Blockchain Türkiye Platformu

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) liderliğinde kurulan Blockchain Türkiye Platformu’nun tanıtım toplantısı yapıldı. Dr. Soner Canko, Blockchain 101 kitabının yazarı Ahmet Usta ve Faruk Eczacıbaşı neden böyle bir girişime ihtiyaç duyulduğunu anlattı.

Blockchain tekniği epey zamandır ilgi menzilimde… Çok sayıda yazıda bu yeni tekniğin olası
etkilerinin neler olabileceğine değindim. Değindiğim bütün yazılara gönderme yaparsam amacı
aşar. İki yazımı anımsatacağım: 29 Haziran 2017 günü “Blockchain bir teknik izlememiz
gerekiyor” başlığını taşıyordu. Diğeri, cuma günleri okuyucuyla buluşan TEKNOTREND
ekimizdeki 10 Kasım 2017 günü yayımlanan “Blockchain tekniğinin potansiyelleri ekonomiyi
değiştirmeye aday” başlığıyla yayımlanmıştı.

Yazılarımın ortak teması şöyle özetlenebilir: Bitcoin gibi blockchain tekniğinin türevi olan konulara fazlaca emek, zaman ve para harcarken; yaşamımızı derinden değiştirecek olan tekniğininin

potansiyelleri gözden ırak tutulmamalı.

Farkındalık önemli

Sanayi Devrimi’nden farklı olarak, günümüzdeki teknik gelişmeleri baskın hale gelmeden farkediyor ve öğrenebiliyoruz. Daha öncesinde de farkında olduğum halde blockchain tekniğinin olası etkilerini ayrıntıda düşünmemi Harvard Business Review’de Marco Ianist ve Karım R.Lakhani’nin makaleleri sağladı. Ardından özellikle hizmet üretiminin önemli kurumları olan bankaların konuyla ilgisini izledim. Derinliğine olmasa da bankalar blockchain tekniğinin kendi iş alanlarına olası etkilerinin neler olabileceğini yakından ilgiliydi.

Ülkemizde derinliğine örgütlü olan banka sisteminin yeni tekniği izlemesi, anlaması ve
anlamlandırma fırsatlarını değerlendirmek için zihni hazırlık yapması, diğer potansiyel alanları da harekete geçirmeyi kolaylaştırabilirdi. Kapsayıcı örgütlerin “piyasa yapıcısı işlevi” bütün ekonomi alanında etkili gelişme yaratılmasına yardımcı olabiliyor. Bankalar yapıları ve işlevleri gereği bu alanda önemli rolleri yerine getirecek kurumlardır; içselleştirdikleri alanlarda yaygın müşteri tabanlarına erişebilmeleri konunun toplumsallaşmasına önemli katkılar yapabilir.
Blockchain Türkiye Platformu, gelişen bir tekniği donanım ve yazılım boyutlarını ciddi biçimde ele aldığında, teknolojik dönüşüme uyumumun geçiş süreçlerinin iyi yönetişiminde katkı yapabilir.

Katkıları artırmak için platform bir yandan farkındalığı artırıcı etkinliklere odaklanmalı, öte yanda bir enstitü anlayışıyla yatırım yapacak olanlara rehberlik eden ‘rasyonel otorite merkezi’ olabilme hedefine yönelmelidir.

Blockchain Türkiye Platformu, merkezi yönlendirici güçlerin stratejiye dayalı çalışmaları olmadan herhangi bir alanda etkili sonuçlar alınamayacağı gerçeğinden yola çıkmalıdır.

Metod konusu ciddiye alınmalı

Ülkemizde çok sayıda girişim, yapı ve teknik boyutları dikkate alırken, ekosistem bağlamları, imaj yönetimi ve uygun metot seçimi konusunu ihmal ettiği için başarısız olmaktadır. Çok sık
yinelediğim bir ilkeyi paylaşalım: “Metot o kadar önemsizdir ki, sadece esası etkiler!”

Blockchain Türkiye Platformu, tekniğinin felsefesini son derece doğru biçimde belirleyebilir.

Özellikle donanım konusundaki yatırım ihtiyacına önderlik edebilir. Sürdürebilir blockchain
ekosistemini net olarak tanımlayabilir. Çalışmalarını etkin kılacak metot konusuna kafa yormazsa, ülkemizde iyi niyetle yola çıkan çok sayıdaki girişimin saplandığı çıkmazlardan kaçınmamış da olur. Yaratılmak istenen sonuçla, ulaşılabilen hedefler arasındaki makas açılabilir. Beklenti büyüklüğü ile yaratılan sonucun küçüklüğü bizzat blockchain tekniğinin potansiyeli olan “güveni” bir başka yönüyle sarsar.

Ne yapmalıyız?

Süleyman Demirel’in Gürcistan ziyaretinde, o dönemin Gürcistan Devlet Başkanı olan Eduard
Schvardnadze’ ye bir Türk gazeteci tuzak soru yöneltmişti: “Büyük Gürcistan düşleriniz var
mı?”.Soruyu anında yanıtlamıştı ünlü devlet adamı: “Toprak anlamında soruyorsan,
‘hayır’…Entelektüel anlamda soruyorsan,’ evet’…” demişti.

Blockchain Türkiye Platformu da “entelektüel anlamda büyük ve etkili bir önderlik” yapabililir.
Atması gereken beş adım olduğunu düşünüyorum:

- Birincisi, teknikle ilgili gelişmeleri izleyen, izledikleri verileri malumat ve bilgiye dönüştüren, bilgileri de paketleyerek dağıtabilen bir merkezi olmalıdır.

- İkincisi, tekniğin gerektirdiği donanımların üretilmesi ya da satın alınması stratejisi tasarlamalı, siyasi irade, STK’lar ve girişimcilerle paylaşılmalıdır.

- Üçüncüsü; kapsayıcı bir anlayışın egemen olduğu “geri-bildirim döngüsü” yaratarak; deneysel mesafelerin ayarını yapmalıdır. Ne tasarladık, neleri hayata taşıdık; nerelerde, neden sonuç alamadık sorgulaması sürekli diri tutulmalıdır.

- Dördüncüsü; medyanın konuyu sığ düşüncelere kurban etmemesi, ciddi fikirlerin yerini sloganların almaması için “sistemli medya bilgilendirilmesi”ciddiyetle ele
alınmalıdır.

- Beşincisi de, bütün canlı organizmaların temel ihtiyacı olan, “kendini yeniden üretme”
ve “uzun dönemli geleceği güven altına alması” için yeterli “kaynak ve birikim” konusunun da
varlığın gereği olarak ihmal edilmemelidir.

Kendi adıma söylüyorum: Teknik gelişmelere uyum hepimizin ortak sorumluluğudur; bu konuda da üzerimize düyen sorumlulukları yerine getirmeye hazırım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar