Çabuk mu acıkıyorsunuz?

Kilo verememenizi strese, yemeyi sevmenize bağlayabilirsiniz ama ya durum farklıysa? Şiddetli açlık hissi duyuyorsanız, sinirlilik ve huzursuzluk buna eşlik ediyorsa, çarpıntı ve baygınlık hissi de yaşıyorsanız sorunun kaynağı sizin iradeniz ya da iştahınız değil, reaktif hipogliseminiz olabilir.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

CAN SAĞLIĞI / PROF. DR. MUSTAFA SAİT GÖNEN

Yemek yediniz, üzerinden iki saat bile geçmedi ve siz kendinizi tekrar acıkmış hissediyorsunuz. Hatta acıkmanın ötesinde önlenemeyen bir tatlı isteğiniz var. Zamansız öfk eleniyor, nedensiz melankoliye kapılıyorsunuz. O da ne?.. Kilonuzda son aylarda giderek hızlanan bir artış gözlemliyorsunuz. Ve bu artışta belirgin bir şekilde göbek çevresinde kendini gösteriyor.!.. "Balkonsuz ev, göbeksiz er olmaz" diyerek belki umursamayacaksınız amaa... Bakıyorsunuz eskiden hafif dikkat etmekle, hareketi artırmakla kilo verebiliyorken şimdilerde böyle bir lüksün imkânı yok.Peki neden? Bütün bunların sebebi henüz farkına varmadığınız 'Reaktif Hipoglisemi'(Tokluk Hipoglisemisi) olmasın!..

Aslında hemen herkesin verecek bir miktar kilosu vardır. Yediklerimize, kendimizi fit hissetmek ve daha sağlıklı olmak adına dikkat ediyoruz. Hangi besinlerin yenmesi gerektiğine, azaltıldığında hangilerinin kilo verdireceğine dair bilgiler yeni değil artık. Kalori hesapları, diyet listeleri, spor salonları… Ama bir gün geliyor ve ne yaparsanız yapın kilo veremediğinizi, hatta diyet uygulamaya çalışırken fazla bile yediğinizi fark ediyorsunuz.

Bu durumu önce yaşadığınız strese, yemeyi sevmenize verebilirsiniz ama şiddetli bir açlık hissi duyuyorsanız, sinirlilik ve huzursuzluk buna eşlik ediyorsa, her hastada görülmemekle birlikte çarpıntı ve baygınlık hissi de yaşıyorsanız sorunun kaynağı sizin iradeniz ya da yemeyi sevmeniz değil, reaktif hipogliseminiz olabilir. Bakalım size ya da yakınlarınıza tanıdık gelecek belirtilere rastlayacak mısınız?..

Belirtileri neler?

Reaktif hipoglisemisi olanlarda genellikle yemekten sonra 2-4 saat içinde baygınlık hissi, şiddetli acıkma, çarpıntı, terleme, sinirlilik, huzursuzluk duygusu oluyor… Daha ağır vakalarda ise baş dönmesi, baş ağrısı, bulanık görme, konuşma bozukluğu da görülebiliyor. Anlamsız öfk e patlamaları ve tartışmaya meyil sıklıkla rastlanılan belirtiler. İnsanın yemek yedikten sonra acıkması için beş-altı saatlik bir sindirim döneminin geçmesi gerekir. Bir-iki saat sonra acıkma hissi normal değildir. Aslında bu gerçek bir acıkma da değildir, özellikle insülin direnci olanlarda erken evrede insülinin fazla salınmasına bağlı olarak ortaya bir acıkma hissi çıkar. Kanda artan insülin, iki-üç saat sonra kan şekerini normalin de altına indirdiği için, şiddetli bir yeme isteği, titreme, terleme, mide kazınması olur.

O halde insülin direnci nedir? 

İnsülin pankreas bezi tarafından üretilen, yediğimiz gıdalardaki şekerin (glikoz) hücreler tarafından enerji üretiminde kullanılabilmesi için gerekli kilitleri açmaya yardımcı olan bir hormondur. Hücreler insülinden gelen sinyali aldıktan sonra yakıt olarak glikozu kullanırlar. Tip 2 diyabetlilerde bu sinyalin hücreye iletilmesinde bir takım problemler oluşur ve hücreler bu glikozdan enerji ya da yakıt olarak faydalanamazlar.

Dolaşım sistemi içinde biriken glikoz yüksek kan şekeri seviyelerine neden olur. Aşikar diyabet aşamasına gelmeden önce yemek sonrası kan şekerinin yükselmesi ile uyarılan pankreastan aşırı insülin salımı olur. Vücuttaki hücreler insülinin etkilerine karşı dirençli oldukları için pankreasları fazla mesai yaparak, fazla insülin üreterek bu direnci aşmaya çalışır. Temelde hücreler, kan dolaşımında insülin varlığına rağmen kilidini açamazlar ve kandaki glikozun hücrelere yeterince gitmesine izin vermezler. Bilim dünyasında insülin direnci tanımı ilk olarak 1988'de Raven tarafından tanımlandığı günden bu yana tartışmaların odağında yer almaya devam ediyor. İnsüline karşı direnç gelişmesinde birden çok sayıda etkenin rol aldığı düşünülüyor. "Reaktif hipoglisemi"nin oluşmasında en çok kabul gören nedenlerden biri, glikoz tarafından uyarılan pankreastaki insülin salımı paterninin bozulmasıdır. Çift fazlı olan bu insülin salınım paterninde insüline karşı direnci gelişmiş olanlarda erken faz insülin salımı bozuktur. Bu nedenle geç fazlı insülin salımında abartılı olarak daha fazla insülin salgılanıyor. Bu da kan şekerini 2-3 saat içinde normalin altına indiriyor. Ve ortaya açlık hissi, terleme, titreme gibi reaktif hipoglisemi yakınmaları ortaya çıkıyor.

Teşhisi zor mu?

Reaktif hipogliseminin tanısı spesifik bir testten çok, klinik özelliklerle konuluyor. Açlık ve tokluk kan şekeri, açlık insülin düzeyi ve şikâyetleri için anında kan şekerine bakmak yol gösterici olabilir. Sadece açlık kan şekerine bakarak “Benim bir şeyim yok" demek yetmez. Bu yüzden uzmana başvurulması önemli. Eskiden bu hastalarda uzamış yükleme testi kullanılırdı, günümüzde sadece kliniği belirgin olmayanlarda bu teste başvuruyoruz.

Yaşam tarzı değişmeli

Reaktif hipoglisemi tanısı konulan kişi, 'Tıbbi Beslenme Tedavisi' olarak adlandırdığımız sağlıklı beslenmeyi yaşam tarzı haline getirmek zorunda. Buna düzenli spor yapmayı da eklemek gerekiyor.

Böyle bir tanı ile karşı karşıyaysanız sizin artık öğünlerinizden basit karbonhidratlı rafine besinleri kaldırmanız gerekiyor. Bunun yerine glisemik indeksi düşük gıdalara yer vermeniz ve bunu sürekli hale getirmeniz şart.

Spora gelince... Egzersiz olarak haftada dört-beş gün 35-40'ar dakikalık tempolu yürüyüş ya da asgari toplamda 150 dakika tempolu yürüyüş önerilebilir. Biz buna “yaşam tarzı değişikliği" diyoruz. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki, 10 yıl içinde çıkabilecek bir şeker hastalığı, hiçbir ilaç kullanmadan, sadece yaşam tarzı değişikliği ile yüzde 58 oranında engellenebiliyor. Bu tüm diğer tedavi yollarına değer bir sonuç.

Açken alkol almayın! 

Besinlerin kan şekerini yükselten etkileri “glisemik indeksi"ni gösterir. Tamam, glisemik indeksi anladık ama hangi besinlerin bu ibreyi etkilediğini belirtmeden olmaz. Hızla emilip kana geçen besinlere, 'glisemik indeksi yüksek besinler' deniyor. Glisemik indeksi düşük besinler ise yavaş yavaş emilip kana geçerek, abartılı insülin yanıtına neden oluyor. Glisemik indeksi yüksek olan şeker, bal, reçel, dondurma, pasta, tatlı ve kekler, çikolata, patates, pirinç, beyaz unla yapılmış yiyeceklerden uzak durulması gerekiyor. Özellikle de açken alkol almaktan da kaçınılmasını öneriyoruz.

Bu durum neden önemli? Seyri nasıl?

Reaktif hipoglisemi erken tanı konulmazsa yıllar içinde önce 'Bozulmuş Glikoz Toleransı'na halk arasındaki tanımı ile “gizli şeker"e; sonrasında da aşikar şeker hastalığına doğru ilerliyor. Reaktif hipoglisemisi olanlar, şeker düşüklüğü belirtilerini yaşamamak için sık sık atıştırır, bu da sadece yaşam kalitesini bozmakla kalmayıp, kilo almaya ve sonunda şeker hastalığına yol açıyor.

Hastalık daha çok kimlerde ve ne zaman görülüyor?

Diyabet riski olan bireylerde daha çok görülüyor. Obez veya fazla kilolu kişilerde, ailede diyabet öyküsü olanlarda, sağlıksız beslenenlerde ve düzenli egzersiz yapmayanlarda reaktif hipoglisemi riski daha fazla. Genellikle karbonhidrattan yana zengin öğünlerden sonra şikâyet görülüyor. Dengeli beslenmeyenler, kahvaltı yapmayanlar ve düzensiz yemek yiyenlerde kan şekeri gün içinde düştüğü için sık sık atıştırma krizleri görülüyor.

Diyabet ve endokrinolojide ödüllü çalışmalara imza attı

Prof. Dr. Mustafa Sait Gönen, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden 1985'te mezun oldu. Ardından uzmanlık eğitimlerini İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde endokrinoloji, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde iç hastalıkları alanlarında tamamladı. 2012'den bu yana İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı Başkanı olan Gönen'in diyabetle ilgili yayımladığı araştırmalar birçok ödüle layık görüldü. Gönen, Türk Diyabet Vakfı, America Diabet Association, European Clinical Endocrinology gibi meslek örgütlerine üye.