Stres enfeksiyonlara kapı aralıyor

Prof. Dr. ASLI ÇURGUNLU - İç Hastalıkları ve Geriatri Uzmanı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Prof. Dr. ASLI ÇURGUNLU - İç Hastalıkları ve Geriatri Uzmanı


Araştırmalar stresli zamanlarda insan vücudunun enfeksiyonlara karşı daha savunmasız hâle geldiğini gösteriyor. Bilimsel araştırmalara göre işsizlik ya da aile içi tartışmalar yaşayan kişilerde soğuk algınlığı ve grip gibi enfeksiyonlar daha sık yaşanıyor. HIV bile kronik stres yaşayan kişilerde daha hızlı ilerliyor.

Çoğu kişi günlük yaşamında stresi bir dereceye kadar yönetebilir ve kısa süreli (akut) streslere karşı uyum yollarını bulur. Şiddetli, uzun süreli (kronik) stres durumlarında ise enfeksiyonlara karşı vücudumuzun bağışıklık sistemini etkileyen olumsuz haller oluşur. Yapılan çalışmalar stres düzeyi yüksek ve uzun süreli olan kişilerde bazı bulaşıcı hastalıklara yakalanma riskinin daha yüksek olduğunu gösteriyor. Kronik streste akyuvarların işlevi azalabiliyor.

Hastalık yapan mikroplar vücudumuza girdiklerinde özellikle beyaz kan hücreleri tarafından hedef alınırlar. Beyaz kan hücreleri, bağışıklık yanıtı oluşturmak için çalışmaya başlarlar. Bulaşıcı mikroplara derhal tepki verilir. Bu ilk savunma mekanizmasında akyuvarlarda “doğuştan” bağışıklık tepkisi vardır. Akut stres dönemlerinde salgılanan stres hormonları nedeniyle akyuvarlar daha da aktif olarak vücuda giren mikroorganizmalara karşı savaşırlar. Kronik stres dönemlerinde ise vücutta sürekli olarak yüksek seviyede bulunan stres hormonları yüzünden akyuvarların işlevleri azalabilir. Böylece vücudun hastalıklara karşı savaşma yeteneği de azalır.

NASIL BAŞ EDİLİR?

Stresten tamamen korunmak gerçekçi bir beklenti değil. Çünkü olumsuz yaşam olayları ve hatta hayatımızdaki olumlu değişiklikler bile strese yol açabilir. Bu nedenle de zaman zaman her birey stres yaşar. Stresin olumsuz etkilerinden korunmak için şunları yapabiliriz:

KAYNAĞI TESPİT EDİN: İlk olarak neyle mücadele ettiğimizi ve stresin kaynağını belirlememiz gerekir. Bu kaynaklar geniş bir aralığa yayılır ve bireyler arasında farklılıklar gösterir. İkinci adım dengeyi yeniden sağlamak için neye ihtiyaç duyduğumuzu saptayıp çözüm yollarını değerlendirmektir. Stresle baş etmede ve genel anlamda ruhsal iyilik halinde düşünce sistemimiz kilit bir rol oynar. Rahatsızlık veren duyguları ve stresi yönetebilmek için düşünce süreçlerimizdeki hataları fark ederek durumlara daha rasyonel ve çözüm odaklı yaklaşmamız gerekir.

DİYAFRAM NEFESİ ALIN: Bedeni rahatlatmada diyafram nefesi, imajinasyon ve aşamalı kas gevşetme gibi gevşeme egzersizleri oldukça yatıştırıcıdır. Ancak, arka arkaya diyafram nefesi baş dönmesi yapabileceğinden birkaç tekrardan oluşan gün içine yedirilmiş setleri tercih etmek daha sağlıklıdır. Hamilelerin bu egzersizi yapmaları önerilmemektedir.

“HAYIR” DEMEYİ ÖĞRENİN: Stresle baş etme sürecinde yeni beceriler geliştirmek de çok faydalı olacaktır. “Hayır” diyebilmek, zaman yönetimini geliştirmek, iç disiplini sağlamak, yardım ve destek talep etmek, sosyal becerileri geliştirmek, duyguları ifade etmek gibi. Tüm bunlara ek olarak düzenli ve sağlıklı yaşamayı (uyku, beslenme, düzenli egzersiz gibi) ve gerekirse profesyonel desteğe başvurmayı da ihmal etmemelisiniz.

Bu konularda ilginizi çekebilir