Bir Yusuf Katipoğlu geçti renkleriyle bu dünyadan

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ tandogan2007@gmail.com

“Trabzon’a turist olarak gelmişti. Ben de orada öğretmendim. Bir resim sergisi açmıştım. Onunla, sergimi gezerken tanıştık. Resimlerimi sergilemek için beni İsviçre’ye davet etti. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan zor bela izin aldım, İsviçre’ye gittim. Sergiyi açtık. Sergi çok başarılı geçti. Epey resim sattım. Sadece resimlerimi sevdi sanmıştım; beni de sevmiş. Çok akıllı da bir kadın; paralar memleketinden çıkmasın diye benimle evlendi.”

Yukarıdaki sözler, geçen hafta vefat eden dostumuz Yusuf Katipoğlu’na ait. Kendisi gibi bir ressam olan eşi Ursula Soltermann Katipoğlu ile tanışmasını böyle anlatmıştı.

Biz de Yusuf ile Kuzguncuk’ta otururken tanıştık. Orada evimizin yanındaki yeşil alanda yapılmaya çalışılan kaçak otoparka karşı çıktığım için saldırıya uğramıştım. Burnum kırılmış, yaralanmıştım. Daha sonra saldırganlar beni ve eşimi korkutmaya, yıldırmaya çalıştılar. Yusuf ve eşi Ursula, o dönem bize çok destek oldu. Her mahkemeye gelerek yanımızda durdular. Yusuf, sağlam karakterli, cesur, gerçek bir Anadolu insanı idi.

Yusuf, Bedri Rahmi Eyüpoğlu atölyesinde yetişmiş değerli bir ressamdı. Kuzguncuk komşularımızdan Mimar Nevzat Sayın, Yusuf Katipoğlu için şöyle konuşmuş: “Onun çok önemli bir özelliği var. Bedri Rahmi Atölyesi'nin bütün mezunları gibi o da kendine has çizgisini sürdürebilen bir adamdı.” Sayın, Katipoğlu'nun Trabzonlu olduğunu hatırlatarak, şöyle devam etmiş: "Yerel özelliklerini hiç yitirmemiş az sayıdaki insanlardan biriydi. Karadenizliydi ve bunu bir asalet unvanı gibi taşırdı. Dolayısıyla herkesin birbirine benzediği bir dünyada Yusuf'un kendine has özellikler taşıyan bir adam olması ve bunun yanı sıra çok iyi bir ressam olması, onu tam da 'yerel mi ?' yoksa 'global mi ?' diye tartışılan bir dünyada 'global' diye özetliyor ve onu evrensel değerler üzerinden de son derece önemli bir adam haline getiriyor.”

Gerçekten de Yusuf, Karadenizli markasını taşıyan ve bunu size ince mizahı ile hep hissettiren birisi idi. Bir gün evlilikten, eşlerden konuşarak sohbet ediyorduk. Yusuf şöyle demişti: “Benim dört eşim var.” Onu yakından tanımayan birisi “Nasıl yani?” diye hayretle bakmıştı. Bunun üzerine Yusuf “ Ne demişler: Bir dil, bir insan demektir. Benim eşim Ursula dört dil biliyor. Alın size dört eş işte”. Bir gün de kendisine mahalledeki nalburda rastlamıştım. “Hayır ola? Ne alıyorsun?” Diye sormuştum. Yusuf, “Ursula yolladı, şunu al diye”. Ben de “Ne yapacakmış onunla?” diye üstelemiştim. Yusuf yine mizahını konuşturmuştu: Bizim Karadeniz’de şöyle derler: Kadına kıymet vermeyeceksin; ama her dediğini yapacaksın”.

Yusuf, çok iyi bir sanatçı olmasına rağmen çok mutevazi idi. Kuzguncuk’ta bir süre bizim bir sanat galerimiz oldu. Orada onun ve eşinin eserlerini de sergiledik. Bu şekilde Yusuf ile bir iş ilişkimiz de oldu. İlişkilerinde o hep yapıcı ve verici idi. Bazı sanatçılarda görülen kaprislere ve tersliklere onda hiç rastlamadık.

Yusuf’u Kuzguncuk’ta sokakta gördüğünüz zaman, sigarasının dumanını da fark ederdiniz. Sigarası elinden düşmezdi; adeta sigara onun mütemmim cüzü olmuştu. Yine ondan hiç eksilmeyen bir şey daha vardı: Bakışlarındaki sıcak sevgi. Size baktığında gerçek bir sanatçı hümanizmini ve gözlerinden süzülen sevgiyi görürdünüz. Yine Kuzguncuk’taki komşularımızdan birisi, Katipoğullarının evini şöyle anlatmıştı: “O evin havasında hep sevgi var”.

Yusuf Katipoğlu, iyi bir ressam ve insan gibi bir insandı. Bu dünyadan iyi bir sanatçı ve güzel bir insan daha eksildi. Renkler içinde uyusun.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019