2019 Nobel Ekonomi Ödülü, insanlığı ağır bir yükten kurtarabilir mi?

Prof. Dr. Güler ARAS
Prof. Dr. Güler ARAS Momentum dr.guler.aras@gmail.com

2019 Nobel Ekonomi Ödülü'nü küresel yoksulluğun azaltılmasına yönelik katkılarından dolayı Esther Duflo, Abhijit Banerjee ve Michael Kremer kazandı. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) kalkınma ekonomisi ve yoksulluk üzerine çalışan Fransız asıllı Amerikalı ekonomist Esther Duflo, aynı üniversitede görev yapan Hindistan asıllı Amerikalı ekonomist eşi Abhijit Banerjee ve Harvard Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan Amerikalı kalkınma uzmanı Michael Kremer'in yoksulluğa ilişkin deneysel çalışmaları bu yılki Nobel Ödülü’ne layık görüldü.

Büyük sorunları böl ve yönet

Akademi, ödülün gerekçesini şu cümlelerle açıkladı: “2019 Nobel Ekonomi Ödülü'nü kazananların yaptığı çalışmalar insanlığın küresel yoksullukla mücadele kabiliyetini artırmıştır. Yeni deneysel yaklaşımları son 20 yılda kalkınma ekonomisi alanında çığır açmıştır. Bu yılın Nobel ödülü kazananları, küresel yoksullukla mücadelede güvenilir sonuçlar elde etmek için en iyi yolları bulma konusunda yeni bir yaklaşım geliştirmişlerdir. Bu yaklaşım, yoksulluk sorununu daha küçük ve yönetilebilir sorunlara bölerek belirli bir alanda, örneğin çocuk sağlığını korumak konusunda en etkili müdahalelerin neler olabileceğini ortaya koymaya çalışmaktadır."

Yoksulluğun kökenine inilmeli

Nobel Ödülü sahibi bu bilim insanları yoksulluğun kökenini bulmaya odaklandıklarını belirterek, "Siyasetçiler yoksulluk konusunda sık sık nedenlerini anlamadan genelleme yapıyorlar. Sorunları, kendi başlarına ele alıp bilimsel olarak incelemek istedik" diye ifade ediyorlar. Yoksulluk, Birleşmiş Milletler’in 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SDG-1) arasında yer alan, çözümlenmesi gereken sorunların başında geliyor. Aslında basit tanımı, insanların yaşamlarını insanca devam ettirebilecek olanaklara sahip olmaması. Ödülün sahipleri yoksulluğun genellemeden uzaklaşılarak bilimsel metotlarla ve her bir alt meselenin ayrı ayrı ele alınması gerektiğini savunuyorlar. Temel mesajlardan ilki büyük sorunların tek bir çözümünü bulmanın ve tamamıyla baş etmenin olanaklı olmadığı. Büyük sorunların tek tek stratejik olarak ele alınmasının ve nedenlerine inilerek yapısal çözümlerin geliştirilmesinin gerekliliği de en önemli mesajlardan. Aslında bu, ekonominin ve hayatın diğer alanlarındaki sorunlara da uygulanabilecek genel bir yaklaşım. Lokma büyükse parçalayarak tüketmek lazım.

Gelir dağılımımdaki “uçurum”

Zira sorun gerçekten büyük. Yoksulluk, gelir dağılımındaki çarpıklık, çağımızın en önemli meselesi. İstatistiklere göre dünyada 700 milyondan fazla kişinin yoksulluk içinde yaşadığı biliniyor. Her yıl 5 milyon çocuk açlık ve hastalık nedeniyle 5 yaşına gelmeden hayatını kaybediyor. Dünya Bankası, 2011 satın alma gücü verilerine dayanarak (PPP) Eylül 2019'da küresel yoksulluk tahminlerini revize etti ve yoksulluk sınırını günlük 1,9 Amerikan doları olarak açıkladı. Buna karşılık 2019 yılında dünyanın en zengin 20 insanının toplam serveti 1,2 trilyon dolar. Bu tutar küresel servetin yüzde 14'üne karşılık geliyor. Bu karşılaştırma aslında yıllardır bizi bir çözüme taşımaktan uzak. Sadece bizlere gelir dağılımımdaki dengesizliği daha doğrusu “uçurum”u bir kez daha hatırlatmış oluyor.

Çözüm, bilimsel yaklaşımlar ve sürdürülebilir uygulamalarda

Çözüm, ortak akılla üretilmiş bilimsel yaklaşımlar ve sürdürülebilir uygulamalarda. Kremer ve meslektaşları yaklaşık otuz yıl önce 1990'ların ortasında Kenya'da yaptıkları saha çalışmalarıyla yoksullukla mücadelede hangi müdahale biçimlerinin etki yaratacağını sınayarak, uygulamalı bilimsel yaklaşımın ne kadar yararlı olabileceğini göstermişler. Banerjee ve Duflo da yoksulluğun en yüksek olduğu Hindistan başta olmak üzere çeşitli ülkelerde benzer yöntemlerle farklı çalışmaları gerçekleştirerek çözüm üreten uygulamalar geliştirmişler. Elbette önerdikleri bu uygulamaların yaygınlaşmasını sağlamak önemli.

Nobel Ödülü’nü alan en genç isim Duflo, bu ödüldeki ikinci kadın

Bu yılki Nobel Ödülü’nün atlanmaması gereken önemli bir özelliği daha var. Duflo 2009'da Elinor Osttom’dan sonra bu ödülü kazanan ikinci kadın. 46 yaşındaki Duflo aynı zamanda 50 yıllık Nobel Ekonomi Ödülü tarihinde bu ödülü alan en genç kişi. Esther Duflo, ekonomi alanında çalışan diğer tüm kadınların hak ettikleri yeri bulmalarını sağlamayı umduğunu belirttiği demecinde temennisini şu cümlelerle dile getirdi: "Bir kadının başarılı olabileceğini ve başarısının takdir edilebileceğini göstermek, umarım çok sayıda çalışan kadını, çabalarını sürdürmeye teşvik eder ve erkeklerin onlara hak ettikleri saygıyı göstermelerini sağlar." Umuyoruz öyle olur.

Yine dileğimiz, ödül alan bu bilimsel yaklaşım ve yöntemler ile yoksulluk gibi tüm insanlığı ve dünya liderlerini utandıran bir konunun çözümlenmesini sağlayarak hepimizi bu ağır insanlık yükünden kurtarmaları. Çözüm üretenlere şimdiden müteşekkir olmalıyız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar