Masallar, yemeklerde, resimlerde balkabağı

Sindrella'yı balodan kaçıran balkabağını biz Türkler en çok tatlı olarak seviyoruz. Balkabağı seçerken renginin koyu, etinin yumuşak olmasına dikkat etmemiz gerek. Bir de karpuz gibi 'tık'ladığımızda tok ses gelmeli.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

FARUK ŞÜYÜN

Masallara düşkün biri olarak Külkedisi’ndeki balkabağını hatırlıyorum ilk olarak… Hani onu baloya götüren şahane faytonun saatler geceyarısını vurduğunda dönüştüğü o mütevazı balkabağı… Son yıllarda ülkemizde de ilgi görmeye başlayan “Cadılar Bayramı”nda da karşımıza çıkıyor balkabağı, içi oyulup fener yapılmış haliyle… Sonbaharlarda gazetelerde şöyle haberler yer alıyor:

“Amerika'nın New York kentinde bulunan, New York Botanik Bahçesi'nde "Cadılar Bayramı"nın yaklaşması sebebiyle dünyanın en büyük balkabakları sergilendi. 2017'de tüm dünyada yetişen en büyük balkabağı olan bitki aynı zamanda Kuzey Amerika'da şimdiye kadar yetişmiş en büyük kabak ve 1 ton 71 kilo ağırlığında!..”

Kabak koleksiyonculuğu

Dev kabaklar yetiştirmeye meraklı olanlardan biri de yazar Ferit Edgü… Boğaz sırtlarında Amerika’dan getirttiği çekirdeklerden kocaman kabaklar yetiştiriyor… Hatta bu iş koleksiyonerlik olarak kabul ediliyor… Sonbaharda bu koleksiyonerler bostanlarında, kabakları görmeye gelen yüzlerce meraklıyı ağırlıyor….

Annem harika kabak tatlısı yaptığından çocukluğumdan bugüne sevdiğim bir lezzet olarak hayatımda yerini aldı balkabağı… Anadolu gezilerimde kireçte balkabağı ile tanıştım; gastronomiye merak sardığımda çorbasının da pek keyifli olduğunu keşfettim… Bugün, neredeyse 40 çeşit yemek, tatlı, şekerleme yapılıyor ondan…

Hele kavurursanız!

Bunların arasında tatlı ve çorbadan sonra en sevdiğim, Selânik tarafından gelen göçmenlerin Trakya’da yaptıkları balkabağı böreği… Biz evde kuşbaşı doğrayıp hiç su katmadan zeytinyağında soğan ve sarımsakla kapağı kapalı olarak kendi buharında kızartıyoruz, o apayrı bir lezzet, harika oluyor…

Osmanlı mutfağında kabak borani de yapılırmış; İtalyanlar raviolide, gnoccide kabak kullanıyor… Kabağın bütün dünyada yetiştiğini ve hemen her mutfakta yer aldığını söyleyebilirim… Yani Japon sofrasında da Portekiz mutfağında da Angola’da da kabaklı ürünler bulmak mümkün…

Kestane/helvacı kabağı

Tezgâhlarda daha sık gördüğümüz oldukça sert kabuklu ve açık grimsi renkli olan kışlık kabaklar çoğunlukla kestane kabağı. Helvacı kabağı da deniliyor. Bu kabakla yapılan tatlı çok lezzetli oluyor. Kestane kabağı seçerken etli kısmının koyu renkli ve parmağımızı bastırdığımızda yumuşak olmasına dikkat etmeliyiz. Kabak alırken de karpuz gibi parmakla tık tık vurma yöntemi faydalı. Ancak, kaliteli bir kabak için karpuzda aranan boş ses yerine tok bir ses duymak gerekiyor.

Bir çümbüş...

Peki, balkabağının içinin her zaman turuncu olmadığını biliyor musunuz! Dünyada sarı, gri, koyu yeşil, kırmızı olanlara ve çeşitli biçimdekilere rastlamak mümkün… Hamburg yakınlarında bir kabak satıcısında onlarca çeşit balkabağı cümbüşünün tam ortasında keyifl i anlar yaşadığımı, pek çok fotoğraf çektiğimi anımsıyorum… Bu çeşitleri 1800’lerin ortalarında doğabilimci Charles Naudin sınıflandırmış…

Sanatçıların da balkabağı var; çünkü, Flaman ressamların resimlerine girmiş… Sanat meraklıları, Arcimboldo’nun tablolarındaki kabakları hatırlayacaktır… Kabağa deyimlerde de rastlıyoruz. Avrupalılar, boş kafalı olduklarını düşündükleri için kullanmışlar… Tohumları ise her zaman bereket sembolü olarak gösterilmiş…
Sohbetimizi “kabak tadı vermeden” bitirelim!

Kökeni Peru...

Kabağın M. Ö. 13 bin yıllarında Peru’da yendiğine ilişkin izler bulunmuş… Avrupa’ya Kristof Kolomb’un getirdiği düşünülüyor… Ülkemizdeki tarihi de çok eski… Bergamalı Galen, M. S. 130’larda kabağın yararlarından söz ediyor… Adapazarı civarlarında yetiştirilen kabaklar daha makbul sayılıyor… Bunun nedeni olarak da kara toprak olarak anılan arazilerin ve sabahları çiğ yağışının ona lezzet kattığı söyleniyor…