‘Babayiğit’ demeyin, ‘idealist sanayici’ deyin bana…

Emre ALKİN
Emre ALKİN PAYLAŞMASAK OLMAZDI emre.alkin@dunya.com

Bu köşenin ilk konuğu herkesin aradığı ama kimsenin bir türlü bulamadığı “babayiğit”. Yani % 100 Türk mühendisliğinin tasarımıyla otomobil üreten ve ihraç eden Avitaş A.Ş.’nin yöneticisi Halid Avdagiç. Yanlış okumadınız. Türk Malı araba üretiliyor ve ihraç ediliyor. İlkbahardan yaza geçerken bir mayıs sabahı erken saatte Halid Bey’i Emirgan’da ağırladık. Kahvaltı için “Sade Kahve” dedik. Paylaşmasak Olmazdı. 

►Size Babayiğit diyebilir miyiz Halid Bey? Siz gerçekten % 100 Türk tasarımı bir otomobil mi üretiyorsunuz? ‘

Babayiğit’ artık jenerik bir kavram oldu. Bize ‘başarının peşinden koşan idealist sanayiciler’ deseniz de olur. Doğrudur. Mühendisliği, geliştirme ve üretim süreçlerinin tamamı Türkiye’de yapılan bir otomobil üretiyoruz. Seri üretim gerektirmeyen bazı parçalar tedarikçilerde üretilse de, katma değerin çok büyük kısmı bizde kalıyor, tasarım bizde olduğu için. 

►Peki, ihracatımızı 4 dolar/ Kg değere çıkarmak için var gücümüzle çalışırken, arabalarınızın değeri ne? 

Bu otomobillerin çıplak fiyatı 142.000 euro civarında. Yani bu haliyle Ferrari’nin çıplak fiyatından pahalı. Biz 160 dolar/Kg civarında bir ihracat yapıyoruz. Bu değere erişen çok fazla ürün yok. 

►Peki neden rallikros otomobili? 

Avitaş’ın ölçeğinde biz ancak ‘özel’ otomobiller üretecek durumdaydık. İlla araba üretecektik. Bunu da başardık. FIA yani Dünya Motorsporları Federasyonu’nun tescil ettiği birkaç disiplinden kendimize uygun olanının ‘rallikros’ olduğunu gördük. Böylece dünya sahnesinde yer alacağımızı fark ettik. Öyle de oldu. Tabii arada çektiğimiz sıkıntıları ve mücadeleleri atlayarak söylüyorum.

wr4gq3g.jpg

'Sosyal medyacı gençlere en uygun spor dalı rallikros'

►Rallikros ileride Ralli’den daha fazla mı ilgi görecek? 

Öyle gözüküyor. Özellikle sosyal medyada vakit geçirmekten hoşlanan ve odaklanma süresi giderek azalan gençliğin en sevdiği spor dalları arasında olacak. Hesaplarımızı buna göre yaptık. Artık kimse saatlerce sürecek tek bir yarış için kilometrelerce yol kat etmek ve konforsuz bir gün geçirmek istemiyor. 

►Sizi ‘Google’ a sordum. Eski bir rallicisiniz aynı zamanda. Sadece otomobil üretmemişiniz, içinizdeki ‘aşkı’ üretmişsiniz. Yanlış mı düşünüyorum? Neden futbol, basketbol değil de ralli? 

Doğrudur hocam. Rahmetli Renç Koçibey dahil olmak üzere İskender Atakan gibi karizma sahibi yarışçıların etkisinde kalarak biz de girdik bu spor dalına. 1988’de Yıldız Teknik Üniversitesi Ralli Takımı’nı kurarak başladık. Mutlu son da 25 yıl sonra bir rallikros otomobili üretmek oldu. Yaz tatillerini otomotiv fabrikasında geçiren bir genç için normal sonuç rallici olmak desem yanlış olmaz. 

'Fakir fukara işi değil maalesef...'

►Sanayici bir aileden gelmeseniz rallici olabilmeniz mümkün olur muydu?

Fakir fukaranın sporu değilmiş gibi gözüküyor. Kesinlikle. Sponsor olmadan imkansız. Bu sebeple ben profesyonel yarış hayatımın önemli bir kısmını co-pilot olarak geçirdim. Pilot oldunuz mu, bir şekilde bütçeyi de bulmanız lazım. Ancak 2000’li yılların başında pilot koltuğuna geçebildim. Dünyada da durum böyle. Yakıt, parça, ekip vs. derken bir anda bütçe kabarır. Kayda değer sporcular firmaların desteğini alıp faaliyetlerine devam edebiliyorlar. 

►Aileniz modern görüşlüymüş ki bu işe ikna edebildiniz. Bir de İsveç’te bir ortağınız var. Olsberg Ailesi. Arkadaşınız Andreas nasıl ikna etti ailesini? 

1966’da Bosna’dan Anavatan’a gelmişiz. Tito’nun en güçlü olduğu zamanda. Ben 1969’da dünyaya geldim. Rahmetli babam yüksek makine mühendisiydi ve otomotiv ve kompozit plastik üzerine yatırım yapan fabrikayı kurmuş. Bugün iki kardeş şirketi yönetiyoruz. Hem ortağım hem de ağabeyim Şekip Bey halihazırda İstanbul Ticaret Odası Meclis Başkanı. İsveç’teki Olsberg Ailesi’de benzer şekilde otomotivle ilgileniyorken, yollarımız kesişti. Çözüm ortağı olarak onlarla çalışmaya başladık. İki ailede de ralliciler olduğu için ikna edebiliyoruz. Kolay olduğunu sanmayın tabii. 

►Nerelerde görebiliriz bu otomobili?

Aslında her yerde. Bizim ürettiğimiz otomobillerin yarıştığı şampiyona 550 milyon kişi tarafından seyredilen bir yayın ağıyla evlere ulaşıyor. Başta İngiltere olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesinde bizim otomobillerle yarışılıyor. İngiltere yeni yetenekleri keşfetmek için bizim otomobilleri kullanmaya karar verdi. ABD’de uzun zamandır varız ve bu yıl Avustralya’da da otomobillerimiz piste çıkacak. Bu işin en güzel tarafı kim yarışırsa yarışsın sonunda Şampiyon biz oluyoruz. Yani Türkiye. 

Türkiye'den otomobil markası çıkar, ama...

►Türkiye’den araba markası çıkar mı sahiden? 

Kurguyu doğru yaparsak elbette çıkar. Sadece demin bahsettiğimiz gibi Markalaşma sürecini doğru şekilde yürütmek gerekiyor. Türkiye’de otomobil yapılır. Zaten hali hazırda üretim var. Çok iyi bir otomotiv sanayimiz var. Türkiye’de otomobil üretmekle ilgili hiçbir sıkıntı yok. Motor sporları üzerinden başlatılacak hamlelerle çok hızlı bir piyasa penetrasyonu yakalayabiliriz. 

►Benim çocuklar artık her sporu Playstation, Wii veya PC oyunlarından öğreniyorlar. İlla otomobile binmek mi gerekiyor? 

Durumu fark ettik ve gerekeni yaptık. Burada da % 100 Türk mühendisliğini kullanarak, mobil oyunlar pazarına gireceğiz. Mobil uygulamaların akıllı telefonlar ve Android cihazlardan yayılması fikri üzerinde çalışıyoruz. Yani, yakında sanal ortamda da yarış başlıyor. Burada binlerce rallikros tutkunu yarışacak. Ayrıca sanal ortamın reklam alanlarını da markalara açacağız. 

►Halid Bey… Son söz sizin 

Şu ana kadar Türkiye’deki özgün otomobil çalışmalarının büyük bir kısmına yardım etmiş bir grup olarak, ben gelecekten ümitliyim. Türkiye kendi markasını bugünkü paradigmalara uygun olarak yaratacaktır. Artık yeni şeyler söylemek lazım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar