İmalat, ihracat ve ticarette çarklar hızlanacak

VakıfBank Genel Müdürü Mehmet Emin Özcan, Türkiye’nin büyüme performansı ile tüm tahminleri alt üst ettiğine işaret ederek “2018 yılı ülkemizin uzun vadeli hedeflerine ulaşma noktasında önemli bir yıl olacak” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ece CEYHUN

VakıfBank Genel Müdürü Mehmet Emin Özcan’a göre 2018 imalatın, ihracatın ve ticaretin yılı olacak. Özcan, bu öngörüsünü ABD ekonomisindeki gelişmeler, Avrupa ekonomisindeki güçlenen büyüme emareleri ve küresel ticaret hacmindeki artışa dayandırıyor. Hazine destekli KGF kredilerinde ihracata ve inovasyona akacak kaynağa işaret eden Özcan, bankanın rotasına da bu perspektife uygun bir şekilde yön verdiklerini belirtiyor. Geçen hafta tamamladıkları ve uluslararası yatırımcılardan da yoğun ilgi gördükleri tahvil ihracına atıfta bulunan Özcan, “2018’e de güzel bir başlangıç yaptık. Türkiye ekonomisinin 2018’de güçlü şekilde büyüyeceğine inanıyoruz. Bu yıl ihracat ve ticarette çarkların daha hızlı döneceğini öngörüyoruz” dedi. Mehmet Emin Özcan, VakıfBank için bu yılın büyüme alanlarını reel sektör tarafında ihracat ve imalat sanayi olarak belirlediklerini anlatırken bireysel tarafta 18-25 yaş arası gençleri odaklarına aldıklarını da söyledi. VakıfBank, gençlerin ilk ve ana bankası olmaya hazırlanıyor.

Türkiye’de en önemli finans aktörü bankalar. Sermaye piyasaları henüz yeterince derinleşmediği için yatırım finansmanını da bankalar sağlıyor. Diğer taraftan sektördeki kredi mevduat rasyosunun yüzde 125 seviyesinde olması, uygun maliyetli yurtdışı kaynak arayışını zorunlu hale getiriyor.

"Üçüncü çeyrekte muhteşem bir büyüme oranı yakaladık"

VakıfBank Genel Müdürü Mehmet Emin Özcan ile konuşmaya 2017 yılı değerlendirmesi ile başladık. Özcan, 15 Temmuz darbe girişimi ile çok büyük bir türbülansa girme tehlikesi olan ekonominin, hükümetin özellikle iki ana noktadaki devrim sayılabilecek düzenlemeleriyle iyi bir sınav verdiğine değindi. Vergi politikaları ile ilgili değişiklikler ve özellikle KGF tarafında atılan adımların önemine değinen Özcan, “Alınan proaktif kararlar ekonomideki canlılığın sürmesini sağladı. Yatırımcı ve tüketici geleceğe güven duyacak, harcayacak ki üretim süreci devam edecek. Ekonomideki en önemli faktörlerden biri aktörlerin gelecek beklentileridir. Dolayısıyla gerek yatırımcı, gerek tüketici geleceğe güvenle bakmalıdır. Zamanında alınan önlemlerle ekonomik durgunluğa izin verilmedi. 2017’nin üçüncü çeyreğinde yüzde 11 gibi muhteşem bir büyüme oranı yakaladık. Bu bütün tahminleri alt üst etti. Aynı zamanda bu büyüme rakamı, Türkiye ekonomisinin ne kadar güçlü olduğunu da gösterdi. 2017’nin tamamında Türkiye ekonomisinin 2017 yılını yüzde 7 civarında bir büyüme ile tamamlamasını bekliyoruz” değerlendirmesini yaptı.

Tahvil ihracına talep yağdı, maliyet düştü
VakıfBank geçen hafta 5 yıl vadeli anaparası 5. yılın sonunda ödemeli bir tahvil ihracını tamamladı. “Tahvil ihracımıza beklentilerimizin çok üzerinde, 3 kat talep geldi” diyen VakıfBank Genel Müdürü Mehmet Emin Özcan, “Bu ihraçta bizi sevindiren bir gelişme de talebin ağırlıklı Amerikalı yatırımcılardan gelmesi oldu. Talepte bulunan yatırımcı sayısı da arttı. 150’nin üzerinde yatırımcıdan talep gelirken maliyetimiz de başlangıca göre 25 baz puan düştü. 1.5 milyar dolarlık talebin 650 milyon dolarını kullandık. Bu ihraç ile banka tarihinin en yüksek ihraç rakamına ulaştık. Biz VakıfBank olarak uluslararası piyasalardan bugüne kadar 12 milyar doların üzerinde kaynak sağladık. Bu rakam da toplam bilanço büyüklüğümüzün yaklaşık yüzde 20’sini oluşturuyor. Her yıl yaklaşık 1.9 milyar dolar büyüklüğünde sendikasyon kredisi çeviriyoruz. Bu yıl da maliyetlerimizde anlamlı bir artış olmadan kredilerimizi çevireceğimizi düşünüyoruz” diye konuştu. Özcan yaklaşık 1 ay sonra Londra’da pek çok hisse senedi ve tahvil yatırımcısı ile bire bir görüşme gerçekleştireceklerine de işaret etti. Yine kendileri açısından Japonya’nın da önemli bir kaynak havuzu haline geldiğini anlattı.

KGF uygulaması sırasında VakıfBank olarak 20 milyar TL’den fazla kullandırım yaparak kendilerine tahsis edilen limitin tamamını reel sektöre aktardıklarına da işaret eden Özcan, vadesi gelen dönüşlerde de takip oranının yüzde 1’in altında olduğuna dikkat çekti. Özcan, yeni dönemde 55 milyar TL’lik ilave limitin tahsis edildiğini belirterek, şöyle devam etti: “2018 yılı ülkemizin uzun vadeli hedeflerine ulaşma noktasında önemli bir yıl olacak. Türkiye gelişmekte olan ülkeler arasında büyük bir potansiyel barındırıyor. 2018 bu potansiyeli hayata geçirdiğimiz bir yıl olacak. Türkiye’nin bütçe açığı yüzde 3 bile değil. Reel sektörün dış borç yükü yüksek gibi görünse de kısa vadeli borçlarından daha fazla döviz rezervi barındırıyor. Toplam borcumuzda döviz oranı yüzde 40’a indi ve kura duyarlılık azaldı. Unutmamak gerekir ki hane halkının 100 milyar dolar fazlası bulunuyor. Yapılan yatırımların vergi ve istihdam olarak geri dönmesini bekliyoruz.”

2018’in 2017’den daha iyi geçeceğine vurgu yapan Özcan şöyle konuştu: “Uluslararası piyasalardaki şartlar da Türkiye’nin lehine gözüküyor. Dünya emtia piyasalarında yükseliş var, ticaret daha da hızlanacak. Avrupa’da büyüme ve enflasyon beklentileri umut verici. Amerika’da bir süreden beri büyümenin hareketlendiğini görüyoruz. Uluslararası yatırımcının Türkiye’ye güveni yüksek.”

"Bankacılar finans doktoru haline gelecek"
Türk bankacılık sektörünün büyümede kaslarını geliştirdiği ve geliştirmeye devam edeceği alanın da dijital taraf olacağına vurgu yapan Özcan, “Bankacılar, müşterilerinin finans doktoru haline gelecek. Şubeler de ‘finans doktorluğu’ yaptığımız yerler olacak” dedi. VakıfBank’ta her 100 işlemin 92’sinin dijital kanallardan yapıldığı bilgisini de paylaşan Özcan, “En hızlı gelişen dağıtım kanalımız mobil. Bugün 2.5 milyon mobil bankacılık müşterimiz var. Sektördeki gelişime de baktığımızda son 5 yıldaki aktif mobil bankacılık müşteri sayısı 38 kat arttı” bilgisini verdi. Türk bankacılık sektörünün gelecek şubeleşme politikasını sorduğumuzda ise Mehmet Emin Özcan, “Gerek teknolojinin hızlı gelişimi, gerek yeni neslin bu değişime gösterdiği uyum, bu alandaki stratejilerimizi şekillendiriyor. Fakat biz gelecekte de Türk bankacılığının şube yapısının, şekil değiştirerek devam edeceğini düşünüyoruz. Türk insanı ‘temas’ kurmayı seviyor. Türk insanının DNA’sında bu sıcaklık olduğu sürece şubeleşme bitmez. Ama şubelerin formatı değişecek. Şubeler, finansal danışmanlık yaptığımız lokasyonlar haline gelecek ve boyut olarak küçülecek” diye konuştu.

Türkiye’de özellikle ihracat ve istihdam odaklı katma değer yaratan imalat sanayiinin teşvik edilmesinin önemine dikkat çeken Özcan, “Sanayi ve teknoloji, özellikle de savunma sanayii son dönemde Türkiye’de hızla gelişen alanlar haline geldi. Türkiye’nin savunma sanayiinde kendi mühimmatını üretebiliyor hale gelmesi çok önemli. Türkiye için önemli büyüme alanlarından biri de savunma sanayii olacaktır. Mega projeler Türkiye’nin çehresini değiştirir hale geldi. Yeni dönemde e-ticaret de önemli bir büyüme alanı olacaktır. Ayrıca turizm sektörü de 2017 yılındaki ivmesini sürdürerek yakın dönemdeki kayıplarını bu yıl telafi edecektir ” ifadesini kullandı.

2018’e yeni binasında başladı
Genel müdürlük birimleri İstanbul’un farklı lokasyonlarına dağılan VakıfBank, 2018’i İstanbul Ümraniye’deki yeni binasına taşınarak karşıladı. 2011 yılında genel müdürlük birimlerini Ankara’dan İstanbul’a taşıyan bankanın tüm birimlerini şimdi tek çatı altında topladıklarını anlatan Özcan, “İstanbul Levent, İkitelli ve Ümraniye’de farklı binalarda hizmet veriyorduk. Bu hem verimsizliğe hem operasyonel maliyetlerin artmasına neden oluyordu. Şimdi tüm genel müdürlük binalarımızı tek çatı altında toplayacağımız Ümraniye’deki binayı TMSF’den kiralayarak 2 Ocak’ta taşınmış olduk. Sadece operasyon merkezimizi Ankara’da bıraktık. Bunun 2018’de VakıfBank’ın rekabet gücünün korunması açısından da önemli bir adım olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.

Kredilerde yüzde 20 büyüme planlıyor

Bankanın bu yıla ilişkin stratejik planları hakkında da bilgi veren Genel Müdür Mehmet Emin Özcan, temel göstergelerde parlak bir yılı geride bıraktıklarına değindi. Özcan, uluslararası borçlanmalarının verdiği destekle mevduat pazarında agresif olmayı düşünmediklerini, yüzde 15’lik bir mevduat büyümesi öngördüklerini aktardı. Buna karşılık yüzde 20 civarında bir kredi büyümesi hedefleyen banka için aktif büyüme hedefi yaklaşık yüzde 18 olarak öngörüldü. Özcan, “Türkiye’de mevduat pastası küçük. Pazar payımızı koruruz ama agresif olmayı düşünmüyoruz. Kredi tarafında, inovatif ve istihdam sağlayan imalat sanayii tarafına daha yoğunlaşmak gerektiğini düşünüyoruz. Mega projelerin içinde olmaya devam edeceğiz. Sadece KOBİ’ler değil, orta ve büyük işletmeler tarafında da alınacak mesafe var. Bireysel krediler ve konut kredilerinde iyi bir noktadayız. Bizim yeni hedefimiz gençler. Özellikle 18-25 yaş arası gençlerin ilk bankası olmak istiyoruz. İhmal ettiğimiz bir kesim de beyaz yakalılar. Bir şirketin işletme kredisini vermişiz, maaş ödemelerini almışız ancak yöneticileri kredi kartı müşterimiz olmamış. Şimdi bu çapraz bağları kuracağız” dedi.

"Sahiplik konusunda ortaya konan formül elimizi rahatlatır"
1954 yılında kurulan VakıfBank’ın sermayesi o dönemdeki mazbut vakıflardan sağlanmış. Halka arzla birlikte bankanın ortaklık yapısı yüzde 58,5 Vakıflar Genel Müdürlüğü, yüzde 16,1 Emekli Sandığı ve yüzde 25’i de halka açık kısım olarak şekillenmişti. 24 Aralık 2017’de Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün sahibi olduğu hisselerin Hazine Müsteşarlığı tarafından alınmasına karar verildi. Bu uzun zamandan beri konuşulan bir yapıydı. VakıfBank’ın sermaye artışına ihtiyacı olduğunda Vakıflar'ın para aktarması gerekiyordu. Bankalar da öz kaynak büyütmek için kar dağıtmıyor. Dolayısıyla Vakıflar Genel Müdürlüğü ya temettü alamıyor ya da çok cüzi bir temettü alıyordu. Şimdi Bakanlar Kurulu, yapılacak değerleme tespiti sonrasında, bir fiyat tespiti yapacak. Ortaya çıkacak değerin yüzde 20’si Hazine tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne peşin ödenecek. Kalanı da 4 yıl 4 taksitte ödenecek ve bunun için de sukuk çıkartılacak. Emekli Sandığı da kendi genel kurulunda hisselerini satıp satmama konusunda bir karar verecek. Ortaya konulan bu formül bizim elimizi rahatlatan bir karar oldu.”

Tarım bankacılığı ve belediye finansmanında da daha hızlı yol almak istediklerini ifade eden Özcan, bankanın toplam bilançosu içerisinde ticari ve kurumsal bankacılık ağırlığının yüzde 50’nin üzerinde olduğunu ve KOBİ’deki pazar payını korumak istediklerini aktardı. Özcan, şöyle devam etti: “Bizim için karlı ve verimli çalışmak esastır. Bu bayrağı daha yukarıya taşımak istiyoruz. Krediler cephesinde dağılımın yaklaşık olarak yüzde 25 bireysel bankacılık, yüzde 25 KOBİ ve kalan kısmın da ticari ve kurumsal krediler olarak şekillenmesini istiyoruz. Tüm müşterilerimizle temasımızı artıracağız. Aktif müşteri oranımızı bu sene en az yüzde 20 artırmak istiyoruz.”

İştirakler konsolide bilançoya kuvvet katacak
Türk bankacılık sektöründe leasing, sigorta, faktoring gibi iştirak edinimi konusunda VakıfBank’ın öncü adımlar atsa da gereken sinerjiyi yeteri kadar sağlayamadığını gördüklerini aktaran Genel Müdür Mehmet Emin Özcan, şunları anlattı: “İştiraklerimiz ile aramızda sinerji eksikliği olduğunu tespit ettik. Mesela Güneş Sigorta’nın ürettiği primin sadece yüzde 12’si VakıfBank tarafından sağlanıyordu. Ana ortak olduğumuz bir şirkete katkımız çok düşük bir oranda kalmış. Yeni dönemde VakıfBank’ı finansal bir holding olarak yönetiyoruz. VakıfBank’ın iştiraklerinin konsolide bilançoya katkısı artacak. Bu uluslararası yatırımcıların da dikkatle izlediği bir konu. VakıfBank’ın her adımına onları da katıyoruz. Anadolu’yu beraber geziyoruz. İştiraklerimize, ‘VakıfBank ailesinin bir üyesisiniz ve biz sizi ayrı düşünmüyoruz’ dedik. Şubeler de artık iştiraklerimizin geleceğine katkı sağlayacak. İştirak ürünlerimizin satışını hedeflerimizin içine aldık.”

Bu konularda ilginizi çekebilir