2023 ekonomide farklı sonuçlar almak için farklı yöntemlerin uygulanacağı bir yıl olmalı…

Şevket SAYILGAN / Ekonomist
Şevket SAYILGAN / Ekonomist sevket.sayilgan@dunya.com

Öncelikle tüm okurlarımızın 2023 yılını tekrardan kutlarım. Her türlü riskine rağmen 2023 yılı beklenene göre faiz, kur sarmalından çıkmış, büyümesini adaletli dağıtan bir ekonomiye ulaştığımız yıl olur.

Bugün sizlerle 2023 yılı ile genel beklentileri ve özellikle finansal tavsiyelerimi paylaşacağım. Ancak ondan önce yapısal bir sorunumuz olan tarım sektöründen ve dış ticaret rakamlarımızdan biraz bahsetmek istiyorum.

Tarım sektörü ve gıda enflasyonu

Aşağıdaki tablo Türkiye’de TÜFE hesaplamasında kullanılan harcama gruplarının ağırlıklarının tablosudur. Bu tabloya bakılacak olursa en büyük ağırlık gıda ve alkolsüz içecekler grubu almaktadır (Yüzde 25,32). Doğaldır ki bu grup ana girdisi tarım ürünlerinden oluşmaktadır. Türkiye’nin temel enflasyon sebepleri sıralandığında dönemsel değişmekle birlikte ilk sırada gıda ve bağlı olduğu tarımsal ürün fiyatlarında yaşanan etkidir.

Bu konuda özellikle dikkat çeken yem, gübre öncelikli girdi fiyatlarında yaşanılan artışın tarım ürünlerinde artışa neden olurken gıda enflasyonunun da sebebi olmaktadır.

Bu konuda akışı şöyle ifade etmek mümkündür.

Kök sebepleri çözmeden nihai sorunu çözmek kalıcı sonuç vermeyecektir.

Dış ticaret

Bugün değineceğim ikinci konu TÜİK verilerine göre dış ticaret göstergeleri olacaktır. 2022 yılını 110 milyar dolar dış ticaret açığı ile kapattık. Bunun yanında da 254 milyar dolar ile ihracat rekoru kırdık. Ancak görüldüğü gibi ihracat rekoru kırmak sorunu çözmüyor, asıl sorun ihracatı artırırken dış ticaret açığını da düşürebilen bir ekonomik yapıyı yaratabilmek ve yaşatabilmekten geçiyor. Buna göre yeni ekonomi programının ana hedeflerinden olan ihracatı artırmak ve cari fazla vermek konuları bu dış ticaret açığının seviyesi ile başka bir zaman dilimine devredilmiş olmaktadır. Sonuç 2022 yılını 254 milyar dolar ihracat, 364 mil $ ithalat ve 110 milyar dolar dış ticaret açığı ile kapattık. Ülkemiz ne zaman yıllık dış ticaret fazlasını büyüme yaşarken gerçekleştirir, işte o gün Türkiye az gelişmiş ülke grubundan üst gelir ülke grubuna katılmış olacaktır. Tabi bu konu da öncelikle planı(üretim, lojistik, enerji ve pazar) insan kaynaklarını, teknolojiyi, katma değeri ve marka odaklı bir dış ticaret yapısının oluşturulmasından geçtiği unutulmamalıdır.

2023 yılı finansal tavsiyeler

Kâr rakamını doğru analiz edin (UFRS esaslı, döviz esaslı veya yerine koyma maliyeti yönüyle değerlendirin).

Tahsilat sorunu yaşamamak için gerekirse satıştan taviz vermek göze alınmalıdır.

Firmalar için borçlanmanın her türlü avantaj olduğu bir dönem olduğu unutulmamalıdır. Tabii ki alt detaylar yönetilmek şartıyla (vade, kur, değişkenlik yönetilerek).

2023 yılı yüzde 40-45 enflasyon beklentisi ile ilk yarı TL’li envanterin stok artışı ikinci yarısı ise döviz maliyetli envanterin stoğunu yükseltmek avantaj olacaktır. Dolar değer kaybedecek, dolarlı fiyatlarda yükseliş beklentisi olacaktır.

Senaryolu ve en kötüye hazırlıklı bütçe, finansman yapısı planlanmalıdır.

Öz kaynakları güçlendirici muhasebe ve finansman metodları kullanılmalıdır.

Vergi yönetimi nakit etkisi çerçevesinde bu dönem öncelikli finans kaynakları arasına girmiştir.

Statik bütçeden 2023 yılında dinamik bütçeye göre hazırlık yapılmalıdır. (Seçim etkisi, Globalde faiz politikalarında yaşanılacak değişiklik).

Maliyetlerinizi yönetmenin önce onları doğru ölçmekten geçtiği unutulmamalıdır.

Nakit yönetimi kral olmakla birlikte varlık sahipliği de bu dönemin (enflasyonist dönem) veziri olmaktadır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar