Bu kez Avrupa Türkiye’yi örnek alsın

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Aydın SEZER

2009 yılında doğalgaz akışının kesilip insanların, evlerin donduğu zemheri kışın anıları bugünlerde Avrupa’nın zihninde yeniden canlanıyor. Anımsarsanız, Ukrayna-Rusya doğalgaz savaşlarının bu evresinde, Rusya sözleşme olmadığı için Ukrayna’ya yönelik doğalgaz aktarımını durdurmuştu. ardından Ukrayna Avrupa’ya gitmesi gereken doğalgazı alıkoyduğu için Avrupa’ya yönelik transit doğalgaz akışı da kesilmişti.

Bu deneyim, Avrupa’yı çözümün olsa olsa Rusya’ya bağımlılığını sona erdirmek olacağı gibi çok da makul olmayan bir çıkarıma götürdü. Avrupa’nın Rusya’ya mesafe almaya çabalarıyla aradan neredeyse on yıl geçti, ama görünen o ki şimdi tarih tekerrür ediyor. 28 Şubat günü Stockholm Tahkim Mahkemesi’nin aleyhinde verdiği kararın ardından Gazprom, Ukrayna ekonomisinin zorda olduğuna ilişkin gerekçeye isyan ederek mevcut koşullar altında Ukrayna’ya yönelik ve Ukrayna transitli doğalgaz tedarikine devam etmeyeceğini ilan etti. Kaderin cilvesine bakın ki tüm bunlar yaşanırken Avrupa aşırı soğuklarla baş etmeye çalışmaktaydı.

Avrupa’nın Rus doğalgazıyla arasına mesafe koyma çabasının nafile olduğu ortaya çıktı evet, ama enerji arenasındaki mevcut görünümden ötürü baştan beri gerçekçilikten uzak olduğu da söylenebilir. Gazprom şu sıralar gerek günlük gerek yıllık ihracat rakamlarında rekor üzerine rekor kırıyor. Avrupa İstatistik Dairesi (Eurostat) verileri, Avrupa’nın kendi kaynakları tükenirken, Rus doğalgazının AB-28 piyasasındaki payının 2009 yılına oranla düşmediğini, aksine yükseldiğini gösteriyor. Avrupa ve ABD’nin Rus enerji şirketlerine uyguladığı yaptırımlar, Güney Akım, Kuzey Akım 2 ve hatta TürkAkım’ın ikinci kolu gibi boru hattı projelerini önleme çabaları, enerji alanında Rusya’nın önünü kesmek için koymaya çalışıtığı siyasi engeller karşısında ekonomik, jeostratejik, jeolojik ve hatta meteorolojik realiteler ağır basıyor. Şimdi Ukrayna transit hattında kesinti yaşanırsa Avrupa kendi elleriyle yarattığı bir açmaza düşecek demektir.

Görünen o ki, bir kez olsun Avrupa Türkiye’nin realitelere yaklaşımından ders alabilir. Nitekim Türkiye ne 2009 travmasını Avrupa gibi yaşadı, ne 2000’li yıllar boyunca Ukrayna transit hattındaki aksaklıklardan Avrupa kadar etkilendi, ne İran’dan gelen doğalgazdaki artık mutat hale gelen kesintilerle sarsıldı, ne aşırı soğuklarda doğalgazsız kaldı. Bunu da Karadeniz altından doğrudan gelen, kapasitesi Rus doğalgazının yarıdan fazlasını sağlamaya yeten Mavi Akım doğalgaz boru hattına borçlu. Uluslararası arenada boş hayal diye dalga geçilen, soruşturmalar geçiren, didik didik incelenen, tüm bunlara karşın geçtiğimiz günlerde 15. yıldönümünü kutlayan Mavi Akım, bu süreçte Türkiye’ye 158 milyar metreküp doğalgaz aktardı. Bu büyüklükteki ilk deniz aşırı boru hatlarından biri olmasının beraberinde getirdiği teknik zorluklara rağmen, bugüne dek Mavi Akım’da ne güvenlik sıkıntısı ne doğalgaz aktarımında aksama yaşandı. Aksine, Türkiye’nin kendi altyapısındaki belli eksikler bu hattın tam potansiyelini kullanmanın önüne geçtiyse de, Mavi Akım ihtiyaç duyulduğunda devreye girip başka alanlardan kaynaklanan açıkları kapadı.

Türkiye’nin Rusya’yla doğalgaz işbirliği, Rusya’ya daha fazla bağımlılık yönünde ilerlediği anlamına gelmiyor. Aksine Türkiye, enerji ihtiyacı için gerek kaynak ülkeleri, gerek güzergahları, gerekse enerji kaynaklarını çeşitlendirmek için fiilen çaba harcıyor. Ancak belli kısıtlara ve aksamalara karşın, Avrupa’nın aksine Türkiye’nin enerji yönetimi fiiliyattaki gerçekleri dikkate almazlık etmiyor. Türkiye şimdilerde, yine Karadeniz altından ilerleyecek ve Türkiye’ye Mavi Akım’a denk kapasitede doğalgaz sağlayacak TürkAkım boru hattının yapımında işbirliğine giderek arz güvenliğini daha da pekiştiriyor. TürkAkım’ın Avrupa’ya doğalgaz aktarmak için yapılmakta olan aynı kapasitede bir kolu daha var. Ancak sözümona arz güvenliğini artırmak için ortaya koyduğu strateji bugüne dek sonuç vermediği, hatta ters teptiği halde Avrupa TürkAkım’ın bu ikinci koluna halen ayak diriyor. Ukrayna’yla güncel gelişmelerin ardından Avrupa yanılgısında ısrar edip hala en büyük tedarikçisi olan Rusya’dan gelecek alternatif güzergahları tıkamayı sürdürecek mi, yoksa çarenin Türkiye gibi riskleri azaltıp esnekliği artıracak gerçek bir güzergah çeşitlendirmesine gitmek olduğunu görüp ona göre mi hareket edecek, bekleyip göreceğiz.

Aydın SEZER - ODTÜ İdari Bilimler Fakültesi (1983) mezunu. Kahire Amerikan Üniversitesi (1989) MBA ve GATT (1992) Dış Ticaret Diploması sahibi. Eski Referans Gazetesi köşe yazarı. TÜSİAD (2007) Avrupa Birliği’ne Katılım Sürecinde Türkiye’nin Komşuluk politikası isimi kitabın ve Doğan Kitap tarafından yayınlanan Mavi Düş ( Mavi Akım) isimli kitabın yazarı. Enerji ve Türkiye-Rusya ilişkileri konusunda makaleleri bulunuyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ufuk çizgisi 03 Nisan 2024