AB Krizi: Kolay çözüm yok

Fatma MELEK
Fatma MELEK PİYASA GÖZÜYLE fatma.melek@akbank.com

Avrupa'daki ekonomik görünüm bozulmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu bölgenin "derin ve uzun sürebilecek bir resesyona" girebileceğini öngörüyor. Komisyonun 2012 için büyüme beklentisi %0.5 seviyesinde bulunuyor.

Son haftalardaki gelişmelerin odak noktasında ise İtalya, İspanya ve Fransa bulunuyor. Tahminlere göre dünyada 3. en büyük tahvil ihraç eden ülke olan İtalya'nın 1 yıl içinde 299 milyar euro tahvil geri ödemesi bulunuyor. Uygun faiz oranlarından bu borcun çevrilebilirliği  Piyasaların cevabını beklediği kritik soruyu oluşturuyor.

Bazı görüşler küresel bankacılık sisteminin Avrupa borcuna ne kadar maruz kaldığının hesaplanamadığına dikkat çekerek Avrupa Merkez Bankasının kriz yönetimindeki rolünün daha fazla artırılması (birincil piyasalardan bono alımı, bankaların yeniden sermayelendirilmesi, vb.) gerektiğine işaret ediyor.

Krizin diğer ülkelere de sıçramaması için İtalya ve İspanya'nın yeterince "izole edilmeleri" (firewall) gerekiyor. Avrupa liderler zirvesinde Avrupa İstikrar Fonu'nun (EFSF) kapasitesinin 4-5 kat artırılarak 1 trilyon euronun üzerine çıkması benimsenmişti.

Bunun için de iki yol öngörülmüştü: İlki, fonun, riskli ülkelerin çıkaracağı tahviller için kısmi  "risk sigortası" sağlaması. Diğeri ise yeni bir "Özel Amaçlı Kuruluş" (SPV) oluşturularak kurumsal yatırımcılar ve gelişmekte olan ülkelerin bu havuza iştirak etmeleri yoluyla euro bölgesi ülkelerine finansman sağlamasıydı.

EFSF konusunda Avrupa'nın karşı karşıya olduğu kısıtlar şunlar:

EFSF, belirlenmiş bir limitle üye ülkelerin verdiği garantilere dayanıyor. Bir ülkenin kendi ihtiyacı doğrultusunda fondan çıkmaları durumunda diğer ülkeler o limiti aşmamak kaydıyla çıkan ülkelerin yerini alıyor. Dolayısıyla EFSF'nin hacmi sınırlı (440 milyar euro, son verilen kredilerden sonra fonda 270 milyar euro kaldığı belirtiliyor) ve sınırlı bir garanti desteği (780 milyar euro) mevcut. Eurobond ihracı yoluyla ortak bir garanti sistemi de Almanya karşı çıktığı için yapılamıyor.

Avrupa Merkez Bankası'nın (AMB)  birincil piyasalardan ülkelerin ihraç ettiği bonoları almaları AB anlaşmasına göre mümkün değil. AMB ikincil piyasalardan bono almasına rağmen bu alımların "geçiçi" ve "miktarının sınırlı olacağını" belirtiyor. AMB, İtalya ve İspanya gibi ülkeler için bir "güvenlik duvarı" (firewall) oluşturacak derecede bu ülkelerin bonolarını alma konusunda istekli değil.  AMB ayrıca EFSF'e teminat karşılığı kredi vermeye ve fonun bu yolla kaldıraçlı kullanımına da isteksiz bakıyor çünkü yasa gereği kamu kuruluşlarını finanse edemiyor.

Bu sebeple AB Liderler Zirvesi'nde SPV'nin kurulması ve bu yolla Çin ve diğer gelişmekte olan ülkelerden katkı sağlanması ümit ediliyordu. Ancak bu ülkeler fikre sıcak bakmadı.

Çekirdek ülkeler (Almanya) sermaye artırmıyor, AMB kaynakları sınırlı. Son çıkış yolu olarak IMF'nin kaynaklarının artırılması ve bu kaynakların prensipte euro bölgesindeki çevre ülkelere kullandırılabilmesi gündeme geldi.

Ancak Cannes zirvesinde, IMF fonlarının artırılması konusunda bir anlaşmaya varılamadı. Anlaşma olmaması sebebiyle EFSF'deki kaldıracın ne kadar olacağı ve  gerekirse  İtalya için  bir kurtarma fonunun nasıl finanse edileceği konuları da belirsiz kalıyor. EFSF için gerekli görülen miktar toplanamıyor.

Avrupa krizi beklenenden daha uzun sürecek; çabuk ve geçici bir çözüm yok. Krizin 1-2 yıl arasında kontrol altına alınması bekleniyor. Zira çekirdek devletler (Almanya ve Avrupa kurumları) böyle bir krizin tekrarlanmamasını sağlama almak istiyorlar. Bunu yapma güçlerinin en yüksekte olduğu zamanın da parayı vermeden önce olduğunu biliyorlar. Çabuk bir çözüm istenmediği için de ilk hedef, kurumsal çerçeveyi (Avrupa Merkez Bankası, vb.) değiştirmek. Söz konusu kurumların güçlü, sağlam ülkelerin daha fazla söz sahibi olacak şekilde güçlendirilmesini sağlamak. Mevcut düzende Malta ile Almanya'nın oy ağırlığı aynı.

"Global ekonomi  euro bölgesi odaklı olmak üzere tekrar tehlike sınırında". Ekonomideki genel güven ortamının tekrar sağlanması gerekiyor. Ancak, bunun için de sihirli değnek yok. Çözüm, uzun vadeli ve tutarlı stratejlerin uygulanmasına bağlı. Bu süreçte de yüksek volatilite devam edecek. Zira "piyasalar çok hızlı ancak hükümetler daha ağır ve oy kaygısında".

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
2016 Beklentiler 07 Ocak 2016