Yüksekdağ: Türkiye'nin bölünmesine asla izin vermeyiz

HDP Parti Meclisi toplantısında konuşan Eş Genel Başkan Yüksekdağ, "Bizler Türkiye toplumunun, Türkiye halklarının bölünmesine asla ve asla izin vermeyeceğiz. Bunu çok iyi bilsinler" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "Bizler Türkiye toplumunun, Türkiye halklarının bölünmesine asla ve asla izin vermeyeceğiz. Bunu çok iyi bilsinler" dedi. Yüksekdağ, HDP Parti Meclisi (PM) toplantısının açılışında, "8 Haziran'dan itibaren yürütülen bütün koalisyon kurma süreçlerinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın müdahalesi nedeniyle tıkandığı ve engellendiği" iddiasında bulundu. 

Türkiye'nin 1 Kasım'da tekrar seçime gitmesinin zorunda olmadığını ifade eden Yüksekdağ, "Türkiye toplumu, 7 Haziran'da çoğulculuktan yana bir demokratik tercih ortaya koydu. Tüm siyasi partilerin, hakların iradesini içererek birlikte yönetmesini istedi. Bütün seçmenler aynı zamanda Türkiye'deki kötü gidişata 'dur' dedi. Ortaya çıkan sonuçlar, milletvekili sayıları bütün Türkiye halklarının çoğulcu, demokratik yönetimden, bir koalisyon yönetiminden yana olduğunu gösteriyordu ama başta saray olmak üzere karşımızdaki AKP iktidarı, tekçilik siyasetini öyle bir saplantı haline getirmişti ki seçmenlerin bu demokratik çağrısına kulak vermedi" diye konuştu. 

'Tekrar bir seçim yapma zorunluluğunu dayattılar'

Yüksekdağ, seçim ve sandık hamaseti yapanların 7 Haziran'da sandıklardan çıkan sonucu beğenmediğini öne sürerek, şu görüşleri savundu: 

"Madem tarihinizde ve siyasetinizde sandık bu kadar önemliydi, madem seçimle ve demokratik yollardan siyaset yapmaya bu kadar önem veriyordunuz, neden 7 Haziran seçim sonuçlarını tanımadınız? Bunun karşısında gayrimeşru bir siyasi yönetim anlayışını, bütün Türkiye'ye dayattınız. Hepimizin sorduğu soru budur. 7 Haziran seçim sonuçları itibariyle başkanlık hevesleri suya düşenler, AKP hükümetinin tek başına iktidarı kazanabileceği tekrar bir seçim yapma zorunluluğunu da bütün Türkiye toplumuna dayattılar. Aslında söylenen şey, 'Sayın Cumhurbaşkanının başkanlığının önünü açmayan bir seçim sonucunu biz tanımıyoruz'. Bütün Türkiye'ye söylenen şey buydu. 7 Haziran gününden bu yana yaşanan bütün gerilim, çatışma ve kaos bu nedene dayanıyor." 

"Seçim hükümeti kurulmasının Türkiye'nin içerisinde bulunduğu sorunları çözme özelliğine sahip olmadığı" görüşünü dile getiren Yüksekdağ, AK Parti hükümetinin, kriz ve sorun üretmekten başka hiçbir odaklanma noktası olmadığını gösterdiğini iddia etti. 

"HDP olarak, hükümetin oluşturduğu kriz ve sorunları demokratik iradeyle çözme sorumluluğuyla karşı karşıya olduklarını" belirten Yüksekdağ, sorunlarını çözümüne yönelik ön açıcı yaklaşımlarının dahi saldırıya uğradığını söyledi. 

"Halkın demokratik öz yönetim ve siyasete doğrudan katılma iradesinin, bölücülük faaliyeti olarak fişlendiği" iddiasında bulunan Yüksedağ, şöyle konuştu: 

"Bölge halkı, Kürt halkı bir kez daha bütün Türkiye toplumuna ve bu zorba siyasi iktidara gidilecek yolu gösteriyor aslında. Halkların demokratik iradesinin ve isteğinin ön açıcılığının ne anlama geldiğini anlatmaya çalışıyor. HDP olarak, demokratik özerkliğe dayalı, halkın doğrudan siyasete katılma kanallarının açılmasına dayalı bir fikri savunduk. Bunu her alanda inşa etmenin de çağrısını yaptık. Bugün de aynı çağrıyı yapıyoruz. Bugün yönetenler, artık bu halkı yönetme ehliyetini, kifayetini, liyakatini yitirmiştir. O zaman yönetme görevine halkın talip olması kadar doğal ve anlaşılır bir şey yoktur. Artık halk kendi kendisini yönetecek. Artık halk, bu dayatmacı, otoriter, anti-demokratik siyasi iktidarı yönetecek. Saray ve AKP hükümeti bugün her yerde, bölge illerinde halkımızın yükselen öz yönetim çağrılarına kulak vermelidir. Çünkü bu bölge halkının çağrısı değil, 7 Haziran seçim sonuçları ve partimize verilen oylar, bütün Türkiye halklarının da aynı zamanda kendi kendisini yöneten bir siyaset anlayışına verdiği onayın örneğidir. Artık Türkiye toplumu eskisi gibi yönetilmek istemiyor. Bunu anlamak için daha neyin yaşanması gerekiyor bu memlekette?" 

'Kürt toplumu eskisinden çok daha güçlü birlikte yaşamak istiyor'

Yüksekdağ, "halkın yerel alanlarını kendisinin yönetmek istemesinin bölücü, yıkıcı bir faaliyet olmadığını ve savaş ilanı sayılmayacağını" öne sürerek, "Kürt toplumu, eskisinden çok daha güçlü ve kararlı bir biçimde bütün Türkiye halklarıyla ve bütün bir Türkiye olarak birlikte yaşamak istiyor. Geleceğe birlikte yürümek istiyor. Geleceğin büyük ülkesi ve halklarını beraber inşa etmek istiyor. Ama bugün, Kürt halkının bu demokratik çağrısını ve hareketini Türkiye halklarından koparmaya dönük siyasi iktidar baskıları ve operasyonlarıyla karşı karşı kalıyor. Bugün çok net bölme hareketini gerçekleştiren Kürt halkı ve Kürt siyaseti değil, egemen iktidar aklı ve pratiğidir" görüşünü savundu. 

"Savaş politikasının Türkiye'yi bölünmeye götürecek bir yolun da açılması anlamına geleceği" iddiasını dile getiren Yüksekdağ, şöyle devam etti: 

"Türkiye toplumunu doğusuyla batısıyla birbirinden bölen, ayıran bir çatışma, gerilim ve kutuplaştırma politikası izleniyor. Bu politikanın kumanda merkezi saraydır ve ona bağlı olarak çalışan AKP'dir, AKP yapısıdır. Bizler Türkiye toplumunun Türkiye halklarının bölünmesine asla ve asla izin vermeyeceğiz. Bunu çok iyi bilsinler. Türkiye halklarının evlatlarını onlar gözden çıkarmış olabilirler, kendi saraylarının iktidarı için savaşa, çatışmaya sürmüş olabilirler ama bizler Türkiye halklarının bölünmesine asla ve asla izin vermeyeceğiz. Türkiye'nin bölünmesine asla ve asla izin vermeyeceğiz. İşte 7 Haziran seçim sonuçlarının ardından en fazla bu nedenle bize saldırdılar. Tarihte ilk defa bu kadar güçlü bir şekilde Türkiye halklarını HDP birleştirdi. Yıllarca siyasi rantını yedikleri bölünme paranoyasını ve siyasetini bitirdi, tüketti. Bölünmeye karşı birleştirme siyasetini somut bir gerçek olarak ortaya koydu. Türkiye halkı tam da bu birleştiriciliğe oy verdi." 

Yüksekdağ, halkın 7 Haziran seçimleriyle inkar edilen demokratik tercihine sahip çıkacaklarını belirterek, "7 Haziran'da tattıkları yenilginin daha ağırını tadacaklar. Buna emin olsunlar. Çünkü sayın Tayyip Erdoğan'ın çok sevdiği bir laf, 'Zulümle abad olunmaz". Bu lafın tamamını söyleyeyim, 'Zulümle abad olanın ahiri berbat olur.' Bunların ahiri berbat olacak. 1 Kasım seçimlerinde halkımızın demokratik iradesi, halkların demokratik partisini yeni dönemde, yeni bir yaşamın, yeni bir demokratik halk iktidarının da parçası haline getirecek" değerlendirmesinde bulundu. 

'HDP'yi burunlarının ucunda görmeye devam edecekler'

HDP'nin 1 Kasım seçim hazırlıklarına başladığını bildiren Yüksekdağ, motivasyonlarının daha büyük kazanma yönünde olduğunu söyledi. 

Geçici hükümette bakanlık yapacak 3 HDP'li milletvekilinin seçimlerin güvenliğini sağlamak ve adalet mücadelesi vermek için kabinede konumlanacağını ifade eden Yüksekdağ, "Bir icra hükümeti olma özelliği olmasa dahi, bu kritik süreçte meydanı AKP iktidarına bırakmaya niyetli değiliz. Her alanda görmek istemedikleri, yok saydıkları HDP'yi burunlarının ucunda görmeye devam edecekler, buna alışsınlar. HDP bundan sonraki süreçte halkımızın öz yönetim gücü olarak vardır ve her alanda var olacak. Kabinede bakan olacak arkadaşlarımız, 2 aylık da olsa halklarımızın gözü, kulağı ve iradesi olacak" dedi.  

HDP'nin sel felaketinin yaşandığı Artvin'in Hopa ilçesinde, incelemelerini sürdürdüğünü bildiren Yüksekdağ, Hopa'nın afet bölgesi ilan edilmesi ve kapsamlı bir yardımın organize edilmesi gerektiği çağrısında bulundu. 

Yüksekdağ, "Tuğrul Türkeş'in bakanlık teklifini kabul etmesini nasıl değerlendirdiğinin" sorulması üzerine ise "Hangi isimlerin yer aldığı bizim için belirleyici değildir" karşılığını verdi.