Yeni bir hikaye için Bürokrasi 4.0 şart!

Ekonominin siyasetin önüne geçeceği bir dönem bekleyen Orhan Turan, Türkiye’de Sanayi 4.0’a, Bürokrasi 4.0’ın eklenmesi gerektiğini vurguladı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Özlem ERMİŞ BEYHAN

İş dünyasının çatı örgütü TÜRKONFED yeni dönemde ‘işe dokunur’ projelerle kalkınmayı ateşlemeyi hedefliyor.

Yeni başkan Orhan Turan, uzlaşma başarılabilirse müthiş fırsatlar olduğunu vurgulayarak, “Ülkemizin yapısal ve ekonomik sorunlarının çözümü, katılımcı bir ruh ve uzlaşma kültürü ile kapsayıcı bir anlayışta yatıyor” diyor. Turan, öncelikle OHAL’in kaldırılması, daha sonra reformların hızla hayata geçmesiyle ekonominin siyasetin önüne geçtiği bir yeni dönem bekliyor. Turan, “orta demokrasi tuzağına düşmemeliyiz” diyor, “Sanayideki dönüşüme Bürokrasi 4.0 dönüşümünü eklemeliyiz” vurgusu yapıyor. Kadının ön plana çıktığı yeni yönetimi ile lafın ötesine geçip iş dünyasına yeni bir momentum vermenin peşinde TÜRKONFED. Orhan Turan ile yeni döneme dair iş dünyasının beklentilerini konuştuk.

 -Türk iş dünyası seçimler sonrasında gündemin ekonomi olmasını, yapısal reformların bir an önce başlamasını talep ettiğini seçim sonrası deklare etti. İş dünyası adım adım hangi reformları bekliyor?

Artık ekonomi ve demokraside çok daha güçlü bir Türkiye’nin inşası için hareket geçme zamanı geldi. Önümüzdeki dönemde hem Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile seçilen ilk Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a hem de mecliste yer alan tüm siyasi partilere çok önemli görev ve sorumluluklar düşüyor. Türkiye’nin gelişmiş ülkeler seviyesine çıkması ve sürdürülebilir bir kalkınma ile kaliteli büyüme elde edebilmesinin yolu, bu yeni dönemde demokrasi ve ekonomi için uzlaşmaktan geçecek. Ülkemizin yapısal ve ekonomik sorunlarının çözümü, katılımcı bir ruh ve uzlaşma kültürü ile kapsayıcı bir anlayışta yatıyor. TBMM’deki tüm siyasi partilerin önceliği; politikada normalleşme, makro ekonomik dengelerin korunması ve reformların hızlandırılması olmalı.

Evrensel ölçülerde kişi hak ve özgürlüklerine saygılı, katılımcı ve çoğulcu bir demokrasi öncelikli beklentimiz. Hukuk hepimize lazım. Gelişmiş bir ekonomi için gelişmiş bir demokrasi şarttır. Yani yargı reformu ihtiyacı ortada...

Ekonomik olarak verginin tabana yayılması, piyasa ekonomisinin hukuksal ve kurumsal alt yapısının güçlendirilmesi önceliklendirilmeli. Seçim bitti; ekonomik reformları hayata geçirerek refah, huzur ve kalkınma odaklı yeni bir sayfa, yeni bir hikâye yaratabiliriz.

AB hala Türkiye için en önemli çıpa. AB’ye tam üyelik ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi iradesinin sürdürülmesi, dış politikada ise barışçıl, iyi komşuluk ilişkileri ile ekonomik ve ticari diplomasinin ön plana çıkarılması yeni dönemde icra programında yer almalı. Önümüze bakmamız gerek artık. Ekonomi bir numaralı gündem olmalı, siyasetle enerjimizi biraz kaybettik.

“Uzlaşmayı başarırsak müthiş fırsatlar var"

 -OHAL’in kaldırılması da seçim sonrası ilk beklentiler arasında...

OHAL’in bir an evvel kaldırılması, yeni Türkiye hikayesinin inşasında ilk adım olacaktır. Bu adımı, kurumsal bir yaklaşım, ortak akıl ve katılımcı bir ruhla, kapsayıcı ve bütünleştirici bir sivil anayasa hazırlamak izlemeli. Türkiye’nin “orta demokrasi tuzağına” düşmemesi gerek; ileri ekonomilerin ileri demokrasilerde mümkün olduğunu net biçimde görüyoruz.

Yaşanan teknolojik dönüşümle birlikte değişen yeni dünya koşullarında, makro ölçekte ülkemizin, mikro olarak ise şirketlerimizin rekabet edebilirliği için ana odak mutlaka dijitalleşme olarak belirlenmeli. Türkiye bu noktada tüketen değil, üreten bir ülke olmak için eğitimden tarıma, sanayiden hizmet sektörüne uzanan değerler zincirinde topyekûn bir dönüşüm hareketi başlatmalı. Büyüme odaklı değil, kalkınma odaklı; sanayi, üretim, ihracat, inovasyon, verimlilik ve teknoloji odaklı yeni bir modele ihtiyacımız var.

Katma değer deyip duruyoruz ama içini doldurmamız gerek. İhracat çıkış noktamız olmalı. Üretimin önündeki engelleri tamamen kaldırabilmemiz gerek. Yüksek katma değer, yüksek teknoloji ve yüksek verimlik odaklı bir üretim ve ihracat; Merkez Bankası’nın kurumsal bağımsızlığı; faiz-büyüme-enflasyon ilişkisinin doğru kurgulanması; TL’deki değer kaybının yapısal sebeplerinin iyi analiz edilmesi; yatırım ortamının geliştirilmesi için adımlar atılması ve reformlardan vazgeçilmemesi, bize ihtiyacımız olan tüm dengeyi yeniden kazandıracaktır.

Seçimlerin ardından ekonomiden eğitime, yargıdan toplumsal hayata yapısal reformlar hayata geçirilebilirse, normalleşme ve makroekonomik denge sağlanabilirse, siyasi açıdan genel eksen, uzlaşma ve bir arada olma noktasına oturtulabilirse, Türkiye gelecek dönemde müthiş fırsatlar elde edebilir.

“Bürokratik işlemler işten soğutuyor, bekliyoruz"

 -İş dünyasından seçim sonrası yapılan açıklamalarda bürokrasinin azaltılması talebi de ön plana çıktı. Bu noktada ne tip sorunlar yaşanıyor ve bürokrasinin azaltılması için siz nasıl bir yol planı öneriyorsunuz?

Yapılan seçim ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş yaptık. Aslında geçmişte yaşanan ve iş insanlarını yatırım ve üretimden adeta soğutan bürokratik işlemlerin nasıl ve ne şekilde gelişeceğini henüz bilmiyoruz. Şu aşamada siyaset, ekonomi ve akademi dünyasının da bildiğini sanmıyorum. Son dönemde ilgili kamu kurumlarında yetki ve sorumluluk kullanma noktasında yaşanan çekincelerin, ne şekilde ve nereye doğru evrileceğinin de açıklanması önemli... Bizim gibi risk primi dalgalı gelişmekte olan ülkelerde ekonomi; belirsizliğe, yasal ve bürokratik süreçlerde yaşanacak olan her türlü gelişmeye aşırı duyarlı bir tepki gösterebilir. Dünya dijitalleşme ile teknolojinin yarattığı hızlı dönüşümü yaşarken, artık geçmişin üretim kalıpları, teknolojileri ve iş yapma biçimleri ile kurumsal yönetişim anlayışı da değişiyor. Bugün akıllı telefonlardan robot teknolojisine, yapay zekadan 3 boyutlu yazıcılara kadar muazzam bir değişim yaşanıyor. Bu değişimin ülkelerin kurum, kuruluş ve yapılarını da dönüştürmemesi mümkün değil. Bürokrasinin hız, verimlilik, üretkenlik ve sonuç odaklı bir yapıya kavuşturulması lazım. Sanayi 4.0 için adımlardan birinin de Bürokrasi 4.0 olması gerektiğini düşünüyorum.

 -Siz bu yeni dönemde TÜRKONFED’in yönetiminde nasıl bir farklı yaklaşım getirdiniz?

TÜRKONFED, 26 bölgesel, 3 sektörel olmak üzere 29 federasyon, 235 dernek, 25 bin iş insanı ve 40 bini aşkın şirketin üye olduğu bir noktada. Şimdi derinleşme zamanı. TÜRKONFED artık bölgesel federasyonlar bazında gelişimini tamamlamış bir yapı olarak, beş alanda vizyon ortaya koydu. Bu kapsamda 13. Olağan Genel Kurulu’muzda delegelerimizin oy birliği ile başkanlık görevini devralmamla birlikte bir 5K vizyonu açıkladım. Buna göre 2018-2021 yılları arasında, “Kurumsal, Küresel, Kapsayıcı, KOBİ ve Kadın” konularına odaklanacağımız 5K Vizyonunu odağımıza alacağız.

"Teşvik ofisi kurulmalı, teşvikler denetlenmeli"

Orhan Turan, KOBİ’lerin finansman ve yatırım noktasında yaşadığı reel sıkıntılar için kısa ve orta vadede can suyu niteliğindeki teşviklerin yeni bir mekanizma ile koordineli, denetlenebilir bir yapıya kavuşturulması gerektiğini düşünüyor. Verimlilik bu alanda da önceliklendirilmeli. “Denetlenmeyen teşvik ve kredilerin amacına ulaşması zor. Son 5 yılda hangi teşvikler verildi ve bunların çıktıları ne? Teşvik Ofisi’nin kurulması ile denetleme görevinin sağlıklı işlemesi ve KOBİ’lerimize aktarılan kaynağın yatırım, üretime dönüşmesi sağlanabilir” diyen TÜRKONFED Başkanı, bu sayede KOBİ’lerin erişimini zorlaştıran karmaşık teşvik yapısının da sadeleşebileceğini belirtti.

Yönetimde kadını iki kat artırdı, yeni dönemde 'kota' getirecek

Pek çok birlik ve örgüt yönetiminde kadının ne adı ne yüzü görünmezken TÜRKONFED 9 yönetim kurulu üyesi ile farklı bir yerde konumlanıyor. Orhan Turan yönetim kurulunda kadın temsiliyetini kendi döneminde iki katına çıkarmış. “Yönetim Kurulumuzda yer alan 9 güçlü iş kadını ile kadına hem ekonomide hem de sosyal hayatta değer katan çalışmalara imza atacağız” diyor. Konfederasyon yeni dönemde Eşbaşkanlık’a da geçerek, 10 çalışma komisyonunda, hem kadın hem da erkek başkanlarla yol almaya başlamış. Turan gelecek dönemde kadın kotası koyacaklarını da belirtiyor ve ekliyor: “Yeni Meclis’te 33 ilimiz kadın vekil çıkaramadı, çünkü kazanacakları sıradan aday gösterilmediler. Yeni dönemde TÜRKONFED olarak hem kendi içimizde hem de ülkemizde kadınların karar alma mekanizmalarında çok daha fazla yer alabilmeleri için projeler ve politikalar üreteceğiz. 235 üye derneğinin 39’u kadın derneklerinden oluşan Türkiye’nin en büyük kadın gücüne sahip bir konfederasyon olarak, toplumun her kesiminden renge dokunabildiğimiz organizasyon yapımızla, güçlü ekonomi ve güçlü demokrasinin temellerini sağlamlaştırmak için çalışacağız.”

Bu konularda ilginizi çekebilir