”Yüzde 7,5-8 düzeyinde enflasyon bekleniyor”

Deloitte'un Ekonomik Görünüm 2010 mayıs ayı raporuna göre, Türkiye'nin 2011'de 40 milyar dolara yaklaşan cari açığı olacak.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL- Deloitte'un Ekonomik Görünüm 2010 mayıs ayı raporuna göre Türkiye'de bu yıl ekonomide yüzde 5,5-6 bandında bir büyümeye karşılık, yüzde 7,5-8 düzeyinde enflasyon ve 30 milyar dolar cari açık bekleniyor.

Deloitte, üç ayda bir yayınladığı Ekonomik Görünüm raporlarının Mayıs 2010 sayısını, "Zor yıla umut veren başlangıç" üst başlığı ile yayımladı.

Deloitte Ekonomi Danışmanı Murat Üçer tarafından hazırlanan raporda, dünya ekonomisindeki gelişmelere paralel olarak Türk ekonomisinin normalleşme sürecine girdiği vurgulanıyor.

Ekonomideki toparlanmayla birlikte cari açık ve dış finansman ihtiyacında artış eğiliminin devam ettiğine işaret edilen rapora göre, 2009'u 60 milyar dolarlık finansman ile kapatan Türkiye ekonomisinin dış finansman ihtiyacının bu yıl 30 milyar doları cari açık olmak üzere 70 milyar dolara tırmanması bekleniyor.

Geçen senenin düşük baz etkisi dikkate alınarak raporda 2010 büyüme tahminleri de revize edildi. Ekonominin bu yıl yüzde 5,5-6 bandında bir büyüme sergilemesi beklenirken, baz etkisinin ortadan kalkmasıyla 2011 yılında büyümenin belirgin bir şekilde yavaşlayacağı öngörülüyor.

Şubat ayında yüzde 10,1 olan yıllık enflasyonun martta tekrar tek haneli seviyelere geriledikten sonra eylüle kadar yüzde 8-10 bandında kalması ve yılı yüzde 7,5-8 arasında tamamlaması bekleniyor.

40 milyar dolar üzerinde borç servisi

Yüzde 14'e yükselen işsizlik oranının ise önümüzdeki dönemde de bu seviyelerde kalıcı hale gelebileceği vurgulanıyor.

2009 yılının finansmanın kalitesi açısından daha önceki yıllara kıyasla çok farklı ve sürdürülemez bir profilde kapandığına dikkat çekilen raporda, bu yıl cari açığın rahatlıkla 30 milyar dolar seviyesine çıkması ve kamu ile özel sektör toplam olmak üzere 40 milyar doların üzerinde bir borç servisi gerçekleşmesi öngörülüyor. 2010 yılı finansmanı açısından öngörülen rakam tarihsel olarak aşırı yüksek olmamakla birlikte yurt dışı likidite koşullarının bugün özel sektöre aynı desteği sağlamıyor olması ve içeride politik risklerin artmaya başlaması yüksek büyüme ve cari açık için yeterli kaynak öngörüsünde bulunmayı zorlaştırıyor.

7,5 milyar dolar doğrudan yatırım

2009 yılında net 6 milyar dolar olan doğrudan yabancı yatırımların ise 2010'da bir parça iyileşme ile net 7,5 milyar dolar, brüt 9 milyar dolara yükselmesi bekleniyor. Bunun 2 milyar dolarının elektrik dağıtım ihaleleri, Milli Piyango, köprü ve yol gibi özelleştirmelerden gelmesi; gayrimenkul ve de küçük çaplı özel sektör birleşmelerinden ise 7 milyar dolar civarında bir sermaye girişi sağlanması mümkün görünüyor.

2010 yılında uluslararası koşulların bir parça iyileştiği öngörüsü ile özel sektör borçlanmasının yeniden 35 milyar dolar seviyelerine yükselmesi ve böylece borç çevirme rasyosunun ise yüzde 120'lerde seyretmesi öngörülüyor.

Rapora göre, önümüzdeki dönemde, Merkez Bankası'nın zorunlu karşılık oranlarını yükseltmek ve açık piyasa işlemleri aracılığıyla sağladığı fonları azaltmak yoluyla piyasadaki TL likiditesini kısmasının TL üzerinde olumlu etkide bulunması bekleniyor. Ayrıca faiz artırım beklentilerinin öne çekilmesi de TL'nin değer kazanmasını hızlandırabilecek bir etken olarak öne çıkarken, rapordaki baz senaryoda, yılın tamamı için kurda ciddi bir reel değerlenme beklenmemesi gerektiğinin altı çiziliyor.

2011'da 70 milyar dolar finansman ihtiyacı

2011 tahminlerine de yer verilen raporda, cari açığın genişlemeye devam edeceği ve özel sektör borç geri ödemelerinde azalma yaşanacağı düşüncesinden hareketle Türkiye'nin 2011'de yine 40 milyar dolara yaklaşan bir cari açığı da içeren 70 milyar dolar civarında bir finansman ihtiyacı ile karşı karşıya kalması bekleniyor.

Bu çerçevede DYY ile portföy yatırımlarından sağlanacak az miktarda bir sermaye girişinin yanı sıra ağırlıklı olarak bankacılık dışı özel sektörün katkısıyla 50 milyar dolar civarında bir orta ve uzun vadeli borç gerçekleştirileceği düşünüldüğünde dahi 2011 yılı şu andaki koşullarda bu seneye oranla daha zorlu bir finansman durumuna işaret ediyor.

Bu konularda ilginizi çekebilir