İz bırakmak istiyorum

Türkiye’de "internetin yeni zenginleri" arasında adı geçiyor Barbaros Özbugutu’nun. Şirketi İyzico’nun, kısa sürede 24 milyon dolarlık yatırım çekmesi değil tek neden, dijital ödeme sistemlerine denenmemişi getirmesiyle de adından söz ettiriyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

YASEMİN SALİH

Türkiye’de internetin yeni milyonerleri arasında gösterilen İyzico’nun kurucu ortağı Barbaros Özbugutu, Almanya’da profesyonel futbol oynamış bir isim. 23 yaşına geldiğinde “kariyer mi futbol mu” sorusu onu yol ayrımına getirmiş. Almanya’da futbolun, takım oyununun çok saygın ve ciddi bir iş olduğunu söyleyen Özbugutu, tercihini iş dünyasından yana kullanmış olmaktan pişman değil. Girişimci olmak, bir şeyleri sıfırdan başarmak ve en önemlisi de yeni nesillere ilham vermek ona göre hayatının en önemli kazanımları.

Hala en büyük tutkularından birinin futbol olduğunu söyleyen Barbaros Özbugutu ile İstanbul Anadolu Yakası’nda bir halı sahada yaptık sabah sporumuzu. Almanya'dan Türkiye'ye yerleşmek onu çok da zorlamamış. Zira Bakü, Erivan, Kars, İstanbul, Almanya rotasını izleyen köklerinden miras kendisine bu hareketli hayat.

Yeni nesil ticaretle uğraşanların en büyük sıkıntılarından biri, yaptıkları işi büyüklerine izah etmek oluyor. Siz nasıl bir yöntem izlediniz bu konuda?

Olayı kızım çözüyor. O, işi anladı ve çevredekilere anlatıyor. İşimi kolaylaştırıyor yani. Onun sayesinde babam da anladı durumu. Siz bir kasaya yaklaşınca 6-7 pos cihazı görüyorsunuz. Bu, dijital dünyada da böyle ve şirketler için büyük yük. Biz bunu tek bir hesaba topluyoruz. Bir mühendislik şirketiyiz. Tıpkı Slikon Vadisi’ndeki mühendislik şirketleri gibi çalışıyoruz.

Hikâyeniz örnek gösteriliyor. Zorlandınız mı işi kurarken?

Yani işimiz bize çok mantıklı geliyordu, bu yüzden çok kolay olacak sandık ama öyle olmadı. Bankalar projeyi anlatınca “Biz zaten bunları yapıyoruz, neden size ihtiyacımız olsun” dediler. 11 ay boyunca projeyi anlattım, bıktılar benden. İlk işi İşbankası verdi. Diğerleri arkasından geldi. Bugüne ulaşmak iki yılımızı aldı. Şimdi iki banka hariç hepsiyle çalışıyoruz. 14 bin üye işyeri var. Yıllık 2.6 milyar liralık hacim dönüyor platformda. 2016-17 büyüme oranımız yüzde 150, 2018’de yüzde 110 planlıyoruz. Pazarın 30 milyar liralık potansiyeli var. Şu anda piyasanın yüzde 10’u bizim. Dijital ödemede İstanbul ile Van arasındaki farkı ortadan kaldırıyoruz. İnsanların internetten alışveriş yaparken ödeme sayfasında vazgeçme eğilimi çok yüksek. Gelenlerin yüzde 38'i satın almayı tamamlıyor. Biz bu oranı artırıyoruz.

Genelde pratik bir insan mısınız?

Öyleyim. Şurada otururken çevremdeki aksaklıkları fark ederim, daha pratik yollarını görürüm. Bu aslında Alman tarzı. Almanlar bize fazla kuralcı gelebilir ama sistemleri uzun vadede hayatı daha pratik yaşamanız içindir. Çözüm odaklıdır. Ben iki kültürün birleşimini avantaja dönüştürmüş durumdayım. Örneğin İstanbul trafiğindeki pratiklik-kuralsızlık bana daha iyi geliyor. Almanya’da adam önündeki araç durmuşsa onu geçip gitmeyi düşünmez, bekler. Bu beni daraltır. O kadar da Alman değilim.

Sabırlı mısınız peki?

Dışarıdan bakıldığında sabırlı görünürüm. İçimdeki daralmayı yansıtmam. Bu işte hem dibi hem de tepeyi duygusal anlamda hakkını vererek yaşadım, yaşıyorum. Ortağım daha sakin bir insan. Ben gaz pedalıyım, Tahsin emniyet kemeri. İnandığım bir şeyi karşı tarafa anlatmaya çalışırım, bezdiririm, peşini bırakmam. Tutkuluyumdur.

Futbol disiplini işime yaradı

Futbol nasıl başladı?

Altı yaşında futbol oynamaya başladım. 9 yaşında bir takıma girmiştim. Almanya’da bu çok yaygın. 23 yaşına kadar futbol oynadım. Bir süre iş hayatıyla birlikte yürüttüm ama sonra yol ayrımına geldim. Ve kararımı iş dünyasından yana kullandım. İş hayatına daha çok bulaştıkça antrenmanlardan kopuyorsunuz, yavaş yavaş futbol geri planda kaldı. O dönemde bizim ligde futbolcular aylık bin 500 euro kazanıyordu. Primlerle bu 2 bin 500 euroya kadar çıkıyordu, biraz da parasal nedenler kararımda etkili oldu diyebilirim. Şunu söyleyebilirim ki takım oyunu ve disiplininin kişisel gelişime katkısı büyük. Yararlarını çok gördüm. Şampiyonlar liginde oynamak istiyorsan en iyi 11 oynucuyu bir araya getirmen gerek. Çünkü attığınız topun size dönmesini istiyorsunuz. Kazanmak için oynamak ve bunu etik kurallara göre yapmak önemli. İş dünyasında herkes geri bildirime açık değildir ama futbolda bol bol geri bildirim vardır, teknik direktör soyunma odasında bütün hatalarınızı söyler.

Hayalim balık tutmak değil

İyi yaşamdan ne anlıyorsunuz?

Ben şu anda çok keyifli bir hayat yaşamıyorum. Yaşamımın yüzde 85’i İyzico.

Peki neyin peşindesiniz, nereye kadar?

İyzico’yu 1 milyar dolarlık şirket haline getirene kadar. Bunu da beş yılda başarmayı planlıyorum. Benim için etki yaratmak önemli. Dört yılda bu hale geldik, daha da ileri taşıyacağız. Şimdi gençler bize bir şeyler danışıyor, rol model olarak gösteriliyoruz. Bu benim için önemli. Yaşam felsefemde ilham alınabilecek işlere imza atmak var. 40 yaşındayım. 15 yıl sonra küçük bir balıkçı kasabasında balık tutmayı hayal etmiyorum. Örnek olmak, iz bırakmak istiyorum.

Peki çok büyük bir finansal kaynağın var, bir alan seç deseler, hangi toplumsal sorunu çözmek isterdiniz?

Türkiye’de eğitim sistemini iyileştirmek için kullanırdım. Dünya çapında ise finansal adaletsizlikle ilgili bir çalışma yapardım.

Artık koçluk yapıyorum

Bu kadar işkolik olup şehrin tadını çıkarmayı başarabiliyor musunuz?

Sayılır. İşimiz 24 saat online kalmayı gerektiriyor ama 44 mühendis bunun için kafa patlatıyor. Ben de işleri delege etmeyi öğreniyorum. Eğer şirketinize iyi insanlar alıyorsanız, onları elinizde tutmak için her birine çalışma alanı yaratmanız gerek. Ben de artık koçluk yapıyorum sadece, gerektiğinde topa giriyorum. Yine de İK sisteminde 75 günlük iznim görünüyor. Yani pek tatil yapamıyorum. Evdekiler artık kızmaya başladı, sanırım seneye tatil yapmaya başlayacağım. Seyahat etmeyi çok seviyorum.

Hedef 5 bin çocuk

İz bırakmak derken neyi kast ediyorsunuz? Bunun için neler planlıyorsunuz?

Ben toplumsal konuları önemseyen biriyim. Örneğin “Sıcak Kalpler” adında bir programımız var. Daha ilk günden itibaren yılbaşında insanlara hediyeler vermek yerine daha etkili bir iş yapmak istedik. İlk yıl 80 çocuğun ihtiyaçlarını belirleyip, bunları karşıladık. İş ortaklarımıza da “Bu yılbaşı Ahmet’i giydirdiniz” türünden mesajlar gönderdik. Geçen yıl 800 çocuğa ulaşmıştık, bu yılbaşında 5 bin çocuk olacak. Bu duygu inanılmaz. İş ortaklarımız da çok memnun kalıyor.

Türkiye'de 4.5 kilo aldım

Sağlıklı yaşamı önemsiyor musunuz, neler yapıyorsunuz bu konuda?

Türkiye’ye geldikten sonra 4.5 kilo aldım. Yemekler çok güzel. Ben pişirmeyi bilmiyorum ama eşim çok iyi yemek yapıyor. Kırmızı eti çok seviyorum, sanırım orada Kars genleri devreye giriyor. Bunun yanında çocuklar için sebze, balık ağırlıklı yemekler tercih ediyoruz. Özel olarak dikkat ettiğim konu su içmek. Bol bol su içiyorum.

Türkiye'de de spora devam mı?

Evet. Haftada iik kez spor salonuna iniyorum. Bir de yüzüyorum düzenli olarak.

Burada kahvaltı bile bir başka

Herkes yurtdışına gitmeye çalışıyor, siz çocukları alıp geldiniz? Alıştınız mı?

İki kızım var. Onların daha global bir çevrede büyümelerini istiyorum. Almanya’da Bavyera’da yaşıyorduk, orada daha içine kapalı bir hayat var. Öyle olunca siz de kendi komünizmde kalıyorsunuz. Bu anlamda İstanbul daha renkli. Çocuklar yabancıların da olduğu bir okula gidiyor. Buradaki yaşama aşığım. Almanya’yı değil İstanbul’u özlüyorum. Kahvaltı bile başlı başına bir keyif.

Asıl hedef topluma dokunmak

Sizi en çok mutlu eden şey nedir hayatta?

Şirketim, ekip arkadaşlarım. Şirkete girip etrafımda başlattığım davaya inanan, bunun için gece gündüz çalışan, hatta benden daha fazla işi sahiplenen insanları görmek beni çok mutlu ediyor. Bu ekiple Türkiye’nin birçok problemini çözebiliriz. İnsanların hayatını iyileştirebiliriz. Çünkü tutkulular, yetenekliler. Bu çok heyecan verici. Asıl hedef topluma dokunmak. Geleceğimi sosyal girişimcilikte görüyorum.

Kızlarım en büyük keyfim!

Peki kendiniz için ne yapıyorsunuz, nasıl dinleniyorsunuz?

En iyi yaptığım şey kaliteli uyumak. Kitap okumayı çok seviyorum. Daha çok kitapları dinliyorum aslında. Youtube’a bayılıyorum. Bence dünyanın en iyi üniversitesi. Çocuklarımla zaman geçirmeyi çok seviyorum. Onlarla kızma birader ve tavla oynuyoruz, bulmacalı oyunları seviyoruz. Kızlarım ata biniyor, dansa ve jimnastiğe gidiyorlar. Ben de onlarla takılıyorum. Büyük kızım bizim şirketi Snapchat’le kıyaslıyor, “Baba sizin daha çok çalışmanız lazım” diyor. O daha çok olayın popüler tarafında.