'Artık seçim bitti, şimdi geçim zamanı…'

Hakan GÜLDAĞ
Hakan GÜLDAĞ hakan.guldag@dunya.com

Başbakan Binali Yıldırım ile birlikte Moldova’dayız…

33 bin 846 kilometrekarelik, bir başka ifadeyle Konya’dan küçük bir ülke…

Yeşil mi yeşil, hava tertemiz…

Başkent Kişinev’den, Gagavuzya’ya giderken yolun iki tarafı göz alabildiğine, buğday, ayçiçek tarlaları ve üzüm bağları…

Sanayi çok sınırlı, tarım dışında öne çıkan pek bir sektör yok. Ekonomik büyüklüğü 7 milyar dolar civarında. Kişi başına gelir ise 2000 doların biraz altında. Nüfus 4 milyonun üzerindeymiş ama yurt dışına gidenler çok. İtalya, en çok göç edilen ülkeler arasında. Erkekler genellikle çalışmaya Rusya’ya, kadınlar ise Türkiye’ye geliyor. Onun için şu sıralarda nüfus da 3 milyon civarında.

Romanya ile Ukrayna arasında sıkışmış bir ülke Moldova. Tabii bir de Rusya var. Yakın tarihte Romanya ile Rusya arasında pek çok kez el değiştirmiş. 1991’den bu yana bağımsız. Ancak Rusya yanlıları ile Avrupa Birliği yanlıları çekişme halinde. Cumhurbaşkanı İgor Dodon Rusya, Başbakan Pavel Filip ise daha çok AB yanlısı olarak niteleniyor.

Siyasi çekişmenin de etkisiyle, ekonomi pek yolunda gitmiyor. Sohbetlerde dile getirildiği gibi bir ‘kriz’ değilse de bir durgunluk ile karşı karşıya olunduğu açık. Kamu binaları dahil, hem kentteki hem kırdaki yapıların önemli bir bölümü bakımsız. Bazıları boş. Pek yatırım yok şu sıralarda. Bir yetkili, özel sohbetimizde, yatırımların bir önceki yıla göre yüzde 45 düştüğünü söylüyor. Resmi rakamlara göre ise geçen yıl Moldova yüzde 4.1 büyüdü. Enfl asyon yüzde 6.4. İşsizlik ise yüzde 4.8 düzeyinde.

Moldova'ya TİKA dokunuşu…

Yatırım çekmekte zorlanan Moldova için Türkiye ve Türk yatırımcısı çok önemli…

Tabii bir de TİKA…

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı, Moldova’da dokunduğu pek çok alanı olumlu anlamda değiştirmiş… Seyahatimiz boyunca, yetkili yetkisiz karşılaştığımız hemen herkes TİKA’ya teşekkür etti. Başbakan Filip de, Başbakan Yıldırım ile yaptığı basın toplantısında, TİKA ile birlikte Moldova’da eğitim, tarım, sağlık ve altyapı alanlarında 24 projenin hayata geçirildiğini ifade etti.

Türkler hem hizmet hem üretim sektöründe yatırım yapmış Moldova’da. Bira üretim tesisi ile Anadolu Grubu ülkede açık ara pazar lideri. Bir rakam vermek zor ancak yiyecek- içecek sektöründe faaliyet gösteren de bir çok Türk girişimci var. Kişinev’de az sayıdaki iyi otellerden biri olan Radisson Blu bir Türk tarafından işletiliyor.

Yeşim tekstil memnun…

Başkentin en ‘in’ yeri olarak gösterilen otelin kafe-restoranında Bursalı Yeşim Tekstil’in CEO’su Şenol Şankaya’ya rastladık. Ekonomi Bakanlığı himayesinde DEİK’in düzenlediği Moldova-Türk iş forumuna katılmak için gelmişti. Uzun yıllardır Moldova’da yatırımı var. Özellikle de Türkçe konuşulan ‘Gökoğuz Özerk Yeri’ ya da Gagavuzya denilen bölgede…

“Şu anda 4 tesiste 1600 kişi çalışıyor Moldova’da” dedi Şankaya. “Peki, memnun musunuz” diye sorunca da, “Memnunuz. İşçilik uygun. Verimlilik iyi. Aslında biz daha çok yatırım yapmak ve istihdam yaratmak istiyoruz” diyor ve ekliyor: “Ama yeterince işçi bulamıyoruz…”

300 milyon euro yatırım…

Gökoğuz Özerk Yeri’nin başkenti Komrat’ta bir Türk yatırımcının inşa edeceği “Chateau Comrat” Oteli’nin temel atma töreninde Başbakan Binali Yıldırım, Türk yatırımcıların Moldova’daki yatırımlarının 300 milyon euroyu aştığını ve giderek artış eğiliminde olduğunu vurguladı.

Moldova’nın dış ticaret hacmi yaklaşık 6 milyar dolar. Bunun 2 milyar doları ihracat, 4 milyar doları ise ithalat… Türkiye’nin Moldova’ya resmi ihracatı 2016 yılında 262 milyon dolar oldu. Böyle bakınca Türkiye’nin Moldova’nın toplam ithalatındaki payı yüzde 6.5 civarında. Domates ve turunçgiller dışında, radyatörden plastik ve alüminyum profil ile elektrik ve elektronik aksamlar ihraç ediyoruz.

Moldova’dan ithalatımız ise 148 milyon dolar. Ayçiçeği tohumu, soya fasulyesi, mısır, ceviz ve buğday gibi tarım ürünleri alıyoruz bu ülkeden…

İlk hedef 1 milyar dolar…

Başbakan, “iki ülkenin ticaret ortaklığında ilk üçü zorlaması gerektiği” görüşünde. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin yanı sıra, Ömer Cihad Vardan, İbrahim Çağlar, Rona Yırcalı gibi iş dünyasının önde gelen temsilcilerinin yer aldığı Moldova-Türkiye İş Forumu’nda, “ekonomik ilişkilerde mevcut durumun gerçek potansiyelden uzak” olduğunun altını çizdi ve şöyle dedi:

“400 milyon dolarlık ticaret hacmimiz var. 1 milyar dolar seviyesine çıkabilir. Serbest ticaret anlaşmalarıyla bu süreci daha da hızlandıracağımızı düşünüyoruz. Türk girişimcilerin Moldova’da başlattıkları projelerin yenilerini takip etmesi için firmalara gereken teşvik ve desteği veriyoruz.”

Desteğe devam...

Cuma ve cumartesi günü süren Moldova ziyareti, hayli yoğundu…

Türk iş insanlarıyla çalışma yemeği, Moldova Başbakanı Pavel Filip ile görüşme, heyetler arası görüşme, çeşitli anlaşmaların imza töreni, basın toplantısı, Kişinev Büyükelçiliği yeni kançılarya binasının resmi açılışı, Cumhurbaşkanı İgor Dodon ile görüşme, Sosyalist Parti Genel Başkanı ile görüşme, Parlamento Başkanı ile görüşme, resmi akşam yemeği, Moldova-Türkiye İş Forumuna hitap, TİKA’nın yardımlarıyla inşa edilen Moldova Anne Çocuk Sağlığını Koruma ve Bilimsel Araştırmalar Enstitüsü Rehabilitasyon Ünitesi’nin açılışı, Gökoğuz Özerk Yeri Başkanı Irina Vlah ile görüşme, IV. Gökoğuz Kongresi’nde konuşma, Komrat Devlet Üniversitesi’nde kendisine verilen Fahri Doktora için tören, Avdarma Köyü’nü ziyaret, Komrat Süleyman Demirel Kreşi’nin açılışı, Chateau Comrat Oteli temel atma töreni…

Biraz rahatsız ve yorgundu. Yine de kamuoyu adına görev bildik, Başbakan’ın uçağı Kişinev’den Ankara’ya hareket edince bir de biz girdik devreye sorularımızla…
Önce, kısa bir değerlendirmesini yaptı Moldova ziyaretinin. Türkiye’den ilk kez başbakan düzeyinde ziyaret olduğuna dikkat çekti. İlişkilerin 25’inci yılı olduğunu hatırlattı.

“Moldova ve Gagavuz’a destek vermeye devam edeceğiz” dedi ve ekledi; “İmzalanan anlaşmalar çerçevesinde ekonomik ve kültürel alanda, turizm alanında ilişkilerimizi daha ileri düzeye taşımak mümkün hale gelecek. İş adamları bizden aldıkları cesaretle çok daha fazlasını yapmak için gayret ortaya koyacaklardır…”
Revizyon gündem değil…

Hazır Ankara’ya dönüyorken, Türkiye’ye ilişkin sorularımızı yönelttik Başbakan Binali Yıldırım’a… Tabii en çok merak edilenlerden biri, kabinede revizyon meselesi…

“Bizim şimdi önümüzde kongremiz var” diye yanıtladı Başbakan, “En güzel şekilde kongremizi yapacağız. Sayın Cumhurbaşkanımıza partimizin genel başkanlığını teklif edeceğiz. Tabii, partimizin yetkili kurulları da yeniden oluşacak. Oradaki ölçü; bölgesel temsil, kadınların temsili, gençlerin temsili ve partiye kuruluşundan bu yana emek vermiş arkadaşlarımızın doğru bir şekilde temsili olacak…”

“Bu durumda, kabinede ne zaman bir revizyon beklemeliyiz? Kongre’den sonra mı” diye sordum…

“Şu anda gündemimizde değil” dedi net bir şekilde Başbakan ve şöyle devam etti: “Kongremizi başarıyla tamamladıktan sonra, il, ilçe kongrelerine devam edeceğiz…”

Üretim reformu geliyor

İş dünyasının, ‘yeni bir seçim olur mu’ diye sorduğunu ve artık ekonomiye dönülmesini istediğini aktardım…

“Seçim geçti, artık geçim zamanı” dedi Başbakan Binali Yıldırım, “Seçim yok şimdi ekonomiye dönelim artık. Biz de bunu istiyoruz. Çok işimiz var. Yeni hazırlıklar da yaptık…”

İş dünyasında merakla beklenen, sanayicilerin, üreticilerin üzerinden kamu yüklerini alacağı söylenen yeni ‘üretim reformu’ paketini hatırlattım…

“Hazırlandı. Bir-iki hafta içinde çıkar” açıklamasında bulundu.

Yanından ayrılırken, yeni bir vurguyla tekrarladı mesajını:

“Hep birlikte ekonomiye dönelim artık. Yatırımlar hızlanmalı…”

BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM'DAN...
Başbakan Binali Yıldırım, Moldova ziyaretine katılan genel yayın yönetmenlerinin sorularına yanıt verdi. Başbakan’ın değerlendirmeleri özetle şöyle:

CHP’de karışıklık: Önemli değişimlerden sonra CHP’de karışıklıklar hep oluyor. Yeni bir durum değil. Seçimler sonrasında CHP’de mutlaka sesler yükseliyor. CHP’nin iç meselelerine bizim karışmamız doğru değil. Zaten yeterince karışıklar. Bir de biz kalabalık etmeyelim.

Suriye’de umut: Çatışmasızlık bölgesi olarak şu anda öngörülen Hatay’ın güneyinde İdlib’i de kapsayacak şekilde belirlenen bölge esas alınıyor. Orada rejim güçleriyle diğerleri arasında sürekli ateşkes ihlal ediliyordu. Amaç bunları önlemek. Tabii, burada YPG ya da benzeri unsurlara alan açacak çalışmalara da müsaade etmeyiz. Çatışmasızlık bölgeleri, başarılı olursa diğer bölgelere yaygınlaştırılarak uygulanabilir. Başarılı olmasını ve Suriye’de kalıcı çözüme ve barışa katkıda bulunmasını umuyoruz. Burada siyasi çözümden maksat; terör grupları dışındaki grupların toprak bütünlüğü ve barış içinde bir arada yaşadıkları bir Suriye’dir.

Gül'e davet: Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti Kongresi’ne “Abdullah Gül’ün davet edilip edilmeyeceğine ilişkin bir soruyu da şöyle yanıtladı: “Elbette davet edeceğiz. Bizde eski yeni ayrımı olmaz. Partinin kuruluşundan bu yana kim varsa davet edeceğiz...”

ABD, 'Henüz karar vermedik' diyor
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu ay ortasında ABD’ye yapacağı ziyaret öncesi Genelkurmay Başkanı, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ve MİT Müsteşarı ön görüşmeler için bu ülkeye gitti. Bu önemli ziyarette Türkiye, Beyaz Saray’a ne önerecek?” sorusuna Başbakan Yıldırım şu yanıtı verdi: “Önereceğimiz şeyler sır değil. Biz başından beri PYD-YPG gibi örgütleri terör örgütü olarak görüyoruz. Bu örgütlerin müttefi k ABD tarafından Suriye’de DAEŞ ile mücadele de dahil kullanılmasını doğru bulmuyoruz. Bizim teklifi miz, ‘beraber yapalım’ şeklindedir. Bize söyledikleri şey ise henüz karar vermedik biçimindedir. Ama sahada PYD-YPG ile faaliyetlerin devam ettiğini görüyoruz. Bu ortak faaliyetler bir önceki yönetim döneminde başlamıştı. Ümit ederiz ki, ABD’nin yeni yönetim döneminde sürdürülmez…”

'Son Başbakan' nasıl hissediyor?
“Yeni sisteme geçilince parlamenter dönemin son başbakanı olarak tarihe geçeceksiniz. Neler hissediyorsunuz” yönündeki soruya karşılık Başbakan Binali Yıldırım şu açıklamayı yaptı: “İnandığım bir görevi tamamlamış olmanın huzurunu yaşıyorum. Memleket için güzel bir iş yapmanın rahatlığı içindeyim. Bu yönetim sistemi değişikliği Cumhuriyet kurulduğundan beri tartışılıyor. Türkiye açık, kapalı darbeler görmüş. Milli irade kesintiye uğramış. Türkiye, yeni yönetim sisteminde artık arzu etmeyeceğimiz açık-kapalı vesayet odaklarını ortadan kaldıracak. Milli egemenlik gerçekten milletin eline geçmiş olacak. Yüzde 50’den fazla oy alamayan iktidara gelemeyecek. Bu da sürekli istikrar yaratacak. Kriz değil, uzlaşma olacak. Türkiye’nin birliği bütünlüğü sürekli olacak.”

"Seçimde konsolidasyonu millet yapar"
Başbakan Binali Yıldırım’a, referandum sürecinden ve sonucundan hareketle; “MHP ile birlikte hareket ettiniz. Sonuç küçük bir farkla evet çıktı. Acaba önümüzdeki başkanlık seçimlerinde, koalisyonlar, partiler arası işbirlikleri öne mi çekilmiş olacak. Seçime giderken küçük partilerle anlaşmak daha da önemli mi olacak? Küçük partilerin önemi artabilir mi?” diye sordum. Başbakan’ın yanıtı şöyle oldu: “Konsolidasyonu millet yapar. Partiler mutlaka olacak. Ama yeni sistemde, partilerin grup olmalarından ziyade, milletvekilleri önemli olacak. Yeni sistemde partiler değil milletvekilleri önemli olacak. Yeni sistemde partiler mutlaka büyük hedefl ere yönelmek zorunda. Uçtaki siyasetler daha fazla merkeze yanaşacak, bunun da toplumsal barışa katkısı olacak. Yüzde 50’yi aşmak için Türkiye’nin her yerinden, her köşesinden destek almak gerekecek. Bu da Türkiye’nin birliğini bütünlüğünü pekiştirecek. Güçlü iktidarlar olacak. Türkiye kazandıklarını hep zayıf iktidarlar, darbeler nedeniyle elden çıkarmış. Bundan sonra bu tür zayıflıklar olmayacak.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar