığın serbestleştirilmesi gibi bir çok konuda üye ülkeler arasında görüş birliği sağlamıştır. Hatta bununla ilgili olarak, 1999 Nisanı'nda üye ülkelerin ulaştırma bakanları Atina'da bir araya gelip "Uluslararası Karayolu ile Yük Taşımacılığının Kolaylaştırılması Mutabakat Zaptı" imzalamışlardır. Bununla ilgili görüşlerimizi daha sonra ele alacağız.