“Absürt ve seçkinci” suçlaması

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Çeyrek yüzyıl önce sistemli biçimde KOBİ'lerin ekonomik sistem içindeki yerini anlatan yazılara başlamıştım. Küçük ve orta ölçek iş yerlerini ekonominin önemli unsurlarından biri haline getiren başlıca etkenleri araştırıyordum:

1. Yapılan iş standartlaşmaya uygun değilse, iş coğrafi olarak dağılmış kopuk parçalar biçiminde yapılıyorsa orada ölçek ekonomisinin gerekleri yerine getirilemez.

2. Kişinin hizmetine duyulan gereksinimin sürüyorsa... Bir iş yapılırken bireysel dikkat için ödeme yapılıyorsa... O işlerde teknoloji ya çok sınırlı kalıyor ya da hiç kullanılamıyorsa, ölçek ekonomisi  hedefleri gereksiz hale gelir.

3. Yapılan iş sanatla ilgili ve sanatçının yeteneklerine bağımlıysa, örgütlenme ve ölçek büyütme mümkün olmaz.

4.Yasalar, mesleki ahlâk nedeniyle sınırlamalar nedeniyle de ölçek büyütme sınırlanır, 

gibi ölçeği belirleyen özellikleri öne çıkarmaya çabalıyordum.     

Bazı iş insanları, o günlerde anlattıklarımızın ve yazdıklarımızın “absürt ve seçkinci” olduğunu söylüyordu. 

Bir süre sonra KOBİ'ler bilenin de bilmeyenin de gözdesi haline geldi; bazılarının KOBİ'leri  fetiş haline getirdi; konuyu ekmek kapısına dönüştürenlerin sayısı hiç de az değildi.

Yetmezliği örtmenin yolu

Bugün de bazı iş insanları, dünya genelindeki gelişmeleri yakından izlemiyor. Yakın gelecekte hepimizi etkileyecek olan değişim ve dönüşümlerle ilgilenmiyor. Yeni oluşumları adlandırmak için kavram geliştiremiyor... Çaba gösterme enerjisi olmayan, yetmezliğin itişi, ihtirasın çekişi ile yanıp tutuşan bazı tipler de yeni kavram ve düşünceleri “absürt ve elitist” diye küçümsemeye çalışıyor. Kendileri belki farkında değil ama, atasözünde dendiği gibi, “Topal aksak ayağının üstüne sıkı basıyor.”

Gelişmeler karşısındaki küçümseyici tutum, ülkemizin geleceğini karartan büyük bir beladır. Toplumu ileriye götürecek kavramlaştırma yerine, kendi meraksızlıklarının, ilgisizliklerinin ve temas halinde olmamalarının sığlığını başkalarını suçlayarak örtme eğilimi, kasaba cühelası davranışıdır; ne yazık ki yaygın ve bulaşıcı bir hastalıktır.

Küçük ve orta ölçek yapılar özelinde bakıldığında, bilim ve teknolojinin yarattığı bir dizi gelişme arasında, özellikle “üç boyutlu baskı ve eklemeli üretim” olgusunun olası etkileri  konusunda netleşen eğilimlerin bazılarını paylaşabiliriz :

1. Üç boyutlu baskı ve eklemeli üretim teknolojilerinin ortaya çıkardığı donanımlar, işletmelerin yüzde 20'si tarafından kullandığında “ana akım” haline geliyor. Bugün üç boyutlu baskı ve eklemeli üretim donanımlarını işletmelerin yaklaşık yüzde 11 tarafından kullanıldığı hesaplanıyor. Bazı tahminlere göre 2020 yılında bu oran yüzde 41'e çıkacak, üç boyutlu baskı ve eklemeli üretim donanımları “ana akım” haline gelecek.

2. Üç boyutlu baskı ve eklemeli üretim bugün bile geçerli olan “ana akım üretim sistemine”  ciddi bir alternatif oluşturuyor.

3. Üç boyutlu baskı ve eklemeli üretimin yaygınlaşması “malzemeleri” de hızla çeşitlendiriyor.

4. Bir yazıcıya indirilen dijital şemaya göre bir ürünü katman katman üretebilme “sonsuz sayıda özelleşme” kapılarını ardına kadar açıyor. Özelleşme eğilimi küçük ve orta ölçek işyerleri için büyük fırsat alanları yaratıyor.

5. Karmaşık bir ürün fikrinin ortaya atılmasından itibaren iki yılda ticari üretime dönüşürken; üç boyutlu baskı ve eklemeli üretim tekniğiyle, birkaç günde geri besleme döngüsü tamamlanabiliyor. Kavramsal geliştirme kısa sürede tamamlanıyor; tasarlanıyor ve uygulama yapılabiliyor. Karmaşıklık her geçen gün özgürleşiyor.

6. Tedarik zincirinde hangi varlıkların yeni ve eski süreçlerin kombinasyonları tarafından optimal olacakları çok önemli sorunlardan birini oluşturuyor.

7. Üç boyutlu baskı ve eklemeli üretim yeni bir  “ekosistem oluşumunu” hızlandırıyor. Üretim sistemi küçük formlara yöneliyor. Ürün geliştirme süreci alabildiğine kısalıyor. Sanayi Devrimi sonrasında oluşan fabrika-odaklı üretim yerine daha küçük ölçekli, hızlı ve esnek üretim yapısı öne çıkıyor. Yeni gelişmeler, geleneksel küçük işletmelerin tasfiyesi, yeni kombinasyonlara dayalı küçük işyerlerinin artması anlamına geliyor.

KOBİ fırsat kapıları açılıyor

Üretimin iç örgütlenmesindeki farklılaşma, değer yaratma zincirinin yapısını değiştiriyor; dağıtım sistemlerini yeniden yapılandırıyor.

Geleneksel küçük ve orta ölçek iş yerlerini besleyen etkenlerin bazıları geçerliliğini korurken, küçük ve orta ölçek yapının fırsat kapılarını açan yeni oluşumlar ortaya çıkıyor. Geleneksel sistem ile yeni sitemlerin uyumlandırılmasının önemi artıyor.

KOBİ örgütlenmeleri bir yandan “tasfiye süreci” yaşıyor, öte yanda hiç bilinmeyen çok değişik alanlarda, yerleşik ya da mobil çok sayıda küçük işyeri ortaya çıkıyor.

Sormamız gereken soru şu: Biz, gelişmeleri yaygın biçimde tartışarak, girişimcilerimize bir “erken uyarı zemini” yaratabiliyor  muyuz? Dünün sorunlarını tartışırken, yarının fırsatlarını göz ardı ediyor muyuz? Rahmetli Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in dediği gibi, “Bugünün çamaşırını dünün güneşiyle kurutma” aymazlığına kendimizi kaptırmamalıyız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar