2023 ekonomide büyümenin zor olacağı bir yıl olmaya adaydır

Şevket SAYILGAN / Ekonomist
Şevket SAYILGAN / Ekonomist sevket.sayilgan@dunya.com

Bu yazımızda geçtiğimiz hafta açıklanan ekonomik göstergelerden satır aralarını okuyarak genel bir değerlendirme yapmak istedim.

Tüketici güveni zayıflıyor

Buna öncelikle Tüketici Güven Endeksi ile başlamak istiyorum.

Tüketici Güven Endeksi ekonomideki öncü gösterge olarak nitelendirilen grup içinde yer almaktadır. Buna göre ekonominin talep kaynaklı yönünün tahmin edilmesinde izlenen önemli göstergelerdendir. 2022 yılının sonu itibariyle 75,6 olarak gerçekleşti. Bu veri geçen aya göre değer kaybetti (Kasım ayında 76,6 endeks değerdeydi). Ancak burada özellikle belirtilmesi gereken bu endeks değerin 100 üzerinde olmasıdır. 100 üzeri tüketici güveninin olduğunu göstermektedir. Yandaki grafik 1’e bakılacak olursa 2020 12. ayından beri tüketici güveni 100 endeks değerinin altında gerçekleşmektedir. Ayrıca 2022 Aralık sonu değerinde de genel ekonomik durum beklentisinin endeksi düşürücü en büyük değişken olması, 2023 yılı ilk çeyreği ile ilgili talebin zayıf olacağı beklentisini güçlendirmektedir.

2022 yılı büyüme rakamlarını beklerken…

2022 yılı 4. çeyrek rakamları 2023 Mart ayında açıklanacak. Ancak elimizde 3. çeyrek rakamları bulunuyor(Grafik 2). 2023 yılı ile ilgili öngörülerde bulunurken büyüme dinamikleri açısından da değerlendirme yapmak gerekmektedir. Buna göre 2021 3. çeyrekle başlayan büyümedeki geri çekilmenin halen devam ettiği görülmektedir. 2022 3. çeyrek büyümesi ise yüzde 3,9 olarak gerçekleşmiştir. Bu büyüme oranının 2022 4. çeyreğinde biraz daha düşük seviyede gerçekleşerek 2022 yıl ortalama büyüme değerinin yüzde 4 - yüzde 5 aralığında tamamlanması öngörülmektedir. 2023 yılında ise Dünya Bankası ve IMF raporlarındaki öngörüler yılın yüzde 3 seviyelerinde gerçekleşmesi ifade edilmektedir. Ancak özellikle 2023 yılının bir seçim yılı olması ilk iki çeyreğinde kamu harcamaları, özel tüketim harcamaları yönüyle yıllık büyüme rakamlarının yüzde 5 seviyelerinde yılı kapatması beklenmelidir.

Büyümenin motoru sanayi üretimi olmalı…

Ülkelerin gelişmekte olan gruptan, gelişmiş ekonomi grubuna geçme dinamiklerinde sanayi üretimi belirleyicidir. Ayrıca büyüme rakamlarının geç açıklanıyor olması, sanayi üretimi değerleri ile büyüme tahminini daha sağlıklı yapma imkanını da artırmaktadır. Grafik 3’te de görüldüğü gibi Türkiye ekonomisinde bir yavaşlamanın sinyalleri güçlü bir şekilde hissedilmektedir. Gerçi bu veriler, asgari ücret artışı, KGF paketlerinin açılışı, kamu ücret artışlarının etkisi gibi talep arttırıcı unsurların yansıması görülmemekle birlikte, büyüme patikasının çok büyük bir değişiklik göstermeyeceği beklenmektedir.

Tabi bu arada sanayinin ihracattan almış olduğu etkinin, uygulanan kur politikası ile fiyatlamada yarattığı sorunlar 2023 yılı büyümesi ile ilgili bir diğer negatif gelişme olarak değerlendirilmelidir.

Nüfus yapısı bir fırsat mı bir tehdit mi?

Gelişmiş ekonomilerin tarihsel periyotlarına baktığımızda üst gelir grubuna geçişlerinde nüfus yapısının itici gücünü de kullandıkları görülmektedir. Özellikle genç nüfus yapısı içindeyken bu kesimin eğitim ve işgücüne dönüştürmüş olmaları kalıcı ve sürdürülebilir büyümelerinin motoru haline geldiğini görmekteyiz. Nüfusun ortalama yaşının artmaya başlaması, bu fırsatında azalması anlamına gelecektir.

İşte bu demografik fırsat eğer eğitim ve işgücüne dönüştürülmediği takdirde tehdide dönüşmesi kaçınılmazdır. 2007 yılında 27,7 olan nüfusun ortanca yaşının 2021 yılında 32,4 e çıktığını görmekteyiz. Kısacası nüfusumuz yaşlanmaktadır. Bu süreç gelişmiş diğer ekonomilerde de benzer trendler göstermiştir. Ancak bizde bu yaşlanmanın bir çıktısı olan üst gelir grubuna çıkışa yönelik bir yapı içinde olmamasıdır. Unutmayalım Türkiye halen 1 trilyon dolar GSYİH ile kişi başı milli gelirde 10.000 dolar sınırını kalıcı olarak geçememiştir.

Genç nüfus istihdama katılmalı

Bu değişimde tabidir ki en dikkat çekici kısım Genç nüfusun yapısal durumudur. Burada özellikle genç nüfus olarak tanımlanan (15-24 yaş arası) grubun muhakkak ya istihdam da ya da eğitim sürecinde bulunuyor olmasının gerekliliğidir. Tabloda bu konuda çarpıcı sonuçlar çıkmaktadır.Buna göre 20221 Aralık sonu itibariyle 12.117 bin genç nüfusun 1.146 bin kişisi ne eğitim de ne de çalışma hayatı içinde bulunmuyor olması nüfus fırsatının ülkemiz açısından verimli kullanılmadığını göstermektedir.

Son söz: Katma değerli üretim, katma değer yaratabilen nüfus ile mümkündür.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar