Serinleten gelenek

Şerbetlerin sağlığa faydası sadece biyolojik değil, ruha da iyi gelir. Ağırlıklı olarak şekersiz meyve ve baharatlardan yapıldığı için müthiş bir bağırsak dostudur. Şeker ise bu enzimlerin daha dolay emilmesini sağladığından önemli bir katkı sunar.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Yavuz DİZDAR

Gün içinde yediklerimizin aslında hangi eksiğimizi karşıladığı çok iyi bilinmez. Sadece kısıtlı sayıda yiyecek için doğrudan bir şey söylenebilir. Buna karşılık vitamin ve aromatik maddelerden zengin olduğu bilinen gıdalar vardır. Bunları almak zorunludur, ama bilgi eksikliği nedeniyle çok da seçici davranılamaz. İşte şerbet denen kavram bu eksikliklerin giderilmesi açısından gerekli görünüyor, zira meyve ve baharatların bileşimini konsantre halde sunan nadir içeceklerden biri. Dolayısıyla bazı özel tür şerbetler doğrudan belli bir amaca yönelik tüketilebilir. Gelin şerbeti birlikte ele alalım...

Şekersiz meyve ve baharat birer hazine gibi...

Şerbet aslında komposto yapımından çok fazla farklılık göstermez ama şeker içermeyen bitkiler ve baharatlar açısından zengindir. Her iki grup da bağırsak fl orasının beslenmesi için gerekli ortamı hazırlıyorlar. Bunların çoğu zaten ilaç yapımında da kullanılan bileşiklerdir. Şerbette bulunan tarçının kan şekerini düşürmesi, nanenin ferahlatması gibi iyi bilinen etkilerinden faydalanılır. İçine atılan meyveler ise, özellikle kabuklarda yer alan biyolojik etkili bileşiklerin kaynağını oluşturur. Bunlar kaynatma ya da demleme aşamasında suya geçerler.Şerbet soğutulduktan sonra süzülerek posası alınır. Sonra da içine bir miktar şeker eklenir. Burada şeker sadece tatlandırma amacıyla kullanılmaz, bileşiklerin bağırsaklardan emilmesini, yani fayda sağlanılmasını da kolaylaştırır.

O halde şerbet geleneğini kaybetmemeliyiz diyebilir miyiz?

Elbette kaybetmememiz gerekir. Üstelik bu çok eğlenceli bir iştir, yapımı kolaydır, evde çocuklar için bir kenarda bulunması, dışarıdan hazır içecek tüketimini de düşürür. Yapımını çocuklara öğretirseniz, keyif alacakları bir uğraşıya da dönüşür, zira eldeki her türlü malzemeyle şerbet hazırlayabileceğinizden aslında olasılıklar sonsuzdur. Ancak sağlık amaçlı şerbet hazırlanması söz konusu olduğunda özelleşmiş bilgi çok kısıtlıdır. Bu durumda yapılması gereken kullanılan malzemelerin tıbbi faydalarına bakmaktır. Herkes kendine özel tarifl er bile geliştirebilir, yeter ki istensin.

Sadece beslenme amaçlı değil işlevsel özellikleri de var!

Şerbetin işlevsel özellikleri çok ama bunların detaylarını kaybedilen gelenek ve bilgi nedeniyle ne yazık ki tam olarak bilemiyoruz. En iyi bilinenlerden biri meyan kökü şerbetinin sindirime yardımcı olması. Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde çok sevilerek içilir ve gerçekten sindirim salgılarını uyarır. Tam da bu özelliği nedeniyle kolalı içeceklere transfer olmuş, hatta kola bu nedenle önce “sindirimi rahatlatan içecek” mantığıyla eczanelerde satılmaya başlanmıştır. Bugünkü kola tüketimi düşünüldüğünde aynı amacı karşılayacak meyan kökü var mıdır, bu ayrı konu. Benzer özelliği elbette lohusa şerbeti için de söyleyebiliriz. Olasılıkla süt miktarına katkısı vardır bu şerbetin ama esas etki, doğum sonrası depresyonu gidermek de olabilir. Zira bu, yeni anne olan kadınların yaşadıkları ciddi bir sorun. Dolayısıyla şerbetlerin aslında uzun yıllardır şifa amacıyla yaygın olarak kullanılmasının birçok nedeni var.

Meyvenin kabuğunda nasıl bir sır gizli?

Meyvelerin özellikle kabukları bağ dokusunu güçlendiren bileşikler yönündenden zengindir. Bunlar kollajenin daha sıkı bir örgü oluşturmasını, dolayısıyla vücudun düzenini olanaklı kılar. Üzüm gibi meyveler söz konusu olduğunda, tohumun saklanmasını sağlayan, dolayısıyla yaşlanmayı geciktiren maddeler de buralarda bulunur. Pekçok hastalıktan iyileşme döneminde, özel şerbetlerin önerilmesinin nedeni budur.