Huzur ve bereketin sembollerinden dut

Xll. Yüzyıl'da Çin'den getirilen dut ağaçları önceleri sadece ipek üretimi için düşünülmüş. Meyvesindeki lezzet ve mucize sonradan anlaşılmış. Yaprağından kerestesine her şeyiyle faydalı olan dutun şimdi tam zamanı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

FARUK ŞÜYÜN

Fatih’teki evimizin bahçesinde farklı cinslerden iki dut ağacı vardı. Tam bu zamanlarda yerlere çarşafl ar serdikten sonra gövdelerinden silkeleyerek bütün yaz boyunca gölgesinden yararlanacağımız ağaçlardan bir de hasat yapardık… Tabii ki çok daha önce, dutlar daha olmadan dalından koparıp keyfini sürmeye başlardım… İşte belki bu nedenlerle dut benim için, hep ağacından yenilecek bir meyve oldu, hiçbir zaman para vermeye kıyamadım… Bu yüzden de artık bahçeli bir evimiz olmadığından, içinde meyve ağaçları olan eski köşkler yerlerini apartmanlara bıraktığından, hiç dut yiyemediğim yıllar oldu…

Neyse ki bu sene verimli geçiyor; özellikle de karadut açısından… Ege’de açtığım mevsimi Antalya’da sürdürdüm, geçtiğimiz günlerde de Büyükçekmece’de yine ağacından yedim onları… Aslında dut olsun da beyazı, karası, hatta ender bulunsa da mor harelisi önemli değil…

9 yüzyıldır Anadolu'da

Anadolu, dut merkezlerinden biri… Kadim dut ülkesi Çin’den XII. Yüzyıl'da buraya taşınmış… Ama asıl amaç, meyvesi değil, yalnızca onun yaprağını yiyen ipekböceği yetiştirmekmiş… Bu arada tabii ki dutu da yenilmiş, pestili, pekmezi de yapılmış… Fazlası kurutulmuş, öyle muhafaza edilmiş…

Büyük ipek ticaretinin dışında kalan benim gibi meraklılar da Bursa’da Koza Han’dan ipekböceği kozası alıp dut yapraklarıyla besleyerek kelebeğin çıkmasını büyük bir merakla beklemişler… Duttan yararlanma alanları bununla da sınırlı değil. Bizim evde olduğu gibi dut yaprakları kaynatılıp suyu idrar söktürücü ve ateş düşürücü olarak içiliyor. Diş eti ve boğazdaki iltihaplara iyi geldiği düşünüldüğü için karadutun yaprakları ve kabukları kaynatılıp elde edilen sıvı ile gargara da yapanlar var, anneannem gibi bağırsaklar iyi çalışsın diye sabah aç karnına olgunlaşmış beyaz dut yiyip üzerine su içenler de... Bilim biraz gelişmeye başlayınca 100 gr. taze dutun 93 kalori olduğu; demir ve B vitaminlerinin yanı sıra 60 mgr. kalsiyum, 17 mgr. C vitamini içerdiğini öğrendik.

Atasözleri ve deyimlere fazlasıyla girmiş

Dut öyle hayatımıza girmiş ki “dut gibi olmak” argoda çok sarhoş olmak; utanmak, bozum olmak, mahcup olmak. “dut yemiş bülbüle dönmek” önce çok konuşurken sesi çıkmaz olmak, konuşkanlığını yitirmek; “dut yaprağı açtı, soyun; döktü giyin” dut ağacı yapraklanınca sohavalar ısınıyor, yaprağını dökünce soğuyor demektir; “sabırla koruk helva, dut yaprağı atlas olur” tıpkı ipekböceğinin dut yaprağını yiyerek büyüyüp ipek olacak kozasını ördüğü gibi sabır her şeyi çözer tadında atasözleri ve deyimler de dilimize yerleşmiş…

Ağacı da kullanılıyor

Dutun ağacından da yararlanılıyor. Örneğin müzik aleti yapımında kullanılıyor bu ağaç. Ayrıca marangozluk, araba yapımı, gömme süsü işlerinde pek verimli olduğu belitiliyor. Tabii yakacak olarak da yararlanılıyor ama özellikle kasapların dayanıklılığı nedeniyle et kesme tahtalarında dutu tercih ettiklerini de duymuştum…

Büyük sevdaların sembolü

Dut, mitolojiye de girmiş bir meyve: Tispe ile Piremus’un sevdasının simgesi olmuş… Aileleri istemediği için gizli gizli buluşan sevdalılar bir gece ormanda bir ağacın altında buluşmayı kararlaştırıyor. Tispe, ağaca Piremus'tan önce varınca avını yeni yemiş ağzı kanlı kocaman bir aslanla karşılaşıyor. Korkarak kaçarken boynundaki eşarbı düşürüyor. Her şeyden habersiz olan Piremus randevu yerine geldiğinde şalı, ağzı kanlı aslanın önünde görünce sevgilisini yediğini sanarak onsuz bir hayat düşünemediğinden hançerini çıkarıp göğsüne saplıyor… Tispe korkusunu yenip geri döndüğünde sevgilisini ağacın altında göğsünde hançerle görünce o da aynı silahla ve aynı nedenle canına kıyıyor… İşte o günden bugüne o büyük sevda karadut ağacına adını vermiş. Onun meyvelerinin Piremus’un kanını, yapraklarının ise Tispe’nin gözyaşlarını taşıdığı düşünülmüş. Kanıtı mı, karadut lekesini, yalnızca karadut ağacının yaprakları temizliyor… İnanmazsanız deneyin!

Temel atılmadan dikilir

Son olarak şunu da söylemeliyim ki ağaç kültü içerisinde kutsallık atfedilen ağaçlardan biri de duttur. Evin ruhu olarak nitelendirilen dut, huzurun, bereketin sembolü olarak kabul ediliyor. Bu nedenle de temel atılmadan önce evlerin çevresine dikilen ağaçlardan birisi de tarih boyunca dut oldu…

Bu konularda ilginizi çekebilir
dut