İnsanlara güvenmeyi seçiyorum

Tam bir spor tutkunu olan genç CEO için aile ve dostları her şeyin üzerinde. Bir bankacı olarak sadece işte değil özel hayatında da insanlara kredi vermekte zorlanmayan Kervancı'nın felsefesi şu: “Ben insanlara peşinen güvenmeyi seçerim. Açık çek veririm. Onu nasıl harcayacaklarına bakarım.”

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

YASEMİN SALİH

Ankaralı entellektüellere özgü bir tavır vardır; başta çekerler kendilerini biraz, her şeylerini ortaya dökmezler hemen. Kısa yanıtlar verir, “lazımı kadar” açarlar kendilerini. Asıl cevheri ortaya çıkarmak için biraz uğraşmanız, mesai harcamanız gerekir. HSBC Türkiye CEO’su Selim Kervancı ile Bebek’te yürümek üzere buluştuğumuzda da başta böyle bir izlenim edindim. “Yine haklı çıktım” dedim. Ancak karşımda bildiklerini paylaşmaya açık, samimiyetle soruları yanıtlayan bir CEO bulunca bir istisna ile karşı karşıya olduğumu anladım.

Sebebi sporun sihri mi yoksa Selim Kervancı’nın çok kültürlü bir hayatın içinden gelmesi mi bilemem ama ortaya sıra dışı bir bankacı söyleşisi çıktığı kesin. Çünkü bunun içinde sadece para pul değil; aile, spor, sağlık, yemekler kısacası yaşamla ilgili her şey var...

Sizin hikayeniz nasıl, nerede başlıyor?

Benim hikâyem 1969’da Ankara’da başlıyor. Aile kökleri ise Isparta’ya dayanıyor. Biz doğmadan çok önce tüm akrabalar Ankara’ya gelmiş. Çocukluğumda dedemin Eğirdir Gölü’nün kıyısındaki evine giderdik. Kuzenlerle toplanır, çok eğlenirdik. Aile hayatındaki huzur, sadece çocukluğunuzu değil tüm hayatınızı etkiliyor. Bu halen böyle. Ailenizde huzur varsa, evden açık bir zihinle çıkıyorsanız çok şanslısınız. Ben de öyleyim.

Finansla uğraşmak ailede olan bir şey mi?

Hayır, küçükken sorulduğunda doktor olacağım diyordum. GATA Tıp Fakültesi’ni birkaç puanla kılpayı kaçırdım. Hayatım karardı. Dünyam yıkıldı. Sonraki yıllarda gerçekleşmediğine üzüldüğüm şeylerin benim için daha hayırlı olduğunu gördüm. Sonra mühendis olmaya karar verdim. İTÜ’ye geldim. Ailemden ayrı yaşadım. Yurtta kalmak, hayatımı tek başıma yönetmek bana çok şey kattı, çok şey öğrendim. Yemek yapmayı, yaşamayı öğrendim.
- Siz de Türk aile yapısında çocukların fazlasıyla korunduğunu mu düşünüyorsunuz?
Evet. Ben de öyle büyüdüm. Hayatta yalnız kalmak başka bir deneyim. Bu yüzden ben de oğlumu 15 yaşındayken ABD’de yaz okuluna gönderdim.

Uzun dönem askerlik yapmışsınız. Ne öğrendiniz?

Ailemden ayrı yaşamaya alışkındım, o kısmı zor gelmedi. Çünkü Belçika'da yüksek lisans eğitimi alırken de yalnız yaşadım, farklı insanlarla tanıştım. Askerliğin farkı insana Türkiye’yi öğretmesi. Farklı kesimlerden insanları tanıyorsunuz, hayatlarını, algılarını, yaklaşımlarını öğreniyorsunuz, aslında içinde bulunduğunuz sistemi daha iyi kavrıyorsunuz.

16 ayın üzerine iş hayatına atılmakta zorlandınız mı?

Hayır. Daha askerdeyken iş görüşmeleri yapmaya başlamıştım. Piraye Hanım'la (Antika) da görüşmüştüm. Askerliğim cuma bitti, pazartesi işe başladım.

Biraz tez canlı mısınız? Aceleci bir yanınız var sanırım?

Çok hem de. Çevremdekiler de en çok bu konuda bana takılır, eleştirirler. Her şey bir anda, hızlıca olsun isterim.

Peki olmazsa?

Yani doğru insanlarla bir araya gelince bu pek yaşanmıyor. İş hayatında doğru insanlarla çalışıyorsunuz, sizi tanıyorlar ve buna göre kendilerini ayarlıyorlar. Bu yüzden takım çalışmasına çok önem veririm. Güven, samimiyet ve empati çok önemli. Her zaman iletişim içinde olmak, görünür ve ulaşılabilir olmak hayatınızı kolaylaştırıyor.

Peki özel hayatta?

Özel hayatta da sanırım doğru kadınla evlenmişim. Sorun yaşanmıyor bu anlamda.

HSBC bir küçülme yaşadı. Sıkıntılı bir süreçten geçti. Bu dönemde tavrınız ne oldu?

Ben geldiğimde herkesin kafasında soru işaretleri vardı. İlk iş olarak sahaya indim. Bunu hep yaparım ve öyle olması gerektiğini düşünürüm. Bir CEO olarak şubeleri gezerim. Nabzı tutarım. Manzaraya 40 bin fitten bakmam. Evet, CEO olarak büyük fotoğrafı görmek gerek ama detayları bilmezseniz geneli de kaçırabilirsiniz. Biz de öncelikle yeniden bankaya ve yönetime olan inancı, güveni sağladık. Mottomuz “güven, inan, başar” oldu. Bu süreç sonunda çalışanların kuruma olan güveni iki katına çıktı. Üç yıllık zarardan sonra bu yıl ilk kez kâra geçtik. Operasyonu yeniden yapılandırdık. İyi olduğumuz alanlara odaklandık. Benim için büyük bir deneyimdi.

Kafa tutmayı, savaşmayı seviyor musunuz?

Olabilir. Daha önceki işlerimde de değişimden korkmadım. Olumlu değişimi önce istemek gerekiyor, buna gönüllü olmak gerekiyor. Bence herkes kendi kariyerini kendisi yönetir. Çevremde de öyle bir ekip istiyorum. “Evet efendim” diyen adamdan korkacaksın. Bence ne kadar farklı sesler çıkarsa o kadar başarılı olursunuz.

Detaylara takılır mısınız?

Detaycıyım ama detaylarda boğulduğumu da düşünmüyorum. Ekibime güvenirim, delege ederim ama takipçiyimdir.

Evdeki hayat nasıl peki? Yine detaylar ön planda mı?

Bazı konularda. Örneğin baba olarak öyleyim. Her türlü detayla ilgilenirim. Yine de günün sonunda eşim chairman (başkan), ben CEO’yum.

En büyük endişeleriniz?

Başarısızlık. Başarısız olmaktan korkarım. Hayatla ilgili pimpirikli biri değilimdir ama işimi şansa da bırakmam. Sonradan bahane anlatmayı sevmem. Ben elimden gelenin en iyisini yapayım, olmazsa çözümlere bakarız.

Bu kadar başarı odaklılık özel hayatı nasıl etkiliyor?

Ben böyle mutlu oluyorum. İş ve özel hayatı dengeliyorum. Buna çok dikkat ederim. Hafta sonu işe gitmek, eve de iş götürmekk istemem. Ne yazık ki şimdi telefonlarımız sağ olsun işimizi gittiğimiz yere götürüyoruz. Bir gün büyük oğlum, elimdeki telefonu alıp “Artık bunu atıp kıracağım” dedi. O günden sonra daha da dikkat ediyorum.

Peki kendinize zaman ayırabiliyor musunuz?

Spor yapıyorum bol bol. Her sabah altıda kalkarım. Minimum bir saat spor yapıyorum. Spor hayatıma sonradan girdi. 35 yaşına kadar hiç spor yapmadım. Ama belli bir yaştan sonra spor yapmak gerekiyor. Bir gün bir arkadaşım, "Artık bizim de spor yapmamız lazım" dedi. Birlikte akşamları spor salonuna gitmeye başladık. Şimdi bağımlılık yaptı.Spor yapmadığım günlerde mutsuz oluyor, bir eksiklik hissediyorum. Yüzme, ağırlık, kardio yapıyorum. Vücudu şaşırtmak gerekiyor. O nedenle sürekliaynı sporuyapmıyorum.

Peki ne değişti hayatınızda sporla birlikte?

Kendimi daha iyi hissediyorum. Vücudu ne kadar zorlarsanız kapasitesi o kadar artıyormuş, sporla birlikte bunu anladım. Artık gün içindeki işlerde daha az yoruluyorum. Spor fiziki yorulmayı geciktiriyor. Yıllarla daha sağlıklı mücadele ediyorsunuz, bence önemli olan sağlıklı yaşlanmak.

"Yazlık ev bana göre değil"

En çok neyin hayalini kurarsınız?

Emekliliğimi bir tür katamaranda geçirmek istiyorum. Yazlık ev fikrine ise karşıyım. Ben daha mobil bir insanım.3-4 yıldan fazla ayn ıişi yapmak, her yıl aynı mekânda tatil geçirmek bana göre değil. Katamaranda özgürlük var. O zaman bütün denizler, sahiller benim. Şu anda arkadaşlarımın teknesine gidiyorum. Kendi teknemi alınca 3-4ay yaşamak istiyorum ama yapabilir miyim bilmiyorum. Bir denemek lazım.

Seyahat etmek için tekneyi beklemiyorsunuz sanırım?

Elbette beklemiyorum, çok seyahat ederim. Şimdi planlarımda Güney Afrika, Yeni Zelanda, Hindistan’a gitmek var. Oralara gidip kültürlerini tanımak, mutfaklarını tatmak istiyorum.Farklı mutfakları denemeyi çok severim.

Siz yemek pişirebiliyor musunuz?

Her türlü yemeği iyi yaparım. Yalnız yaşadığım için mutfakla aram iyidir. Dışarıdan yemek yemeyi çok sevmem. Güveç ve beşamel soslu tavukta çok iyiyimdir.

"Özgürlük dengeyi bozmamalı"

Özgürlük fikrini biraz açar mısınız?

Bireysel özgürlüğüme düşkünüm. Elbette bireysel özgürlüğün de sınırları var. Diğer insanlara zarar vermeden, huzuru bozmadan yaşanan bir özgürlük benim istediğim. Bireysel özgürlüğüm aile hayatıma zarar verecekse, dengeyi bozacaksa başka. O zaman adı özgürlük olmuyor.

Arkadaşlarınız arasında nasıl bir yeriniz var?

Ben arkadaş grubunun danışılan kişisiyim. En çok da elbette finansal konuları danışırlar. Bir de sırların paylaşıldığı adamım.

İnsanlara kolay güvenir misiniz?

Evet, tanıştığım birine önce güvenirim. Ona hayali bir çek yazarım. Ve sonra onu nasıl harcayacağına bakarım. Bence herkese önce bir kredi vermek lazım.Ben de çabuk güvenenlerdenim.

Sağlıklı binaya 30 milyar

Son dönemde “kurumsal sağlık” kavramı trend oldu. Şirketinizde var mı bu yönde çalışmalar?

Şirket bu anlamda da değişimden geçiyor. Bir “açık ofis” projesi yürütüyoruz. 2017 başında Türkiye ofisi olarak böyle bir karar aldık. Bütün binayı yeniliyoruz. 30 milyar liralık yatırım yapıyoruz. Bir mimar tuttuk, inşaat şirketiyle anlaştık. 18 Kasım itibarıyla ben dahil kimsenin odası olmayacak. Kimseye ait masa da olmayacak. Ayrıca sağlıklı ofis konseptini uyguluyoruz. Haftada bir gün evden çalışma hakkı var herkesin. Buna uygun bir teknolojik altyapı sistemi getiriyoruz. Ana bankacılık sistemini 484 milyon liralık yatırımla değiştiriyoruz. Bu sayede müşteriye daha çok zaman ayrılacak. Mobil bankacılık fonksiyonları iki katına çıkarılacak. Müşteriyle iletişim artacak.

Özgürlük ve sağlık her şeyin başı

- İyi yaşamdan ne anlıyorsunuz?

Çevremde samimi,gerçek dostların bulunması, huzur olması ve sağlık elbette iyi yaşamdan beklentilerim. Özgürlük ve sağlık olmadan hiçbir şey olmaz. Samimi olmayan insanlar benim dostum olamaz. Samimiyetsizliği mutlaka anlarım.