‘Bizim zamanımızda sevgi vardı…’ derdi Erdoğan Hoca

Emre ALKİN
Emre ALKİN PAYLAŞMASAK OLMAZDI emre.alkin@dunya.com

Bu hafta herkesin yakından tanıdığı ve özlediği bir isimle söyleşi yaptım. Prof. Dr. Erdoğan Alkin. Yani Erdoğan Hoca. Aramızdan ayrılalı neredeyse 3 yıl oluyor. Türkiye için ciddi endişeler taşıyordu. Yine de hep umudu vardı. “Biz neler gördük neler” derdi hep. Seçimden sonraki sabahı da düşünerek, eski sohbetlerimizden bir derleme yaptım size. “Belki Hocayı dinlerler” dedim. Paylaşmasak olmazdı. 

“Baba” değil de “Hocam” desem olur mu? 

Bana fark etmez oğlum. Kendini nasıl rahat hissediyorsan. Bu arada DÜNYA gazetesinde yazmaya başlamışsın. Aferin. Ben de yıllarca yazı yazdım. Unutma sakın, Osman Saff et Arolat’a da selam söyle. Bu hafta meslekteki 50. yılını kutlayacak. Dile kolay. 

Elbette. Hatta söz. Ben sorulara geçeyim. Bu seçimler ülkeye ne getirecek? 

Bir ülkede yaşayan fertlerin ekonomik özgürlüğü yoksa siyasal özgürlüğü de yoktur. Görüş farklılıklarından çıkan kavgalara fazla aldırmayın bunlar geçer. Bizim zamanımızda sağcılarla solcular ayrı camilere giderdi. Zaman zaman böyle ayrışmalar olur. Ancak, hak ve özgürlüklerin sürekli iyileşmesini sağlamak gerekiyor. Bu bahsettiklerimde bir iyileşme olmadıkça seçimlerden bir şey beklememek gerekir. 

Türkiye gelecekte dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alacak deniyor. Ne düşünüyorsunuz? 

Ekonominin büyük olması liderlik etmek veya trend yaratmak için yeterli değil. Ona bakarsan Çin’in de devasa ekonomisi var ama kimse Çinli gibi yaşamak istemiyor. Haydi sorayım sana: En son hangi Çin filmine gittin? Hatta ağladın. Hangi Çin pop şarkısında çılgınlar gibi dans ettin. Peki sabah kalkınca Çinli gibi uyanmak istiyor musun? Şaka gibi geliyor değil mi? Resmi istatistiklerle sürekli oynayan ülkelere güvenmem ben. Çin bunların başında geliyor. Sorunun cevabını vereyim: Türkiye büyük ülkedir doğru ama örnek ülke olmasını tercih ederim.

Siyasetle ilgilendiniz mi gençken? Bugünkü siyaset hakkında ne düşünüyorsunuz? 

Elbette ilgilendim. Rahmetli İsmail Cem ile CHP’nin Teşvikiye Bucak Teşkilatı’nda kuruculuk bile yaptım. Ben sosyal demokrat bir insanım. Ancak solcu değilim. Sol düşünce içinde mutlaka Marksizm barındırmalı. Ben Marks’ın fikirlerini benimsemedim. Ancak adalet ve eşitlikten yana olduğumu biliyorsun. Kerem de sen de bana çektiniz bu konuda. Sen biraz daha liberalleştin gerçi. Küçükken de başına buyruktun azıcık. Maalesef sizin kuşak 1980 sonrası “siyaset yasaklı” dönemde büyüdüğü için, işin felsefesinden uzak kaldı. Bugün yaşıtlarınıza baktığımda, çıraklığı bitirmeden ustalığa geçiş yapmaya çalıştıklarını görüyorum. Gençlik kollarında çalışmak, belediyecilik yapmak vs. bunların hepsi önemli ancak bir siyasi ideolojiye sahip olmadan siyaset yapıldığını görüyorum. Dolayısıyla kalite düşüyor. 

'Türkiye'nin en önemli eksiği ahlaktır'

Biraz daha açar mısınız söylediklerinizi? 

Tabii. Siyasi partilerin tamamı gelir dağılımını düzeltmek, enfl asyonu düşürmek, özgürlükleri artırmak, adaleti sağlamak gibi amaçları programlarına yazıyorlar. Ancak bunlar ideoloji anlamına gelmez. Siyasi ideoloji bu amaçları hangi yollarla gerçekleştireceğinizi belirleyen bir temeldir. Amaçlar ambalajın güzel olmasını sağlar ama içerik ideolojidir. Bu olmadan yapılan siyaset yüzeysel olur, kaliteli olmaz. 
Sizin zamanınızda da insanlar arasında görüş ayrılığı vardı. Nasıl idare ettiniz? 

Bizim zamanımızda “sevgi” vardı oğlum. Farklı ideolojiden arkadaşlarımız vardı ve ülkenin geleceği için kaliteli tartışmalar yapardık. Nevzat Yalçıntaş Hoca’dan İdris Küçükömer’e kadar her görüşten insan sohbet eder ve ahenk içinde düşüncelerini paylaşırdı. Çünkü öğrenmek en büyük açlığımızdı. Bazen bizden farklı düşünenler, bilmediğimiz bir bilgiyi paylaşırlardı. Ülkemizi ve birbirimizi severdik. Bu tartışmaları dinlerken annenin kucağında uyuduğun zamanları bile hatırlıyorum. Şimdi insanlar birbirlerini dinlemiyor. Allah size kolaylık versin. 

'Bana kızsalar da hep iyimser oldum...'

İyi de “moralinizi bozmayın” derdiniz hep! 

Her zaman öyle dedim. Kötü günler de olacak iyi günler de. Ancak ben “işler hep iyiye gider” dedim. İyimser taraftan bakmayı tercih ettim. Buna kızanlar oldu. İyimser iktisatçı diye anılır oldum. Halbuki, çoğu geceler uyku tutmadı. Kolay uyuyamazdım zaten. Bir de ülke sorunları eklenince hiç uyuyamaz olmuştum. Yine de her şeyin çözümü var. Eğitim ve Ahlakın yükseltilmesi çözümleri de beraberinde getirir. 

Bir Atatürk daha mı lazım? 

Yok öyle yağma. Atatürk tarihte bir kez olabilecek bir mucize. Ayrıca, ABD dahil birçok ülke bilim, sanat ve sporda çalışıp insanlığa hizmet ederken, her geri kaldığımız zaman bir kurtarıcı beklememiz, Atatürk’ün anısına saygısızlık olur.. “Gençliğe Hitabe” boşuna kaleme alınmamış. İlahi dokunuş bekleyenler için “önce çalışın gayret edin” demiş Atatürk. 

'Tevazu bir nevi kibirden arınmaktır, doğruya giden yoldur...'

Siz hep bilim adamı olayı tercih ettiniz. Siyasi görüşleri veya inancınızı bilime karıştırdınız mı? 

Bak Emrecim. Sen her yerde benden şöyle bahsediyorsun: “Hiçbir zaman ‘ben’ demedi, ‘biz’ dedi”. Doğru. Tevazu sahibi olmak bir nevi kibirden arınmaktır. Neyi başarmışsam yola öğrenmek için çıktığımdandır. Gerçeğe ulaşmak için de, Yaradan’a ulaşmak için de tevazudan başka hiçbir kapı açık değildir. Bilim İnsanının görevi haklı çıkmak için argüman geliştirmek ya da görüşünü paylaştığı insanları haklı çıkarmak olmamalı. Aksine hakikatı bulmak için daha önce öğrendiklerinin yanlış olabileceğini aklından çıkarmadan cesaretle yola devam etmesi gerekir. 

Sizleri özledik Baba… 

Ben 20 yıl bekledikten sonra annenizle buluştum oğlum. Sen, Kerem ve kıymetli insanların Türkiye için yapacağı daha çok şey var. Buradan hepimiz sizi seyrediyor ve size güveniyoruz. Bizden iyisini yapın. Adaletli olun, merhametli olun, akıllı olun ve uyanık olun. Siz böyle olursanız bizi aramanıza gerek kalmaz.

'Devlete hizmet cezasız kalmaz derdim hep...'

Devlet için çok görev aldınız. Bugün yine alır mıydınız görev? 

Aranızdan ayrılış sebebim büyük çoğunlukla bu görevlerde yaşadığım zorluklar ve sıkıntıların birikimi. Hatta bir keresinde “devlete hizmet cezasız kalmaz” demiştim. Devlet, millet için çalışan insanları maalesef cezalandıran bir ülkede yaşıyoruz. Ancak yine olsa yine yaparım. Bizim gibi insanlar, malmülk miras bırakamaz ama tertemiz bir isim bırakır. Yanlış anlaşılmasın. Zengin olmak ayıp değil, nasıl zengin olunduğu önemli bence. 

Türkiye’nin en önemli eksiği nedir? 

Ahlaktır. Merkezine “ahlakı” koymayan, kalıcı olamaz. Atatürk’ün dediği “yükselen yeni nesil” ahlak temelinden yükselmeli. Eskiden “çok becerikli çocuk” diye bahsederdik gençlerden. Bakıyorum ki “çok namuslu çocuk” diye bahsediliyor artık. Zaten olması gereken özellikler övülmeye başlanmışsa, işler iyiye gitmiyor demektir

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar