Kış güneşi niyetine

Birçok kültürde romantik, dekoratif bir obje olarak kabul edilen balkabağı tam bir A vitamini deposu. Bu yönüyle kışın hasret kaldığımız güneşin yerine geçer. Onun asıl marifeti ise bol lifleriyle vücuttan kimyasalları atması, tam bir bağırsak temizleyicisi olmasıdır...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

YAVUZ DİZDAR

Balkabağının doğrudan yenilmesi görüldüğü kadarıyla başta ülkemiz olmak üzere, bu bölgeye ait bir yaklaşım. Batı ülkelerinin çoğu mesela Amerika, bu sebzenin ana vatanı olarak kabul edilse de balkabağını yemek amacıyla kullanmayı akıl edememiş, daha çok dekorasyon amacıyla kullanıyor. Kabağın bir başka kullanım alanı var ki bu da kaliteli selüloz yapımı. Mayalanma ile oluşan “ana” (sirke anası anlamında) selülozdan zengin olduğundan, balkabağı çekme kapasitesi çok yüksek kaliteli selüloz üretiminde kullanılıyor. İşte bu özellik, balkabağının faydaları konusunda birçok ipucu sunuyor.

Nelere faydalı?

Bunun en kestirme yanıtını rengi veriyor aslında. A vitamini ve karotenoid olarak adlandırılan benzeri bileşikler balkabağında çok zengin bulunur. Bu durum aslında emsali az görünen biyolojik bir avantaj, zira balkabağının daha çok tüketildiği kış ayları güneş ışınları açısından fakir. A vitamini gibi maddeler ise güneş ışınlarıyla yapıldığından, balkabağı kışın kaynak olarak çok iyi bir seçenek sunar. Bu özelliğine elbette pek çok diğer vitamini de eklemek mümkün, dolayısıyla zengin bir vitamin ve mineral kaynağıdır balkabağı. Söz konusu vitaminlerin çoğu antioksidan olduğundan, başka deyişle savunma ile ilgili sistemi desteklediğinden, balkabağı işlevsel bir üstünlük sunar. A vitamininden zengin olması sağlık açısından pek çok öneme sahip: Görme, cilt bütünlüğü gibi pek çok işlev A vitamininin yeterli alınmasıyla sürdürülebilir. Aynı şey yumurta yapımı için de geçerlidir, dolayısıyla yumurta üretiminde özellikle kış aylarında verimin doğal yolla artırılmasını sağlar.

Zengin lif kaynağı...

Evet, balkabağı lif yönünden çok zengin bir sebze. “Bir fincanında iki gram lif vardır” şeklinde açıklamalar var ki, neredeyse dörtte biri anlamına gelir. Ancak liften yana zengin olması konuya daha farklı bir boyut kazandırıyor. Bu liflerin başlıca özelliği su tutmaları, sıvıyı içlerinde çok iyi hapsederler. Pişirme açısından bakıldığında, bu özelliği yönteme de akseder. Balkabağı dilimlenip hazırlandıktan sonra, üzerlerine şeker eklenerek bir gece dinlendirilir. Su, bu işlemle balkabağının dokusundan uzaklaşır, dışarı salınır.

Balkabağının su tutma özelliği pişirme sonrasında da elbette kısmen kalır. Bu ise şu anlama gelir; besin olarak faydalanılan kısım vücutça emilir, ama balkabağının lifleri bağırsak duvarı için temizleyicidir.

Dolayısıyla bağırsak mukozasından uzaklaştırılması kolay olmayan istenmeyen kalıntıların atılmasını sağlar. Bu da bir cins bağırsak detoksu anlamına gelir.

Sağlam bir bağırsak temizleyicisi!

Bu cümle, bir iddia düzeyinde de olsa doğru görünüyor. Endüstride selülozundan faydalanılma nedeni de aslında aynı mantık. Elde edilen ürünün mürekkep gibi kimyasalları tutma kapasitesi çok yüksek, makyaj çıkarma solüsyonlarında da bu yüzden kullanılıyor. Bağırsaklarda mayalanarak nasıl bir değişikliğe uğradığını bilmiyoruz ama lif miktarı zaten çok fazla, ek lif yapımına gerek kalmadan da aynı işlevi oluşturuyor. Dolayısıyla “gıdadaki kimyasalları da tutar” iddiasını ileri sürebiliriz. Balkabağı bizde genellikle tatlı olarak tüketiliyor ama son yıllarda çorba olarak tüketimi de yaygınlık kazandı. Buna krema da eklerseniz besleyici değeri yoğunlaşacaktır.

Diyabetikler için uygun bir seçenek midir?

Evet, olasılıkla en uygun tatlı seçeneklerinden biri balkabağı. Fazla rafine şeker ilave etmeseniz bile tadı zaten tatminkâr. Hele hele tatlandırıcı olarak pekmez ve üstüne de ayrıca ceviz eklerseniz ki zaten klasik yöntem budur, kan şekeri seviyesinde hızlı oynamalara neden olmaz. En önemlisi yine çocuklara sevdirmektir. Bunun için de çorbası iyi bir başlangıç olabilir.