Çelik ihracatçıları 2023 için kolları sıvadı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Herkese merhaba. 'Dış Ticaret Dünyası' isimli bu yeni bölümde ihracat ve ithalatla beraber, yurtdışı yatırım fırsatlarını ve dış ticarette ele alınmamış konuları irdeleyeceğim.

İlk yazımda size çelik sektörü ile ilgili iki önemli projeden bahsetmek istiyorum.

Türk çelik sektörü sadece Türkiye için değil, dünya ekonomisi için de önemli bir konumda bulunuyor. Dünyada çelik üreten 66 ülke arasında 8'inci sırada bulunan Türkiye, Avrupa'da da Almanya'dan sonra ikinci sırada yer alıyor. Dünyada zirveye oynayan Türk çelik sektörü, bundan dolayı rakipleri tarafından baskı altına alınıyor. ABD ve Kolombiya'nın başlattığı anti-damping soruşturmaları bu baskıların başında diyebiliriz.

Bu soruşturmalar, sektörün ciddi enerji ve zaman kaybına uğramasına neden oluyor. Bununla beraber İran'a ABD baskısıyla başlatılan ambargo, Mısır ve Suriye'de yaşanan karışıklıkların da etkisiyle çelik sektörünün pazar payı daralıyor. Bunun etkilerini yılın ilk 9 ayındaki ihracat rakamlarında görebiliyoruz. Türkiye'nin çelik ihracatı değer bazında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10.5 gerileme ile 10.55 milyar dolar, miktar bazında ise yüzde 6.6 oranında düşüş ile 13.93 milyon ton olarak gerçekleşti.

Tablo olumsuz görünse de, sektör temsilcileri kendilerine olan güvenle, karamsarlığa düşmeden çalışmalarını sürdürüyor. Sektör olarak 2023 yılında koydukları 55 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşmalarının mevcut durumda zor olduğunu ifade eden Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci, zorlukları aşacak projeleri devreye soktuklarını belirtiyor.

Peki, nedir bu projeler?

Çelik sektörü, 2 önemli projeyi devreye almış durumda.

İlk proje, ABD'nin ünlü küresel araştırma şirketi A.T. Kearney ile hayata geçirildi. A.T. Kearney, 2023 ihracat hedeflerini gerçekleştirmek için çelik sektörünü mercek altına aldı. Günümüz Türkiye ve dünya pazarlarını inceledi. 2023 yılındaki sektörün durumuyla ilgili analizler yaptı. 'Ne tip ürünlerle, nerelere ihracat yapmalı' sorularını irdeledi.

Buna benzer detaylarla A.T. Kearney kapsamlı bir çalışma hazırladı ve raporlamada sona gelindi. Önümüzdeki ay Çelik İhracatçıları Birliği tarafından üyelerine bu rapor sunulacak.

İkinci proje ise, çelik sektörünün dışa bağımlılığını azaltacak ve kalitesini artıracak çok önemli bir çalışma.

Özel sektör ve üniversitelerin bir araya gelebildiği nadir örneklerden biri.

Çelik İhracatçıları Birliği, Ar-Ge, inovasyon, teknoloji geliştirme ve akredite laboratuvar hizmetleri gibi alanlarda faaliyet göstermek üzere geçtiğimiz yıl Malzeme Test ve Analiz Laboratuvarları AŞ'yi (MATİL) kurmuştu.

Birlik, şimdi de MATİL bünyesinde 'Çelik Sektörü Ar-Ge ve İnovasyon Merkezi'ni hayata geçiriyor.

Projeye İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından destek veriliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi de hem akademik kadrosu, hem de öğrencileri ile çalışmalarda yer alacak. Hatta üniversitenin Maçka yerleşkesinde bir birim kurulması için çalışmalar başladı. Yurtdışına onaya giden üreticiler, kurulacak olan akredite laboratuvarlar sayesinde artık bunu Türkiye'de yapabilecek. Dahası, çevre ülkelerden üreticiler de onay için bu laboratuvarlara gelebilecek…

Namık Ekinci bu projeden sektör adına oldukça umutlu. Ekinci, "Firmalarımızda çalışan mühendislerimiz, üniversitede çalışan hocalar, pırıl pırıl fikirleri olan gençler var. Bu konuda olan fikirleri yok olup gidiyor. Bunları kullanmak istiyoruz" diyor.

Proje bittiğinde, yurtdışından alınan hizmetler Türkiye'den karşılanmış olacak. Ar-Ge ve inovasyona yatırım yapamayan KOBİ niteliğindeki şirketler, bu merkez ile işbirliği kurarak çalışabilecek. Çelik için yapılacak olan bu proje, diğer metaller için de emsal olacaktır.

Bu iki proje dışında, çelik sektörünün başka çalışmaları da mevcut.

Üretiminin 3'te 2'sini ithal eden sektör, özellikle hurda ithalatının devamlılığını sağlama ve maliyetlerini düşürme konuları üzerine yoğunlaşıyor. Bu noktada sektör, ortak alım yapmak için İskenderun'da bir şirket kurma aşamasına dahi geldi. Ancak, devletten daha fazla destek bekleniyor. Yeterli destek alınırsa, İskenderun dışında başka bölgelerde de şirketler kurulabilir.

Çelik İhracatçıları Birliği'nin bu projeleri, 2023 hedefleri ile hareket eden Türkiye ekonomisi için iyi bir örnek. İnovasyon, Ar-Ge ve gelecek konumlandırma gibi stratejiler içeriyor. Gelişmeleri hep beraber takip edeceğiz.

GELECEK

Doğu Karadenizli ihracatçılar Hazar'ı Ro-Ro ile aşacak

Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, seslerini yeterince duyuramamaktan yana sıkıntılı.

Haksız da değil. Doğu Karadeniz Bölgesi, bir cazibe merkezi olabilecekken yatırımlar oldukça ağır ilerliyor. Özel sektör de devletin adım atmasını beklediği için harekete geçmiyor.

Gürdoğan, bu tespitleri yaparken Hong Kong örneğini veriyor. Sadece 7 milyon nüfusu olmasına rağmen Hong Kong'un 850 milyar dolarlık ticaret yaptığını vurgulayan Gürdoğan, "Hong Kong, kendi bölgesinin lojistik merkezi. Doğu Karadeniz de bu bölgenin lojistik merkezi olabilir. Çünkü burası, büyüyen Rusya ve Orta Asya pazarına açılan bir bölge" dedi. Birlik olarak lojistik konusunda çok önemli projeler hazırladıklarını söyleyen Gürdoğan, devletin bunlara yeterince destek vermediğini, bu nedenle özel sektörün de Doğu Karadeniz'den uzak durduğunu belirtti. Özel sektörün yatırımlar konusunda adım atması durumunda devletin de daha hızlı hareket edeceğini ifade eden Gürdoğan, "Her şeyi devletten beklememek gerek. Hazırladığımız projelere yabancılar ilgi gösteriyor. Bizim özel sektör de adım atmalı" diye konuştu.

Gürdoğan ile sohbetimizde önümüzdeki yıl bitirilmesi planlanan Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesini de konuştuk. Bu projenin Orta Asya'ya ticareti artıracağını aktaran Gürdoğan, önemli bir bilgi verdi. Gürdoğan, Hazar Denizi'nde Ro-Ro hattı kuracaklarını açıkladı.

Azerbaycan'a giden TIR'lar bu Ro-Ro hattıyla Türki Cumhuriyetlere ulaşacak. Rusya ve Orta Asya'ya ticarette Trabzon- Kars hinterlandının öneminin artacağı kesin. Hedef pazarı bu bölgeler olan şirketler, gelecek yapılandırmalarında burayı göz ardı etmemeliler. Ahmet Hamdi Gürdoğan da bu noktaya vurgu yapıyor ve özel sektörü Doğu Karadeniz'e yatırım yapmaya çağırıyor.

FIRSAT

Nijerya'da pirinç üretmeye ne dersiniz?

Dünyanın gözü artık Afrika'da. Yeraltı kaynaklarını kullanarak hızlı bir yükseliş grafiği yakalayan Afrika, büyüyemeyen Batı pazarına alternatif olarak gösteriliyor. Başta Çin, İngiltere ve ABD olmak üzere pek çok ülke 'Kara Kıta'nın en ücra köşelerine yayılmış durumda. Türkiye, Afrika'da yatırımlar konusunda gecikmiş gibi görünse de henüz her şey bitmiş değil.

Farklı sektörlerde iş fırsatları halen bulunuyor. Nijerya'daki tarım sektörü gibi…

Dünyanın en fazla petrol rezervine sahip onuncu ülkesi olan Nijerya, petrolden gelen gelirleriyle son 3 yılda ortalama yüzde 7.2 büyüme başarısı gösterdi. Yabancı yatırımlar genellikle madencilik, petrol ve müteahhitlik sektörlerinde geliyor. Tarımda istenilen yatırımlar henüz yapılmış değil. Verimli toprakları olmasına rağmen Nijerya gıdada yurtdışına bağımlı.

Yaklaşık 15 yıldan bu yana Nijerya'da iş yapan Türk-Nijerya İş Konseyi Başkanı Hakan Özel, tarım konusunda Nijerya'da yapacak çok işin olduğunu söyledi. Kendisinin de Nijerya'da 2 bin 500 dönüm arazi kiralayarak ekime başladığını belirten Özel, devletin ürünleri alarak iç piyasaya sunduğunu, tarım ürünlerinin ihraç edilmesinin ise yasak olduğunu kaydetti.

Nijerya, pirinçte dünyanın en büyük ikinci ithalatçısı! Singapur merkezli Olam isimli şirket Nijerya'da 16 bin çiftçiyle 6 bin hektarda pirinç üretimine başladı. Nijerya'nın yeterli su kaynakları var. Mevsim şartları ve toprak verimliliği de pirinç üretimine uygun.

Pirinç konusuna Hakan Özel de dikkat çekti ve tüketici pazarının çok büyük olduğunu ifade etti. Özel, "Tarıma yatırım yapın. Alıcı hazır" dedi. Nijerya'nın nüfusu 180 milyon. Afrika'nın en kalabalık ülkesi. Geçtiğimiz yıl Nijerya sadece buğday, pirinç, şeker ve balıkta 11 milyar dolarlık ithalat yaptı! Bu da Nijerya pazarının ne denli büyük olduğunun bir diğer göstergesi.

Türkiye'nin Afrika'yı çok geç keşfettiğini vurgulayan Özel, "Afrika treni kalkmak üzere. Binen en geç 1-2 yıl içerisinde biner. Yoksa o trene binme şansını bir daha bulamazsınız" diyerek önemli bir uyarıda bulundu.

Hakan Özel, Nijerya'ya tarımda yatırım yapmak isteyenlerin en başta DEİK'ten bilgi almaları gerektiğini, kendilerinin her türlü desteği sağlayacağını söyledi.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir