Adabank'ı alan Na-Fi kimin?

Kerim ÜLKER
Kerim ÜLKER Perde Arkası kerim.ulker@dunya.com

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fornu'nun el koyduğu Uzan Grubu'na ait Adabank geçtiğimiz aylarda sessiz sedasız satılmıştı. TMSF Başkanı Muhiddin Gülal, 24 Mart'ta yaptığı açıklamada Adabank'ı ocak ayında bir Türk iş adamı grubuna sattıklarını dile getirmişti. 12'nci kez ihaleye çıkarılan Adabank için Türk iş adamı grubunun ödediği bedel ise 60 milyon dolardı. Ancak nedendir bilinmez, Adabank'ı kimlerin satın aldığı, ihaleyi kimin kazandığı açıklanmadı. Başta TMSF olmak üzere resmi kurumlardan edindiğim bilgilere göre de isim sır gibi saklanıyor. Ancak Rekabet Kurumu'ndaki bir detay satın alanlar hakkında önemli bir ipucu veriyor.

Rekabet Kurumu'nun dün geçtiği bilgilendirme notunda şu ifade yer aldı: "Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun Adabank A.Ş.'de sahip olduğu hisselerin Na-Fi Dış Ticaret A.Ş. tarafından devralınması işleminin izne tabi olmadığına karar verildi..."

Satın alan dış ticaret şirketi Na-Fi hakkında bilgi almak amacıyla hem İstanbul Ticaret Odası hem de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği resmi sitelerinden arama yaptım. Ancak nedense Na-Fi Dış Ticaret A.Ş. adlı bir şirkete ulaşamadım.

Adabank'ın Na-Fi Dış Ticaret'e devri için BDDK'dan onay bekleniyor. Gülal, geçtiğimiz ay bu konuyla ilgili "Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nda (BDDK). Onlar onay verirse işlem tamamlanacak" demişti.

Adabank, 1984'te Uzan Grubu tarafından kuruldu. 2001'de yaşanan bankacılık krizinin ardından banka toparlanamadı. 2003'te yapılan operasyonlarda Uzanlar'ın yolsuzlukları tespit edildi. Banka 2004'te TMSF'ye geçti.


103 ülkeyle birlikte çalışıyor, dünyaya Türkiye'yi anlatıyor

Geçen haftalarda Çanakkale Deniz Zaferi'nin yıl dönümünü kutladık. İngiltere adına dünyanın dört bir köşesindeki sömürge devletlerden gelen 58 bin insanın hayatı bundan tam 104 yıl önce Çanakkale'de son buldu. 18 Mart 1915'te bütün dünya bir araya gelse Çanakkale'den geçemeyeceklerini öğrendi. Bu ders bize üç lisenin o yıl mezun vermemesine ve yüz binlerce şehide mal oldu. Mustafa Kemal'i askeri bir deha olarak tarihe ilk kez yazdıran bu zaferi, sadece daha sonra İngiltere Başbakanı olacak olan dönemin Bahriye Nazırı Winston Churchill değil, bütün dünya ayakta alkışladı.

Yine Churchill'in deyimi ile dünyanın kaderini değiştiren bu zaferin yıldönümünde, ben de Türkiye'nin kaderinin değişmesine büyük katkı sağlayacağını söyleyen dünyanın bütün ülkelerinde yayın yapan bir "medya şirketinin" CEO'su ile tanıştım! Hemen hafızanızı yoklayıp dünyanın bütün ülkelerinde yayın yapan medya şirketi hangisiydi diye düşünmeye başladıysanız zahmet etmeyin.

ABC televizyonu ile Fox televizyonu bünyesine katan ABD'li The Walt Disney Company ya da CBS Corporation'ın CEO'su değil bahsettiğim kişi. Veya 30'dan fazla ülkede 150'den fazla yayın çıkartan Alman Axel Springer'in CEO'su da değil. 1889'dan beri çıkan ve kağıt baskısının satışı 2.4 milyona ulaşan dijitalde ise 900 bin abone tarafından okunan Dow Jones & Company'nin sahibi olduğu Wall Street Journal'in CEO'su, ya da New York Times, Komsomolskaya Pravda, Daily Telegraph, The National, Gulf News, Gazprom, Le Monde, Le Figaro hatta ve hatta dünyanın bütün ülkelerindeki en büyük medya kuruluşlarının CEO'ları da değil. Ancak tanıştığım kişi, yukarıda saydığım ve saymadığım dünyanın 103 ülkesinde bütün medya kuruluşlarının bütün yayın organları ile ortak yayın yapan bir şirketin CEO'su.

Merkezi Almanya'da

Bahsettiğim şirket aslında bir medya şirketi değil, içerik yönetim ajansı: Almanya Hamburg merkezli UCOM Global. Dört ortak tarafından bir yıl önce kuruldu. Genç bir şirket ancak oldukça tecrübeli. Ortakları bir fıkranın karakterleri gibi: Bir Alman, bir Rus ve iki Türk. CEO ve Yönetim Kurulu Başkan Vekili, Türk ortaklardan Onur Tayşu. G-20 Genç Liderler Zirvesi'ne Türkiye'den katılan tek iş lideri.

Bütün dünyada yayın yaptıklarını duyduğumda "Bütün bu medya kuruluşları ile anlaşmalar yapıyor ve advertorial işlere imza atıyorsunuz sanırım" dedim. "Bizim işimiz kesinlikle reklam değil" cevabını verdi Tayşu ve ekledi: "Reklam verecekseniz, o medya kuruluşunun reklam servisini arayıp fiyat alabilir ve anlaşmalar yapabilirsiniz. Ancak özellikle gelişmiş ülkelerdeki medya kuruluşları ile bunu bile yapmanız neredeyse imkansız. Çünkü o kuruluşlar reklam alırken, reklam veren şirketi çok incelerler ve reklam tarifeleri çok yüksektir. Biz ise neredeyse baskı maliyetine yayınlar yapıyoruz. Ve yaptığımız yayınlar reklam değil. Biz bir içerik yönetim ajansıyız. Bizimle ülkeler, kurumlar, sektörler ve şirketler çalışır. Biz onlar için en uygun içerikleri belirler ve o ülkedeki hedef kitleye yönelik yayınlar yaparız."

8 milyar potansiyel okuyucusu var

Dünya nüfusuna ait elimizdeki son veriler 2017 yılına ait. Buna göre dünya nüfusu 7.53 milyar kişi. Bugün bu rakamın 8 milyara ulaşmış olması muhtemel. Şu an 103 ülkede ortaklıkları olduğunu hatırlatan Tayşu, Sudan'ın en ücra kasabasında bile yayın yapabileceklerinin altını çiziyor ve "Çıkardığımız ve çıkaracağımız yayınların potansiyel okuyucu sayısı 8 milyar" diyor. "Gelecek dijital, oralarda nasılsınız?" diyecek oluyorum, "En güçlü olduğumuz yer dijital" cevabını alıyorum Tayşu'dan. Bütün buralara dünyanın 16 ülkesinde açtıkları 20 ofisle yetişiyorlar. İlerleyen günlerde ülke ve ofis sayılarını artıracaklarından bahsediyor. Geçtiğimiz günlerde Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung ve Rus Komsomolskaya Pravda gazetelerinde çıkan Türkiye yayınlarının ve narenciye sektörüne yönelik yurtdışı yayınların mimarı yine UCOM Global. Her ne kadar bizim için zaferle sonuçlansa da Çanakkale Savaşı'nın hala bitmediğini düşünüyor Tayşu. Bugün bu savaşın ekonomi alanında verildiğine dikkat çekiyor. Bu savaşta da kazanmak için iyi bir strateji belirlenmesi gerektiğinden bahsediyor ve "Türkiye'nin global markaları olmak zorunda. Dünya üzerinde tanınmanız gerekiyor" diyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar