Arakan dramı

Murat YÜLEK
Murat YÜLEK KÜRESEL BAKIŞ myulek@aya.yale.edu

Arakanlılar çok zor bir dönemden geçiyor. Kendi topraklarında en temel vatandaşlık hakları ellerinden alınmışken son yıllarda Myanmar Devleti'nin etnik temizlik faaliyetleri patladı. Sonuçta, toplam Arakanlı nüfusu artmaz azalırken bunların Arakan’da, kendi topraklarında yaşayanlarının sayısı bazı kaynaklara göre 1 diğerlerine göre yarım milyona kadar indi.

Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri Arakan’da yaşananları etnik temizlik olarak niteledi. Hatta bir basın toplantısında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Birmanya’nın katliamlarını neden etnik temizlik olarak adlandırdığını soran bir gazeteciye “bu olanları ifade edecek daha doğru bir kavram önerebilir misiniz” sorusunu sormuştu. Ülkelerinden kaçarak hayatlarını kurtarabilen Arakanlılar ise başta Bangladeş olmak üzere komşu ülkelere iltica ediyor. Ancak Arakanlıların yaşadıkları mülteci kampları, Birleşmiş Milletler yetkililerine göre dünyanın en kötü şartlardaki kampları olarak nitelendiriliyor.

Bu boyutlarda bir etnik temizliğin 21. yüzyılda, dünyanın gözü önünde gerçekleşebilmesi hem utanç verici hem de şaşırtıcı bir durum. 2010 yılında Meksika Körfezi’ndeki petrol sızıntısında petrole bulanarak hayat mücadelesi veren kuşa dünya medyasında, kamuoyunda ve devlet adamları tarafından verilen dikkatin çok azı milyonların yaşadığı sefalete ve bunun mimarı olan Birmanya Devleti'ne veriliyor. Birmanya’da hâkim olan baskı rejimine karşı çıktığı için Nobel ödülü alan Başbakan Aung San Suu Kyi dünyanın gözleri önünde, kendi hükümeti tarafından gerçekleştirilen katliamı inkâr ediyor.

Katliamı gerçekleştiren bakanların ordunun kontenjanında olması Aung San Suu Kyi’nin sorumluluğunu ortadan kaldırmıyor. Kaldı ki, Aung San Suu Kyi durumdan pek şikayetçi gözükmüyor.

Birmanya’daki Budist aşırı uçlar Arakanlıların, Bangladeş’ten göç eden insanlar olduğunu söylüyor ve oraya geri dönmelerini istiyorlar. Aynı Budistlerin liderleri CNN gibi uluslararası yayın organlarına “Müslümanların yılan gibi olduklarını, gördükleri yerde başlarının ezilmesi gerektiğini” soğukkanlılıkla söylüyorlar.

Arakanlılar buraya nereden nasıl geldi? Bunu bilmekte fayda var. Arakan, İngiliz sömürge devletinin sona ermesiyle Birmanya içinde bırakılan ayrı bir devlet. Arakanlılar, ya da Rohingya Müslümanları 1200 yıldan beri kendi topraklarında yaşayan insanlar. Burada 8. yüzyılda Arakan Devleti’ni kuran Arakanlılar 9. yüzyıldan Arap tüccarlardan etkilenerek Müslüman olmuşlar. 1784’de Burma Arakan’ı işgal etti ve katliamlardan kaçan binlerce Arakanlı bugünkü Bangladeş’e kaçtı. 1824-1942 yılları arasında Arakan’ı İngilizler yönetti. 1942’de Arakan’ı Japonlar istila etti ve yine binlerce kişiyi kapsayan katliamlar gerçekleşti. 1945 yılında, Burma’nın bugünkü Başbakanı Aung San Suu Kyi’nin babası, Japonlara karşı İngilizlerin yanında verdiği Burma’nın özgürlük mücadelesinde Rohingyalı savaşçılardan destek gördü. 1948 yılında İngiltere Burma’dan çıktı ve Burma bağımsızlığını elde etti. Aynı yıl, Burma’nın parçası haline gelen Arakan’da Arakanlılara karşı baskı politikaları başladı. Arakanlıların devlet görevlisi olması engellendi. Mevcut devlet görevlileri atıldı. 1962 yılındaki darbenin lideri General Ne Win Arakanlı Müslümanlara karşı büyük ve hâlâ devam eden büyük baskı rejimini başlattı. Arakanlıların temel vatandaşlık hakları ellerinden alındı. Bunların içinde eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim başta geliyordu. Büyük kısmı kırsal kesimde yaşayan Arakanlıların çocuklarını okula gönderme, doğum için dahi hastaneye gitme imkanları fiilen ellerinden alındı. Bundan gaye nüfusun erimesi ve eğitim almamasıydı. Zira, eğitim alan insanlar haklarını arayacaklardı.

1977 yılındaki Ejder Kral operasyonu sonucunda 270 bin Arakanlı vatanlarından kaçarak Bangladeş’e sığınmak zorunda kaldı. 1991 operasyonunda 250 bin kişi öldü ya da kaçtı. Aradaki irili ufaklı benzer operasyonlar 2012 yılından sonra hızlandı. 2012-2015 arasında 150 bin, Ekim 2016-Mayıs 2017 arasında 100 bin, 25 Ağustos 2017'den sonra ise en az 10 bin Arakanlı öldü/öldürüldü (bir kısmı doğrudan, diğerleri göç sırasında dolaylı)ve yine en az 200 bin Arakanlı komşu ülkelere kaçtı. Aynı dönemde 200’den fazla köy ve 30 binden fazla ev Myanmar ordusu ve Budist çeteler tarafından yakıldı.

1784 yılından beri devam eden Arakan dramını şu ana kadar sadece Türkiye ciddi olarak gündemine aldı. Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın bölgeyi ziyareti dikkatlerin biraz olsun bölgeye çevrilmesini sağladı. İngiltere, konuyu gündeme almasa da hükümet seviyesinde bazı çıkışlar yapıldı. Birleşmiş Milletler ise bazı çıkışlar haricinde genel etkisizliğini devam ettiriyor…

Konunun uluslararası gündeme alınabilmesi çok önemli. Bunda devlet kadar sivil toplum örgütleri ve halkımızın da rol oynaması gerekiyor. Her şeyden önce acil yardımların devam etmeli (Kızılay, TİKA, Diyanet İşleri Başkanlığı ve sivil yardım kuruluşları bu alanda oldukça aktif) ancak Arakanlılar uzun vadeli tedbirlerin de alınması istiyor. Örneğin Arakanlıların belirli alanlarda eğitilmesi gibi. Bu amaçla Türkiye’de Arakan Platformu sivil bir inisiyatif olarak kuruldu. Yakında, uluslararası bir imza kampanyası başlatacaklar ve eğitim ve sağlık gibi uzun vadeli alanlarda faaliyetler gerçekleştirecekler.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Chief Sustainability Officer 06 Ağustos 2018