Borçlu adam bakkala uğramaz

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

 


Geçen hafta Avrupa Birliği üyesi ülkelerin ekonomilerinin durduğunu yazmıştım. Bazı okuyucularım peki nasıl durdu sorusunu sordu. Bu ve benzeri sorulara uzun uzun yanıt vermek mümkün. Ancak bu köşenin kısıtları içinde bunu yapmak zor. Bundan dolayı nokta atışları ile hem bu sorulara yanıt vermek,  hem de buradan Türkiye üzerine birkaç vurgu yapmak istiyorum.
Avrupa Birliği'nin yaşadığı kriz sadece finansal bir kriz değil, aynı zamanda bir talep krizi. Yani Avrupa Birliği'nde mal ve hizmetleri satın almaya yönelik yeteri kadar talep yok (iktisatçılar buna eksik talep diyor). Krizi doğuranda bu, sürdüren de bu. Krizin başlangıcında borç batağına batanlar, önce borçlarını ödemediler, sonra bankalar, firmalar battı, nihayetinde de çalışanlar işini kaybetti .
Bu gelişimi yaşadığım küçük bir diyaloğu buraya aktararak netleştirmek istiyorum. Krizin başladığı ve ülkemizi de vurduğu 2008/2009 yıllarında eski bir arkadaşımla karşılaştım. Kendisi üniversite de okurken, bir taraftan da bakkallık yapardı. Okul bitti o bakkallığa devam etti. Türkiye ekonomisini 1970'li yıllardan başlayarak yaşadığı tüm krizleri bakkallık yaparken yaşadı. Yani yaşayan bir kriz abidesi. Karşılaşmamızda önce iktisatçılara söylendi, sonra hükümete daha sonra da muhalefete söylendi.  Kinayeler bitince de adeta krizi özetleyen ama korkarak da bir cümle kurdu. "Hocam, bu kriz öbürlerine benzemiyor. Kırk yıllık bakkallık yaptığım cadde de insanlar artık eskisi gibi alışveriş yapamıyor, 50 kuruşluk sakıza kredi kartı çektiriyor. Herkes çok borçlu, ev aldılar, araba aldılar, onların borcunu ödemek için diğer malları almaktan vazgeçiyorlar, yetmiyor, tüketici kredisi çekiyor, kredi kartını taksitlendiriyor" dedi.
Bu tespit  bana göre sadece Türkiye için değil, ABD ve AB'nin  yaşadığı iktisadi krizi anlamak açısından  da önemli. Ancak devamını da getirmek lazım. Devamında olan/olacak olan diğer sektörlerdeki daralmalar işten çıkarmalar, işsiz kalanların borçlarını ödeyememesine neden olacak. Zincir böyle devam edecek.  Kriz zincirinin bir tarafında tüketici diğer tarafından yine onlar kadar borçlu firmalar ve onları borçlandıran bankalar var/vardı.
Borçlanma düzeyinin yükselmesi, ekonomiye yeni para enjekte etseniz bile işe yaramıyor. Çünkü öncelik borç ödemekte. Bir başka neden de ekonomiye ilişkin beklentilerin olumsuz olması. ABD ve AB bu döngüyü altı yıldır kıramadı.
Türkiye açısından bu yaşanılanlardan bazı dersler çıkarmak mümkün mü? Arkadaşım zaten çıkardı. Bu çıkarsama da 2012 yılı büyüme oranına yansıdı, Türkiye'de talep düştü, büyüme oranı azaldı. Bunu tersine çevirmek için bireyleri, firmaları daha çok borçlandırmak mümkün. Her iki kesimde buna hevesli. Ancak bu borçlanmanın sonu yok.
Çünkü çoğu zaman bu kurgu hemen hemen tüm ülkelerde borç- deflasyon kıskacına girilmesi ile sonuçlanıyor. Yani ekonomiyi bu noktaya taşımak  kolay, çıkarması zor oluyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019