'Sözün yetmediği yerde çiçekler anlatır...’

Emre ALKİN
Emre ALKİN PAYLAŞMASAK OLMAZDI emre.alkin@dunya.com

Bu hafta konuğumuz ‘olmazsa olmazımız’ olan gizli kahramanlardan biri.  Hayatın her anında yanımızda olan çiçekçilerden... Yunus Şahin.  Bayramın ikinci günü Etiler’deki Prenses Çiçekçilik’e uğradık. “Bayramı, tatili  yok bu işin” diyor Yunus Bey. Baba mesleği değilmiş. Yine de nesillerden beri devam ediyormuş gibi bağlı çiçeklere ve çiçekçiliğe. İnci gibi yazısı var. “Fark yaratmadan ekmek zor” diyor Yunus Bey. Daha 40 yaşına gelmeden 25 yıllık meslek erbabı olmuş. O dinledi ben not aldım. Paylaşmasak olmazdı... 

Baba mesleği mi çiçekçilik?

Babam belediye işçisiydi. Sivas’tan ciddi bir göç oldu 1990’larda İstanbul’a. Gelenler bazı sektörlerde kök saldılar. İstanbul’daki çiçekçilerin büyük kısmı Sivaslıdır mesela. Taksiciler de var epeyce. Memleketten İstanbul’a gelen daha önce gelenlerin yanında çalıştırılır ya. Biz de öyle başladık bu işe. Mutfağından başladık. “Alaylı” derler ya. Onun gibi. 

Babanız tercihinize karıştı mı? “Aman oğlum işin garanti olsun” gibi mesela…

Babam bizleri her zaman özgür bırakmıştır. Açık fikirli bir insandır. Mutlu olacağımız işlerde çalışmamızı istemiştir. Benim için de öyle oldu. Ticaret Meslek Lisesi Mezunuyum. İlk önce muhasebecilik yapayım dedim. Hatta çiçekçiliğe de muhasebeden başladım diyebilirim. Sonra sevdim devam ettim. Çıraklıktan başladım, sonra iş sahibi oldum. Küçükken aklıma gelmezdi çiçekçi olacağım. Fazla da seçim şansımız yoktu esasında. “Namuslu şekilde kazanalım” derdik. O kadar. 

Farklı bir dükkan burası. Farklı olmak size ne kazandırdı?

Sektörde herkes birbirini tanıyor. Çoğunluk Sivaslı olduğu için gizli bir rekabet de var. Aksini söyleyemem. Bu sebeple birbirimizden farklı olma çabası içinde katma değeri yüksek çalışmalar ortaya çıkarıyoruz. Hem yurt içindeki hem de yurt dışındaki fuarları takip ediyoruz. Müşteri Portföyümüz de mükemmeliyetçi olduğu için sürekli kendimizi yeniliyoruz. Herkes çiçekleri mezattan alıyor. Aynı çiçekle farklı bir tecrübe yaşatmadan bu meslekte kalıcı olmak zor.  Çok şükür her sabah yepyeni bir fikirle dükkana geliyoruz. Kullandığımız materyallerden sunuma kadar yeni tecrübeler üretiyoruz. Yazı yazılan kartın bile duracağı yer üzerine epeyce düşünüyoruz.

Dükkandaki sunumdan anladığım kadarıyla doğayı sevmenin ötesinde bir yaklaşımınız var gibi…

Bu işi yapmanın bir tarafı da doğayı sevmek elbette ancak ben “doğada herşey var” diyenlerdenim. Çiçeğin sunumu için kullanılacak malzeme de doğada var. Doğayla bütün olan mekanları gözlemleyerek yeni fikirler edinmeye çalışıyorum. Doğadaki bütünlüğü yakalamaya çalışıyorum. Sözün yetmediği yerde çiçekler duyguları ifade etmeye yardımcı oluyor. 

‘MUTSUZLUĞUN TELAFİSİ ZORDUR, HATTA YOKTUR’

İnsanların zor beğendiği bir dünyada başarılı olunca, “başka iş de olsa yapabilirmişim” diyor musunuz?

Reklamcılık yapabilirmişim gibi geliyor. “Tasarlayıp satmak” işini iyi yapıyoruz. Hatta o kadar ki müşterilerimiz “size bırakıyoruz” diyorlar. Böyle bir güveni kazanmak kolay değil. 

Müşterilerinizle ortalama kaç yıldır çalışıyorsunuz? 

En eski müşterim 20 yıllık, ancak ortalama olarak 6-7 yıl diyebilirim.  Her gelir düzeyinden müşterimiz var. Eski müşterilerim bize güvendikleri için yeni müşteriler getiriyorlar. Bazen de gittikleri bir yerdeki sunumu beğenip “bunu kim yapmış” deyip, bizi bulanlar var. Bu sektörde reklam yapmak zor hatta imkansız. Müşterilerin reklamımızı yapacağı kadar iyi bir seviyede olmamız sevindirici tabii. Yalnız, bazı müşteriler “sen bize özelsin, kimseye senden bahsetmeyiz” diyorlar. Bu bile başlı başına önemli detay. 

Rekabet nasıl sektörde?

Aslında herkes kendiyle rekabet ediyor. Herkesin sistemi farklı. Daha iyisini yapmaya çalışıyorlar. Ancak rekabetin gereklerini sıralamaya çalışırsak, ilk sırada “ayrıntılı çalışmak” derim. Hız elbette önemli ama, çabucak yolladığınız bir aranjman makbule geçmiyorsa, neye yarar? “Acele” ile “çabuk” birbirinden farklı kavramlar. Biz müşterimiz adına başkasını memnun etmeye çalışan insanlarız. Sonuçta müşterinin gönderdiği bir buket veya aranjman makbule geçmemişse o iş hiç yapılmasa daha iyi. Mutsuzluğun telafisi zordur hatta yoktur. Bu sebeple rekabetin ön koşulu “mutlu etmektir” diyebilirim. O da ayrıntılı düşünerek ve çalışarak olur. 

İlginç anlar yaşıyor musunuz? 

Olmaz mı ? Sevdiği insana 1000 tane gül gönderen de oldu, uzaktan geldiğimiz için yemek masasında bize yer açan da. Evlilik teklifleri için restoranları, odaları hatta evleri çiçeklerle donattığımız oluyor. Yıllarca aynı gün ve tarihte çiçek gönderenler var. Onlar söylemeden biz hazırlığa başlıyoruz önceden. Cenazeler var elbette. Düğünler ve cenazeler hayatın bir parçası sonuçta. Müşterilerimizle seviniyoruz, onlarla üzülüyoruz. Böyle bir meslek bu.

“Kadınlar erkeklere göre daha iyi seçimler yapıyor….”

Bu işte ekmek var mı ?

Detaylı çalışmayı seven için var elbette. Sabırlı olmak lazım. Mutfağı zahmetli bir iş bu. Mezatta aynı çiçeği farklı günlerde farklı fiyatlara alabiliyorsunuz. Bu işin yüzde 60-70 maliyeti çiçektir. Gerisi de çalışanlar ve sair masraflardır. Şöyle diyeyim; 50-60 metrekarelik bir çiçekçide 5-6 kişiyle çalışmak zorundasınız. Telefonlara bakmak lazım. Web sitesi mutlaka gerekiyor. Web sitemizden de müşterilere hizmet veriyoruz. Bazen oradaki ürünlerimizi taklit eden oluyor ama bizim gibi yapamazlar elbette. Özetle zahmetli bir iş bu. Yine de güzel bir iş. Buradan kazanan genellikle yine bu işe yatırıyor. 

En çok hangi günlerde satış var?

Sevgililer günü elbette. Sonra anneler günü. Son zamanlarda “Dünya Kadınlar Günü” adını alan çalışan kadınlar gününde de ciddi satış yapmaya başladık. Kadınlar erkeklere göre daha iyi seçimler yapıyor açıkçası. 

Bu işi yurt dışında da yapar mıydınız ? Hangi ülkeler bu işte iyi ?
Bunu hayalini kurdum açıkçası. Meslektaşlarımı takip ediyorum. Yurt dışındaki çiçek kültürü oldukça gelişmiş durumda. Ancak biz tasarımda daha iyi bir yerdeyiz. Almanya’daki fuarları takip ediyoruz. İngiltere’de güzel örnekler sergileniyor diyebilirim. Hollanda da ciddi bir ihracatçı. Bir çiçekçinin aranjmanının yarısı yerli, yarısı yabancı çiçekle oluyor desem yanlış olmaz. Dükkana baharda daha fazla yerli çiçek gelir, diğer mevsimlerde ithal çiçek ağırlıktadır. 

‘BU İŞTE EKİP KURMAK ÇOK ÖNEMLİ’

Bu işin okulu var mı?

Dernek aracılığıyla Antalya’da bir girişim başlatıldı. İstanbul’da da keza böyle bir hamle var. Seminerler ve kurslar ile bu mesleğin incelikleri öğretilmeye çalışılıyor. Bu işin akademi kısmının yerleşmesi gerektiğine inanıyorum. Hatta ben de bir gün ders verebilmeyi istiyorum. Bizim yaptığımız iş bir peyzaj mimarlığı ile aynı seviyede. Hatta bazı durumlarda o seviyenin üzerine de çıkıyoruz. Bilgi ve pratik açısından. 

Çocuğunuz da bu işi yapsın ister misiniz?

Aslında zevkli bir iş. Burada ekip kurmak çok önemli. Eğer herkes üzerine düşen görevi yapıyorsa ve bunu koordine etmekte sorun yaşanmıyorsa neden olmasın ? En büyük sorunumuz ulaşım. Pendik’ten Silivri’ye kadar çiçekleri kendi araçlarımızla taşıyoruz. Trafik giderek zorlayan bir hal alıyor. Bu işi yapacak olan bir insan lojistik imkanlarını ve maliyetlerini çok iyi hesaplamalı. Çocuklarım bu işi elbette severek yapacaklarsa yapsınlar. Sevmeden zor. Her iş gibi.

İşleri büyütüp sonra çocuklara bırakıp erken emekli olma fikri dolaşıyor mu aklınızda?

Arada sırada öyle planlar geçiyor kafamızdan ama bu işi bırakmak zor. Hem zevkli hem de ayrıntısı çok. Sürekli çözüm yaratıyorsunuz. İnsanlar mutlu oluyor. 
Bir meslek erbabı daha ne ister?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar