Brexit sadece AB’yi değil bizi de etkiliyor

Sercan BAHADIR
Sercan BAHADIR Gümrükte Gündem sercan.bahadir@tr.ey.com

İngiltere Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılma kararı aldığında (Brexit) tüm dünyada şaşkınlıkla karşılandı. Bu şaşkınlığın ana nedeni modern iktisattaki “serbest ticaret”, “uzmanlaşma” ve iş bölümü” gibi temel kavramların kurucusu olan bir ülkenin AB tam üyeliğinden çıkarak gümrük tekniği açısından 3’üncü ülke statüsünde olmayı yeğlemesi idi. Tabii bu durum İngiltere ile ticaret yapan başta AB ülkeleri olmak üzere Türkiye olarak bizi de yakından ilgilendiriyor.

Brexit sadece bir dış ticaret kararı değil. İngiltere 1973 yılından beri tam üye olduğu birlikten çıkıyor. Tam üyeliğin siyasi ve hukuki kurumları da sonlanıyor. Bu da İngiltere açısından AB’den bağımsız bir yapının kurulması anlamına geliyor. Ama burada konuya sadece dış ticaret açısından yaklaşmaya çalışacağız.

İngiltere Brexit’le üçünü ülke oluyor

İngiltere’nin AB’den ayrılması; gümrük tekniğine göre AB açısından İngiltere’nin veya İngiltere açısından AB’nin 3’üncü ülke olarak dikkate alınacağı anlamına geliyor. Basit olarak, İngiltere menşeli ürünler ile Çin menşeli ürünler arasında bir fark kalmıyor. Örneğin İngiltere’den A.TR ile ithal ettiğimiz bir otomobilden herhangi bir gümrük vergisi tahsil edilmez iken, Brexit sonrası (herhangi bir düzenleme olmaz ise) % 10 gümrük vergisi alınacaktır. Benzer durum İngiltere ile AB arasında da söz konusu oluyor.

İngiltere bir AB üyesi olduğu için Brexit gerçekleşene kadar AB normlarını tatbik edecek ve ayrılışı gerçekleştirdikten sonra kendi bağımsız dış ticaret rejimini uygulayacak (örneğin yeni bir gümrük kanunu yayınlayacak). Bu noktada konuyu sadece bir gümrük vergisi yani tarife ile sınırlamak da doğru değil. Çünkü asıl sorun AB menşeli ürünlere tarife dışı engellerin nasıl uygulanacağı konusu. Standart uygulamaları, kota, anti-damping gibi tarife dışı engeller için AB’den bağımsız bir ticari politika izlenmesi ve yasal bir düzenleme yapılması gerekecektir.

AB ile yapılan ticarette tarife ve tarife dışı engellerin uygulanması İngiltere açısından; yeni gümrük vergileri, gümrük işlemlerinde ciddi artış ve sonuç olarak ciddi bir ithalat maliyeti olarak yansıyacaktır. Bu maliyetlerin giderilmesi için 15 Ağustos tarihli bir çalışma raporu ile gümrük işlemlerine yönelik temel stratejilerin belirlendiği görülüyor. Bu stratejiler incelediğinde uzun süre konuştuğumuz temel gümrük problemlerinin İngilizlerin de gündemine geldiği görülüyor.

Gümrükte işlemlerin sadeleştirilmesi,

Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü (YYS) ile gümrükteki gecikme riski ve maliyeti azaltmak,

Mevcut işbirliği seviyelerine benzer gümrük işbirliği, karşılıklı yardımlaşma ve veri paylaşımı süreçlerini müzakere etmek

İngiltere ve AB arasındaki durum nedir?

29 Mart 2017'de İngiltere Hükümeti, İngiltere'nin AB ile yeni bir ticaret ortaklığı için iki yıllık bir süreci başlattığını duyurdu. Bu, İngiltere'nin AB'yi 30 Mart 2019'da terk etmeye hazırladığı anlamına geliyor. Burada en önemli konu İngiltere ile AB arasında mevcut ticaretin akışını koruyacak gümrük birliği gibi bir ticaret ortaklığı veya serbest ticaret anlaşması için çalışmalara başlanılmış olması.

Bu görüşmelerde AB ile olan ticaretin olumsuz etkilenmemesi esas alınıyor. Bunun olabilmesi için, İngiltere tarafından geliştirilecek dış ticaret politikası ile AB’nin dış ticaret politikasının uyumlu olması ve aynı menşe kurallarının uygulaması gerekiyor.

Bu kapsamda İngiltere ile AB arasında farklı senaryolar tartışılıyor. Serbest ticaret anlaşması veya geniş bir ticaret ortaklığı kurulması bu senaryolar arasında öne çıkıyor. Bu iki uygulama arasında en temel fark üçüncü ülkelere ortak bir tarife uygulanıp uygulanmaması oluyor. Gümrük birliğinde üçüncü ülkelere karşı ortak bir tarife tatbik edilmesi mümkün oluyor. Bu nedenle de bir STA yerine gümrük birliği daha öne çıkıyor. Çünkü fiili durumu koruma adına gümrük birliği daha doğru bir adım gibi gözüküyor. Ancak bu iki alternatifin önümüzdeki günlerde oldukça yoğun tartışılacağı anlaşılıyor.

Örneğin, geçen hafta İngiltere'de iş insanlarının üye olduğu Direktörler Enstitüsü (Institute of Directors, IoD) bir rapor yayınladı ve AB ile olan ticari ilişki için “melez” bir model önerdi. IoD, endüstriyel ürünler ve işlenmiş tarım ürünlerinde AB ile gümrük birliği yapılmasını önerirken işlenmemiş tarım ürünlerinde ise serbest ticaret anlaşmalarıyla ticaretin yapılmasını tavsiye ediyor. Gümrük birliği konusunda da Türkiye’nin örnek alınabileceğini ifade ediliyor.

Türkiye açısından durum nedir?

Bizim durumumuz yukarıda bahsedilen görüşmelerden bağımsız olarak ilerliyor. Daha önceki Serbest Ticaret Anlaşmalarında olduğu gibi AB bizden bağımsız olarak ve bizi de ilgilendiren bir konuya bizi dâhil etmiyor. Bu nedenle bizim Brexit konusunu AB’den bağımsız olarak takip etmemiz gerekiyor. Nitekim bu konuya ilişkin olarak Türkiye ve İngiltere bakanlıkları arasında bu amaçla bir çalışma grubu oluşturuldu. Grubun ikinci çalışma toplantısını bu ay gerçekleştirmesi bekleniyor.

Beklentimiz mevcut durumun muhafaza edildiği bir yapı. Aynı durumun korunması için dolaşım esaslı bir gümrük birliği anlaşması en uygun yöntem olarak karşımıza çıkıyor.

İngiltere ile dış ticaret rakamlarımıza aşağıdaki tabloda yer veriliyor. Tablodan görüleceği üzere İngiltere ticaret fazlası verdiğimiz bir ülke. Brexit sonrası fiili durumu koruyan bir birlik kurulamaması durumunda ihracatımızın olumsuz etkileneceği aşikâr. Çünkü ihraç ettiğimiz ürünler İngiltere açısından üçüncü ülkeden kabul edilip hem gümrük tarifesi hem de tarife dışı engellere tabi olacaktır. Bu da sürekli iyi haber aldığımız ihracat tarafını olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle İngiltere ile yapılan görüşmeler bizim açımızdan hayati önem taşıyor.

Yıl

İhracat

(milyon dolar)

İhracat Payı

İthalat

(milyon dolar)

İthalat Payı

2013

8.785

% 5,8

6.281

% 2,5

2014

9.903

% 6,3

5.932

% 2,4

2015

10.556

% 7,3

5.541

% 2,7

2016

11.685

% 8,2

5.320

% 2,7

2017

9.608

% 6,1

6.548

% 2,8

Ne yapılmalı?

İngiltere her ne kadar AB tam üyeliğinden ayrılma kararı almış olsa da ticari ilişkiler açısından tam üyeliğe benzer bir yapının kurulması yönünde çalıştığı görülüyor. Aksi durum İngiltere açısından ciddi ithalat maliyetlerine yol açıyor. Bu maliyetlerin ortaya çıkmaması için asıl görev İngiltere tarafına ait. Bu bağlamda İngiltere hem AB hem de Türkiye ile bir görüşme trafiği içerisinde. Bu görüşmelerin nasıl bir seyir izleyeceğini hep birlikte göreceğiz.

Ayrıca, İngiltere’nin AB’den ayrılma durumunu fırsata çevirme yönünde görüşler de mevcut. Özellikle AB ortak ticaret politikası dışında bağımsız bir ticaret politikası geliştirirken yerel üreticileri koruma yönünde (Trump etkisi) bir eğilimin de oluşacağı İngiliz iş insanları tarafından ve geçen hafta yayınlanan rapordan anlaşılıyor. Bu nedenle bizim yapacağımız görüşmelerde, ihracat kısmını koruyacak şekilde müzakere etmekte yarar var. Aksi takdirde Brexit sonrası ihracatımız olumsuz etkilenebilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar