“Araba sevdasına eğitimden oldum”

Emre ALKİN
Emre ALKİN PAYLAŞMASAK OLMAZDI emre.alkin@dunya.com

Bu haftaki konuğumuz turizm neferlerinden Davut Duran. Belki de turizmin en önemli unsurlarından “ulaştırma” tarafının askerlerinden. “Asker” kelimesini boşuna kullanmadım. Çünkü askerliğini Kosova Barış Gücünde yaparak cesaretini ve istikrarını kanıtlanmış bir insan Davut Bey. “Otomobilin herşeyini bilirim” dedi bana. Eşi ve kızlarına çok düşkün. Bu sayfadaki tüm kahramanlar gibi ticareti denemiş. Orada yaşadığı üzüntü bugün yaşadığı mutluluğu hazırlamış. “İnsanları sevince ulaştırıyorum” diyor Davut Bey. Dalaman’dan Fethiye’ye yol boyu konuştuk. Paylaşmasak olmazdı.

Kosova Barış Gücü KFOR’da görev yaptığınızı söylediler. 

Doğrudur. Tam 366 gün NATO için Priştine ve Prizren’de görev yaptım. Türkiye’yi 600 kişiyle beraber temsil ettik. Askeriliğin çok ötesinde bir görevdi. Bugün “haydi gel” deseler yine yaparım. Vatan, millet sevgisi buralarda daha da pekişiyor. 

Nerelisiniz? 

Fethiyeliyim. Buradan da kopmaya niyetim yok. Peki bu işi yapmaya nasıl başladınız? 2010 yılından sonra ulaştırma işine başladım ama daha öncesinde turistlerin Kaş’tan Meis Adası’na geçişlerinde gerekli olan vize işlemlerini yaparak başladım. Sadece haftada 4 gün yapılan bir iş olduğu için beni kesmedi. Bu sefer Ölü Deniz bölgesinde çalışmaya başladım. Ülkemizin en güzel noktalarından birine misafirleri taşıdım. Yurtdışı bağlantısı olan bir firmaya geçtim ama şirket bir süre sonra iflas etti. Küresel krizin etkisi diyelim. Tesadüf eseri Hillside’da çalışan bir arkadaşı taşırken bir anda kendimi Dalaman-Hillside seferleri yaparken buldum. Çok da mutluyum. Burada çalışmak çok keyifl i. Normalde tanışma imkanı bulamayacağımız kıymetli insanları taşıyoruz. 

Çocukken bu işi yapmak aklınızda var mıydı? 

Arabalara karşı ciddi bir sempatim var. Babam ben 10 yaşındayken galericilik yapıyordu. İlk önce arabayı çalıştırmasını öğrendim. Her yıl 1 vites büyüterek otomobile tamamen hakim oldum diyebilirim. Babamın bu tavizleri eğitim hayatımın önüne geçti diyebilirim. Annem bu duruma şiddetli şekilde itiraz etse de babam cesaret verdi. Öğretmenler bile “ne olacak senin bu araba sevdası” diye hayıfl anıyorlardı. Hakikaten de araba aşkından eğitimden oldum diyebilirim. Babam sürekli anneme “bırak hanım bir oğlum var gerekirse ben bakarım” derdi. Hal böyleyken bir otomobile her istediğimi yaptıracak kadar profesyonel oldum. 

“Maalesef para medeniyetten önce geldi ülkemize” 

Dublörlük denemek ister miydiniz filmlerde? 

Kim istemez? Ancak burayı bırakamam. İki kızım var, biri 11 biri 8 yaşında. Çok sevdiğim eşim var. Bu defter benim için kapandı. Kabiliyetlerimi seyir güvenliği için kullanıyorum. 

İşe ilk başladığınız günden bu yana neler değişti? 

Geride bıraktığım 20 yıla baktığımda iyiye giden çok şey oldu. Elbette bunun yanında olumsuzluklar da var. Maalesef para medeniyetten daha önce geldiği için ters giden işler oluyor. Davranış bozuklukları vs gibi. Bunları derinlemesine konuşmak istemiyorum. Turizm şu anki seviyesinden daha iyi olabilirdi. Maalesef turistlerin güvenini kazanmakta zorluk çekiyoruz. Neredeyse markette bile pazarlık yapacak hale geldiler. Fiyatlar sokaktan sokağa fark ettiği için. İyi tarafa bakarsak, dünyanın en güzel tesisleri de Türkiye’de diyebilirim. Bugün 5 yıldızlı otel sayısını bilmek imkansız. Sadece Muğla’da bile yüzlerce var. Avrupa’nın değil Dünyanın her yerinden misafir geliyor. Fethiyeliler de farklı kültürlerin doğru kısımlarından etkilenerek başkalaşım geçirdi elbette. 

Ticaret yaptınız mı? 

Yaptım elbette. Bizde zaten gelenektir. Askerden geldi mi evlendirirler. Bunun için evi, arabası ve işi olması gerekir. Ondan sonra kız istenir. Gelenek böyle. Araba vardı zaten, bir şekilde evi de halletik sonra da iş kurduk. Cep telefonu ticaretine 2002 yılında başladım. Kriz geldi ve 2008 yılına kadar kanımın son damlasına kadar savaştım ama… 

“Türkiye’de iş yapmak aksiyon filmi gibi” 

Batmaktan kurtulamadınız… 

Vallahi öyle. Çok direndim. Hem kur yükselişi hem talep düşüşü hem de piyasanın şekil ve şartlarının değişimi sebebiyle oyun dışı kaldım. Hayırlı oldu aslında, tekrar turizme döndüm. Türkiye’de iş yapmak “aksiyon filmi” gibi. Bunu da söyleyeyim. Belki de bu sebeple iki kızımın geleceğini düşünerek tekrar maceraya atılmadım. Onları bir okutayım, ondan sonra bakacağım. Torun severken stres içinde olmak istemiyorum. Yine de iş kurma hevesim bitmedi. Kafamdaki projeleri gelecekte uygulayacağıma inanıyorum. 

Mutluluk nedir? 

Huzurdur, eştir ve çocuklardır. Sahip olduğun değerlerdir. Sahip olduğum şeylere sahip çıktığım sürece mutluyum. 

Yurtdışında bu işi yapmayı düşündünüz mü? 

Hiçbir zaman. Eğer yarattığım bir katma değer varsa ülkemde kalmasını tercih ederim. Bir örnek vereyim: Muğla’dan dışarı giderken bile il sınırındaki en son benzinciden yakıt alırım. Ben böyle düşünür böyle yaşarım. Sadece Türkiye’de kalmayı değil, Fethiye’de kalmayı düşünüyorum. 

“İlerde stand-up yapmayı düşünüyorum”

 Çocuklarınız sizin işinizi yapsın ister miydiniz? 

Asla. 

Allah Allah. İlk defa bu cevapla karşılaştım. 

Biri avukat olacak. Diğeri her gün farklı bir iş söylüyor. Daha küçük. Kesinlikle şirket kurup ulaştırma işi yapmalarını da istemem. O zaman sadece kendi kazancınız değil, yanınızda çalışanların da ekmeğinden sorumlusunuz. Kolay iş değil. Yıpranmalarını istemem. Çocuklarım da benim gibi, kendileri tok iken başkası aç otursun istemez. İnsanlar evlerine bakabilmek için onur savaşı veriyor bir yandan. Bu savaşa yardımcı olamayacak kişiler iş kurmasınlar bence. Aynı sözü kızlarıma da söylüyorum. 

Bu işi yapmayı bitirdiğinizde ne yapmak istersiniz? 

Bu işi bıraktığım gün stand-up yapmak istiyorum. Şaka değil. İnsanları güldürebilme kabiliyetim var. Bugün ulaştırarak mutlu ediyorum yarın da güldürerek mutlu etmek istiyorum. Ailede de bu şekilde telkinler var açıkçası. En azından cesaret veriyorlar. 

Arabanızda giderken kötü ya da iyi haber alan oluyor mu? 

Çok şükür bugüne kadar telefonla kötü haber alan fazla olmadı. Cenaze için geri dönen oldu mesela. Ancak başarılarının sevinciyle arabaya binenler de oldu. Onlarla üzülüp onlarla mutlu olduk. Bu iş böyle bir iş. 

“İyi bir şoför aynı zamanda iyi bir dinleyici olmalı” 

Bu işi yapmak isteyenlere öneriniz nedir? 

Bir kere araç kullanmaktan daha fazla kalitelere sahip olmalılar. Halden anlayan ve soru sorulmadıkça konuşmayan kişiler olmalılar. İyi bir şoför aynı zamanda iyi bir dinleyici olmalı. Bulunduğu bölgeye, güncel hayata ve güncel bilgilere hakim olması lazım. Sorulan sorulara doğru ve eksiksik bilgi veren kişiler olmalılar. Katma değer işte burada başlıyor. 
Teşekkürler. 

Ben de şahsınızda Dünya Gazetesi ailesine ve okuyucularına Fethiye’den saygılarımı sunuyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar