Yaşlanma bir hastalık mı?

Eğer ona çare arayan bir bilim insanıysanız yanıt: Evet. Yaşlanmayı bir hastalık olarak ele alıp, tedavi etmeye çalışan bilim insanlarının en büyük ilham kaynağı ise bir tür çam ağacı olan Pinus Longaeva gibi yaşlanmayan canlılar.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

YASEMİN SALİH

Bilim insanlarının yıllardır üzerinde çalıştığı ve “en karmaşık biyolojik süreçlerden biri” olarak nitelendirdikleri yaşlanma, bir gün gelip engellenebilir mi henüz bilinmiyor. Bu durum, yaşamın doğal bir dönemi olmakla birlikte herkesin yakalandığı bir “hastalık” olarak da kabul ediliyor.
Yaşlanma üzerine uzun yıllardır çalışmalar yürüten İstinye Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdullah Olgun, bu konudaki araştırmaların en büyük motivasyon kaynağının doğada az sayıda da olsa “neredeyse” yaşlanmayan türler olduğunu söylüyor. Kuzey Meksika’nın yüksek rakımlı dağlarında yaşayan bir çam türü olan “Pinus longaeva” ağacı bu türlere verilen örneklerden. Bu türe ait yaşı 5 bini aşan ağaçlar var.

Tıbba göre kronik hastalıkların çoğu ve ölüme neden olan hastalıkların en büyük nedeni yaşlanmak. Yaşlanma, “Moleküler-hücresel seviyeden doku-organ- organizma seviyesine kadar ortaya çıkan, zamanla biriken ve bireyin ölüm riskini artıran değişiklikler” olarak tanımlanıyor. Prof. Dr. Abdullah Olgun, “Bireyi gençken öldürmeyen bir hastalığın ileri yaşlarda öldürme riski daha yüksek. Bu nedenle gençken önemsenmeyen her hastalık ileri yaşlarda hem bireyler hem de sağlık profesyonelleri tarafından daha çok önemsenmeli” diyor.

Vücut kendinin savunuyor

Prof. Dr. Olgun, “Niçin yaşlanıyoruz” sorusunun yanıtının canlıların tarihine bakılarak araştırılması gerektiğini belirtiyor. Diyor ki, “Bu çalışmalar gösteriyor ki insan yaşamının erken dönemlerinde yararlı olan özellikler ileri yaşlarda zararlı olabiliyor. Örneğin erkeklerde testosteron, kadınlarda ise estrojen erken dönemlerde üreme ve sağlık için çok önemliyken, ileri yaşlarda kanser riskini (erkeklerde prostat, kadınlarda meme kanseri) artırarak zararlı olabiliyor. Vücut menopoza girerek bu hormonları kesiyor. Bir anlamda belki de vücut kendini koruyor.”

Yaşlanmadan yaş almak

Yaşlanmayı geciktirmek için birçok öneri ya da iyi örnekle karşılaşıyoruz. Çoğu da okurlara sıkıcı geliyor. Ancak Olgun'a göre sağlıklı bir yaş alma için bu evreye hayatın yeni bir dönemi olarak bakmak gerekiyor. Nasıl ki çocukluktan yetişkinliğe geçişte hayatımız değişiyorsa ve biz de buna ayak uyduruyorsak, yaşlılığı da kabul edip daha kaliteli bir süreç haline getirmeliyiz. Olgun'a göre tüm mesele alışkanlıkları değiştirebilmekte yatıyor. Olgun, “Bizler çok kolay alışkanlık edinen canlılarız. Vücudun en fazla kalori harcayan organı olarak beyin buna göre dizayn edilmiş. Bir yandan tutumlu olmaya çalışırken diğer yandan kolay alışkanlık ediniyor. 'Ölümsüzlük bilgeliktir' sözü bu konuda iyi bir hatırlatıcı olabilir. Beynimizi kullanmayı öğrenirsek onun kölesi değil efendisi oluruz” diyor.

Olgun sağlıklı yaşlanmak için kanıtlanmış çözümleri ise şöyle sıralıyor:

• Sağlıklı beslenme prensiplerini öğrenmek ve kalori kısıtlaması yapmak (ihtiyaç duymadığımız hiçbir kaloriyi almamaya çalışmak),

•Stres yönetimini öğrenmek,

•Beden ve zihin egzersizleri yapmak,

•Mikrobesin (vitamin, mineral vb.) eksikliklerini gidermek,

•Sosyalleşmek,

•Düzenli sağlık kontrollerinden geçmek,

•Sağlıklı bir çevrede yaşamak,

•Yeterince ve kaliteli uyumak,

•Yaşa uygun aşıları yaptırmak.

Telomerazi için kanıtlar yeterli değil

Yaşlanmayla savaş konusunda son dönemin en çok tartışılan başlığı “telomerazi”. Bu konunun bilimsel karşılığı olduğunu ancak meselede henüz kanıtlanmamış tarafl ar bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Abdullah Olgun, şu bilgileri veriyor: “Hücrelerimizdeki kromozomların uçlarında bulunan telomerler, bazı hücrelerde her bölünmeden sonra kısalır. Bazı kişilerde telomerlerin (örneğin bazı viral enfeksiyonlara bağlı olarak) fazla kısalması özellikle bağışıklık sisteminde sorun yaratabilir. Telomer uzunluğu tespit edilerek gerekliyse telomerleri uzatan enzim olan telomerazi aktive eden takviyeler kullanılması mümkün. Ancak bu konuda yaygın tavsiyede bulunmak için kanıt seviyesi henüz yeterli görünmüyor.”

Olgun’a göre cilt yaşlanmasının göstergesi olan kırışıklıkların giderilmesine yönelik kanıta dayalı veri tabanlarınca önerilen A vitamini türevi kozmetik ürünler tavsiye edilebilir. Ağız vücudun esas giriş kapısı olduğundan ağız, diş ve dişeti sağlığının tüm vücut için çok önemli olduğunu anlatan Olgun, “Yaşlanma konusundaki en değerli yatırımlardan biri ağız sağlığı olabilir” diyor. Olgun, “senolitikler”in de deney hayvanlarında yapılan çalışmalarda yaşlanma üzerinde etkili olduğunun kanıtlandığını ifade ediyor. Buradan yola çıkarak şu tavsiyelerde bulunuyor: “Senolitiklerin, yaşa bağlı ortaya çıkan birçok patolojiyi düzeltebildiği saptandı. Bu bileşiklerdan bazıları bitkilerde var. Örneğin bir senolitik olan kersetin (quercetin), kapari ve selam otu bitkisinde bolca bulunuyor. Fisetin ve piperlongumin de üzerinde çalışılan diğer bitki kaynaklı senolitik bileşiklerdendir."

Bu konularda ilginizi çekebilir