TÜSİAD teşviklerin neden işe dönüşmediğini araştırıyor
Türkiye tarihinin en iddialı teşvikleri birbiri ardına açıklandı ancak yatırımlarda ciddi bir ivmelenme olmadı. TÜSİAD bu konuda bir çalışma grubu kurarak sorunu mercek altına aldı.
Özlem ERMİŞ BEYHAN
Bir şirket, teşviklerin etkisi ile yatırma başlıyor ancak kapasite sorunları nedeniyle kârsızlık noktasına gelince vergi ödeyemez, bu nedenle de bir vergi indiriminden de faydalanamaz hale geliyor. Pek çok teşvikli yatırım için söz konusu olan bu örnek olayı “Yatırımlar neden yavaşladı, nasıl canlandırılabilir?” başlıklı konferansta anlatan TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Sabancı Holding CFO’su Barış Oran, TÜSİAD’ın teşviklerin neden işe gerektiğince dönmediğini araştıran bir çalışma grubu kurduğunu açıkladı.
Koç Üniversitesi ortaklığı ile oluşturulan Ekonomik Araştırma Forumu (EAF) tarafından düzenlenen konferansın açılışında konuşan Oran, TÜSİAD’da Yatırım Ortamı’nı iyileştirme amacıyla yürütülen çalışmalardan sorumlu Yönetim Kurulu üyesi olarak bazı dikkat çekici tespitlerini paylaştı. “Türkiye tarihinin en ileri teşviklerinin verilmesini takdir ediyoruz ama bu teşviklerin uygulamada büyük etki yaratmadığını görüyoruz” diyen Oran şöyle devam etti:
“Bir örnek vermek istiyorum; örneğin üç dört sene önce yaptığınız bir yatırım, yüksek teknoloji yatırımı, Türkiye’nin yüksek büyümesi talebine yönelik bir yatırımdı ancak Türkiye’deki talep bildiğiniz gibi geçtiğimiz üç dört senede çok hızlı büyümedi. Onun ötesinde de bakıldığı zaman Türkiye’de yüzde 14-15’lere ulaşan mevduat faizi var. Tabii bankalar da bunun üzerine bir marj koyarak bunu şirketlere taşıyorlar. Kapasitelerin tam olarak dolmadığı, yüksek faiz ortamında şirketlerin kar yapması, yatırımlarından likidite alması ve dolayısıyla kurumlar vergisinden düşülerek yapılan teşvik uygulamalarından faydalanılması son derece zor oluyor.”
Teksaslı yatırımcı zarar etti
Türkiye’nin bir an önce reform ajandasına dönmesi gerektiğini vurgulayan Oran daha sonra bir anısını şu sözlerle anlattı: “Bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Geçtiğimiz sene aşağı yukarı 400 kadar yatırımcıyla yurt dışından Japonya’dan San Francisco’ya kadar birebir Türkiye’ye yatırımcı çekmek için görüşüyordum. Geçtiğimiz dönemde Texas Austin’de önemli bir yatırımcımız ile görüştüm. Kendisi Türkiye’deki ilk yatırımlarından bahsetti ve dedi ki:
‘Türkiye’ye ben dolar bazında yatırım yapıyorum ve geçtiğimiz birkaç senedir maalesef dolar bazında Türkiye’de para kaybettik’. Bana sorduğu soru şu: ‘Amerika’da yüzde 3 büyüme varken kur riski de var, Türkiye’ye neden yatırım yapayım, beni ikna et. Sürdürülebilir bir büyüme olacak mı?’ Bizim hızlıca bir sürdürülebilir büyüme hikayesine ihtiyacımız var. Bu sayede rekabet gücümüzü arttırabiliriz ve bu sayede yatırımları artırabiliriz. Yatırımcıların direkt olarak sorduğu sorular artık bu noktaya gelmiş durumda.”
Türkiye’de uzun vadeli sermaye piyasalarını kullanarak yüklü seviyede borçlanmanın hala mümkün olmadığını vurgulayan Oran, “Geçtiğimiz sene bizim grup şirketlerimizden biri Türkiye’de yapılan en büyük bono ihracatını yaptı. 405 milyon TL dört seneye yakın bir bono ihracı yaptı. Dolar seviyesine baktığımız zaman piyasanın kaldırabileceği en yüksek rakam 120-130 milyon dolarları aşmıyor. Türkiye’nin, şirketlerimizin TL bazında uzun vadeli öngörülebilir şekilde büyümesi gerekiyor. Borçların inmesi gerekiyor ve bunu da piyasalardan TL bazında karşılayabilmesi gerekiyor. Şu anda baktığımızda şirketlerimizin Eurobond piyasasından TL olarak borçlanmaları maalesef mümkün değil. Türkiye’de de sermaye piyasalarının derinliği bu anlamda yüksek ve borçlanmayı kaldıracak seviyede maalesef değil. Yaşadığımız ortam bu” dedi.
Oran sözlerinin sonunda; “Ekonomimizde yeni bir atılım yapacaksak, bunu ancak öngörülebilir ve güçlü bir yatırım ortamını sağlayarak başarabiliriz. Dünyada tüm dengelerin yeniden belirlendiği bir döneme giriyoruz. Dışarıda ilişkilerimizi güçlendirerek, içeride ise verimliliğimizi ve rekabet gücümüzü artırıcı reformları yaparak Türkiye’nin yatırımcılar açısından bir cazibe merkezine dönüşmesini sağlayabileceğimize inanıyoruz” ifadesini kullandı.
Yatırımda düşüş, verimlilikte azalma ile birlikte gelir
Konferansta, Dünya Bankası Kalkınma Beklentileri Grubu Direktörü Ayhan Köse de bir sunum yaptı. Yatırımlardaki düşüşün tüm dünyada önemli bir sorun olduğunu vurgulayan Köse, 2010’dan beri özellikle gelişmekte olan ülkelerde yatırım eğrisinin sürekli azaldığını anlattı. Hızlı büyüme oranlarına rağmen Hindistan’da bile yatırımlarn azaldığını vurgulayan Köse, 2016’da Türkiye’nin içinde bulunduğu Avrupa ve Orta Asya’da yatırım artışı negatif olduğunu belirterek, “Bugün yatırımda düşüş yarına dair kötümserliği gösterir. Kriz sonrası dönemlerde bu süreç uzayabiliyor. Belirsizlikler yatırımı en negatif etkileyen unsurlardan. Ayrıca unutulmamalı ki yatırım düşüşü her zaman verimlilikte azalma ile birlikte gelir” ifadelerini kullandı.