“Zeytinyağı tüketiminin düşük olması Türkiye için fırsattır”

Uluslararası Zeytin Konseyi Tanıtım Şefi Gündüz, “Türkiye’nin elinde üretici ülkelere kıyasla önemli bir fırsat var. O da iç tüketiminin oldukça düşük olması. Dışarıya kaliteli ve markalı mallar satma imkanı var” dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İZMİR (DÜNYA)

Uluslararası Zeytin Konseyi (UZK) Tanıtım Şefi Ender Gündüz, Türkiye’de zeytinyağı sektörünün en önemli sıkıntıları arasında gösterilen iç piyasadaki tüketim azlığının, sektör için aynı zamanda bir fırsat anlamına da geldiğini dile getirdi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi evsahipliğinde İZFAŞ tarafından organize edilen OLİVTECH-5. Zeytin, Zeytinyağı ve Teknolojileri Fuarı kapsamında düzenlenen “Zeytin ve Zeytinyağında Değer Zinciri ve Ekonomisi “ konulu panelde sektördeki son gelişmeler masaya yatırıldı. 

Pazarda üretim denince İspanya’nın, pazarlama denince İtalya’nın akla geldiğini vurgulayan UZK Tanıtım Şefi Ender Gündüz, “Türkiye, İspanya mı İtalya mı olmalı? Türkiye ne İspanya ne de İtalya olmalı. Türkiye, Türkiye olmalı. Fiyat ülkemiz için bir fırsat. Üretici para kazanmalı ki değer zinciri başarılı olsun. Üreticinin cebine para girmesi önemli. Türkiye’nin elinde üretici ülkelere kıyasla önemli bir fırsat daha var. O da iç tüketiminin oldukça düşük olması. Yani daha çok tüketebilecek potansiyeli var. Dışarıya kaliteli ve markalı mallar satma imkanına sahip. Bir ülkede üretim düşüyorsa, bu diğer ülke için fırsattır. Bu fırsatları iyi değerlendirmek lazım” diye konuştu.

Panelin oturum başkanlığını yapan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürü Arif Seymenoğlu, zeytinyağı kültürünün oluşturulması gerektiğini anlatarak, “Sofralık zeytinde de markalar yaratmalıyız. Katmadeğerli üretim, markalaşma gibi konularda sektörün daha aktif olması lazım. Son dönemde devlet desteği ile Türkiye’nin zeytin ağacı varlığı arttı. Bu üretimin de artması demek. Üretimin artmasında derinleşmek mi, yoksa genişlemek mi istiyoruz. Yeni üretim alanlarının artmasıyla her ikisini dengeli götürmeliyiz. 3-4 yıl sonra Türkiye’nin zeytin ve zeytinyağı üretimi artacak, buna hazırlıklı olmalıyız. Farklı varyasyonlarla daha güzel değerlendirmeliyiz. Bu konuyu ciddi olarak ele almamız lazım” dedi.

“Türkiye-UZK İlişkileri ve Zeytinciliğimize Katkıları” konulu bir konuşma yapan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Mustafa Sepetçi, UZK ile işbirliği sonucu İspanya ve Fas’tan sonra 3. Dünya Zeytin Gen Bankası’nın İzmir Kemalpaşa’da kurulma çalışmalarının devam ettiğini hatırlatarak, “2016 sonunda dünyada bin 200 zeytin türünün burada temsil edilmesi sağlanacak. Dünya Zeytin Gen Bankası bilimsel çalışmaların yanısıra agro turizm açısından da önemli” diye konuştu. 

Zeytinyağı sektörünün en önemli sorunlarından birinin tağşiş olduğunu anlatan Sepetçi, bu konuda yasal bir boşluğun olmadığını söyledi. Dünyada stoklama konusunda lisanslı depoculuğun öne çıktığını vurgulayan Sepetçi, “Üreticinin ürünü hasat zamanı değil, dilediği tarihte satmasına imkan tanıyan bu sistemle ilgili altyapı hazır. Bazı ürünlerde başlamasına rağmen zeytinyağında henüz lisanslı depo yok. Marmarabirlik’in, sofralık zeytinle ilgili lisanlı depoculuk çalışmaları var. Yasal prosedür tamamlanmadığı için tam hayata geçemedi. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği’nin de bir çalışması vardı, ancak uygulamaya geçemedi” bilgilerini verdi. 

Zeytinyağı tüketiminde basının da önemli rolü var 

DÜNYA Gazetesi Tarım Yazası Ali Ekber Yıldırım da 25 yıldır yakından izlediği bu sektörün önemli gelişmeler ve değişimler yaşadığını dile getirdi. Ancak bu süre içinde hiç değişmeyen konuların da bulunduğunu anlatan Yıldırım, sektördeki belli başlı gelişmeleri şu şekilde sıraladı: “1980’li yılların sonunda gazete haberlerinde iç tüketimin artırılması gerektiği belirtilirdi. Bu durum bugün de değişmedi. 1996-1997 sezonunda 200 bin gibi  rekor bir üretim oldu. O dönem stokla birlikte zeytinyağı miktarı 250 bin tona ulaşınca, Milli Savunma Bakanlığı 2 bin 200 ton zeytinyağı alımı yaptı. Tüketimin artması için KDV yüzde 8’den yüzde 1’e indi. Rekoltenin yüksek olduğu yıllarda hep DİR (Dahilde İşleme Rejimi) konusu gündeme geldi.  1998-1999 sektörün en başarılı yıllarıydı. Dönemin Bakanı Yalım Erez tarafından zeytinyağına 40 cent prim verildi. O tarihten beri zeytine de prim verilmesi talep ediliyor ancak henüz başarılamadı.” 

Zeytinyağı tüketiminin artmasında doktorlar kadar gazetecilerin de önemli rolü olduğunu söyleyen Yıldırım, sektörün en önemli sorunu olan tağşiş konusuna da değindi: “Bakanlık, bal, süt ve süt ürünleri gibi gıdada tağşişli ürünleri teşhir ediyor. Fakat bugüne kadar zeytinyağında tağşişli ürünler teşhir edilmedi. Bu da denetimlerin yetersiz kaldığını gösteriyor” dedi. 

Birlikler Yasası ile tarım satış kooperatifleri birliklerine devlet desteklerinin azaldığını hatırlatan Yıldırım, bu rağmen en başarılı olan birliklerin zeytin ve zeytinyağı sektöründe olduğunu, Tariş ve Marmarabirlik’in ayakta kalmayı başardığını ifade etti.

Çin Tahıl Birliği Başkanı Rui Yuan Wang ise Çin’in yenilebilir yağ sanayisi konusunda da büyük bir ülke olduğunu söyledi. 2014’de Çin’de 32 milyon ton yağ tüketildiğini ve bu yağın yarısının ithal edildiğini vurgulayan Wang, Çin’de tüketilen zeytinyağının ise 40 bin ton olduğunu ve bin tonunun Çinliler  tarafından üretildiğini bildirdi. Wang, Akdeniz ülkelerinden ve Türkiye’den zeytinyağı ithal ettiklerini belirterek, “Çin’deki yaşam standardı artıyor, zeytinyağı tüketimi de artıyor. İspanya, İtalya’dan zeytinyağı ithal ediyoruz. Türkiye’den de zeytinyağı ithalatına odaklanacağız” dedi.