Borcun mu var, derdin var.

Aslı GEDİK
Aslı GEDİK VERGİ PORTALI Asli.gedik@pwc.com

Ne demişler “borç yiğidin kamçısıdır”. Herhalde bu atasözü pek benimsenmiş olmalı ki borçsuz şirket yok. Ama madem borçtan kaçış yok, gün gelir bu borcu yeniden yapılandırmak zorunda kalırsak - ki malumunuz bu aralar yapmayan yok - öyleyse biz de bu işin finansal tablolarda etkilerini bilelim, borcumuzu yapılandıralım derken kendimizi başka bir çıkmazda bulmayalım.

Borçtan ne zaman kurtuluruz?

Türkiye Finansal Raporlama Standartları (TFRS)’ye göre bunun teknik tabiri ”finansal yükümlülüklerin finansal tablo dışı bırakılması” yani “derecognition”. Bana tanımı hep ilginç gelmiştir, sanki finansal tablo kalemleri aralarında konuşmuşlar da borca “seni artık bırakıyoruz, aramızda istemiyoruz” demişler. Aralarında ne konuşmuşlar bilemem ama borcunuzun tamamının veya bir kısmının bilançoda yer almasını istemiyor, bilanço dışı bırakmak istiyorsanız, bu ancak ilgili yükümlülük ortadan kalktığında (“extinguishment”) yani sözleşmede belirlenen yükümlülük yerine getirildiğinde - nakit veya nakit benzeri varlıkla ödediğinizde -, borç iptal edildiğinde veya zamanaşımına uğradığında olabilir. Yani borçtan kurtulmanın yolu net.
Ancak her zaman borcunuzu ödediğinizde bu işten kurtulmuş olmayabilirsiniz. Ola ki bilançonuzdaki yükümlülük tutarı ile borcu kapatmak için ödediğiniz tutar arasında fark varsa, bu fark, kar veya zarar olarak finansal tablolara yansıyacaktır, aman dikkat.

Ya borcun vadesini uzatırsam veya faizi değişirse?

İşte zaten zurnanın zırt dediği yer de burası. Mevcut kredimin anapara ödemesini daha yüksek/düşük faizle anlaşarak ileri tarihe uzatırsam veya eski kredimi aynı banka/finans kuruluşu ile farklı şartlarda yapmış olduğum yeni bir anlaşmayla değiştirirsem tüm bu işlemlerin finansal tabloya bir etkisi olacak mı? Yani borcu yapılandırma telaşında bankacılarla konuşurken insanın aklına bu işlemin finansal tabloya etkisi ne olur sorunun geleceğini hiç zannetmiyorum. “Yok, ben bunu da düşünürüm, on parmağımda on marifet ” derseniz, bravo.
Örneğin, alacaklı ile yapmış olduğunuz görüşmeler sonucu, mevcut kredinizin şartlarında tamamen veya kısmen önemli bir değişiklik yaptıysanız (“debt modification”) veya aynı alacaklı ile eski kredinizi önemli ölçüde (“substantially different”) farklı şartlara sahip yeni bir kredi ile takas ettiyseniz (“debt exchange”), tüm bu yapmış olduğunuz yeniden yapılandırma işlemleri borcun ortadan kalktığını ve yeni bir borcun finansal tablolara alınması gerektiğinin bir göstergesi olabilir. Bunun da finansal tablolarda etkisi bir nevi yukarıda bahsettiğimiz borcun kapatılması gibi (“extinguishment”), eski borcun finansal tablolardan çıkarılıp yeni borcun işlem tarihindeki gerçeğe uygun değerinden finansal tablolara alınması ve aralarındaki farkın da kar-zararda muhasebeleştirilmesi demektir.

Kar-zarara etkisi

Eğer ki mevcut kredinizin şartlarını değiştirirken veya yeni bir kredi ile takas ederken yapmış olduğunuz değişiklikler “önemli” olarak tanımlanmazsa, eski borcu finansal tablolardan çıkarıp şartlarını değiştirdiğiniz veya takas ettiğiniz borcu yeni bir kredi gibi muhasebeleştirmenize gerek kalmaz, hayat eskisi gibi akıp gider.
Bu durumda madem “önemli değişiklik “ en kritik nokta, “bunu nasıl aşabilirim de bu işin içinden sıyrılabilirim” diye düşünelim.

Değişikliklerin önemli olup olmadığını iki şekilde ispat etmemiz gerekir: Birincisi kantitatif test (arkadaşlar arasında “%10 testi” diye de bilinir) , ikincisi de kalitatif test. Birinci testi geçemezsek zaten ikincisini yapmamıza gerek kalmaz. Kantitatif test, yapılandırılmış borcunuzun nakit akışlarının eski borcunuzu ölçerken kullandığınız etkin faiz oranı (orijinal etkin faiz oranı) ile bugüne indirgenmesi sonucu elde edeceğiniz tutarın eski borç tutarı ile karşılaştırılmasıdır. Eğer aradaki fark %10 ve altındaysa, rahat bir nefes alabilirsiniz.
Ancak bu işten kurtulmak o kadar kolay değil. TFRS 9 Finansal Araçlar Standardının getirdiği değişiklikle yeniden yapılandırdığınız borcunuzu finansal tablolardan çıkarmak zorunda olmasanız bile, itfa edilmiş değerle taşınan bu borcun yapılandırma öncesi ve sonraki nakit akışlarını orijinal etkin faiz oranı ile bugünkü değerine indirdiğinizde oluşacak fark, kar-zararda muhasebeleşecektir.

Kar-zarar etkisinden kurtulmak mümkün mü?

Anlaşılan kar-zarar etkisinden kurtulmak pek mümkün gözükmüyor. Yeniden yapılandırmalar güzel de sanki finansal tablolarda hafif acı bir tat bırakıyor.

“…Aman doktor bana bir çare” türküsündeki gibi, finansal tablolardan çıkaramadığımız borç yapılandırmalarının gelir tablosu etkisini azaltmak için bir çareye örnek vermek gerekirse, yeniden yapılandırdığımız borcu özellikli varlık alımı, inşası veya üretimi için almışsak mümkün olabilir. TMS 23, Borçlanma Maliyetleri Standardı etkin faiz yöntemi kullanılarak hesaplanan faiz giderlerinin özellikli varlığın maliyetine dahil edileceğini belirtmiştir. Bu durumda borcun yeniden yapılandırması sonucu yeni nakit akışlarının orijinal etkin faiz oranı ile hesaplanması neticesinde ortaya çıkan etki, muhasebe politikası seçimine bağlı olarak faiz giderinin bir parçası olarak kabul edilebilinir. Ancak bu seçiminizin benzeri tüm borç yapılandırmalarında uygulanması gerektiğini ve finansal tablo dipnotlarında açıklanması gerektiğini hatırlatmak isterim.
Borçsuz, tasasız günlerinizin çok olması dileğiyle…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar