Bütçenin gidişatı hiç de parlak değil

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM tugrulbelli@gmail.com

Geçen hafta “Fikir Sofrası”toplantılarının 19.’suna Maliye Bakanı Naci Ağbal konuk olmuş. Toplantı sırasında kendisine “Maastricht kriterlerini bile aştık. Acaba çok mu disiplinli çalışıyoruz? Bütçeyi biraz aşamaz mıyız” şeklinde bir soru yöneltilmiş. Her ne kadar Sayın Ağbal renk vermemiş ve Türkiye’nin tasarruf eksikliğinden dem vurarak, bütçe disiplininin sürdürülmesi gerektiğini ifade etmişse de herhalde içinden bu soruya gülmüştür, çünkü bu sene bütçe açığı zaten Maastricht kriteri olan %3’e oldukça yaklaşacak. Orta Vadeli Programa göre %1.3 olarak hedeflenen bütçe açığının bu düzeyde kalması ise ancak bir mucize olur.

İlk başta bu tespitime pek çok itiraz gelebilir. Ne de olsa ilk 3 ay sonunda merkezi bütçe dengesi hiç de kötü bir görüntü vermiyor doğrusu. Birinci çeyrekte faiz-dışı fazla geçen senenin aynı dönemine göre %30 artarak 16.5 milyar TL olurken, bütçe dengesi ise aynı dönemde 5.4 milyar açıktan 46 milyon TL fazlaya evrilmiş gözüküyor. Ancak önümüzdeki aylarda bu resmin ciddi şekilde değişme ihtimali çok yüksek. Menfi yöndeki olası gelişmeleri irdelersek:

-Finansman programına göre Hazine önümüzdeki 3 ayda toplam 5.3 milyar TL faiz-dışı fazla bekliyor. Halbuki, 2015’in aynı döneminde faiz-dışı bütçe dengesi 12.5 milyar TL fazla vermişti. Arada 7 milyar TL’den fazla bir fark söz konusu. (Nisan ayında da Hazine, programlananın 500 milyon TL kadar üzerinde bir borçlanma gerçekleştirmek zorunda kaldı.)

-Hazinenin mevduat hesabının mart ayından beri geçen seneki ortalamasının altında kaldığı görülüyor. (Bu hesapla Hazine’nin gelir artışı arasında çok yakın bir ilişki söz konusu.)

-İlk 3 ayda 6.5 milyar TL’yi bulan özelleştirme gelirlerinin senenin geri kalanında aynı tempoda devam etme olasılığı çok düşük. Zaten bütçede de tüm sene için 12 milyar TL gelir hedeflenmiş.

-Son dönemlerde bütçe gelirlerini kuvvetli tutan faktörlerden biri de TL’deki zayıflama olmuştu. Böylece ithalden alınan KDV gibi gelirler yüksek oranda artmıştı. Ancak TL’deki değerlenmenin devam etmesi durumunda, özellikle 8. aydan sonra bu artış yerini azalışa bile bırakabilir. Her halukarda, hedeflenen yıllık %17 oranındaki artışın gerçekleşmesi çok zor.

-Harcamalar tarafında ise sosyal güvenlik açıklarının bir türlü zapturapt altına alınamadığı görülüyor. Bu sene asgari ücret artışlarına göre düzeltilmiş bütçeye göre ağırlıklı olarak SGK açıklarından oluşan cari transferler kaleminin %19 artması hedefleniyordu. Ancak ilk 3 ay sonunda bu kalemdeki artış %30’u bulmuş durumda!

-Geçen sene kamunun mal ve hizmet satın alımlarıyla ilgili ihale tutarlarında deyim yerindeyse bir patlama yaşanmıştı. Merkezi bütçeye yansıyan satın alımlardaki artış oranı %27! Ancak, haliyle ihalelerin ödemelerinin önemli bir bölümü bir sonraki yıla (yani 2016’ya) sarkmakta. Halbuki, bu sene “mal ve hizmet alımları”na böyle bir ödenek ayrılmış değil. (Bazı ihalelerin iptal olması, ve/veya müteahhit ve satıcılara ödemelerin geciktirilmesi gündeme gelebilir.)

-Bütçenin ilk çeyrekte daha kötü gözükmemesinin bir başka nedeni de sermaye giderleri kaleminde kısıntıya gidilmiş olması. Bu sene 52 milyar TL ödenek ayrılmış olmasına rağmen, ilk çeyrekte yapılan sermaye gideri harcaması sadece 3.2 milyar TL. (Özellikle altyapı projelerine yönelik olan bu ödemelerin yapılamamış olması devletle iş yapan pek çok müteahhiti mali yönden sıkıştırıyor olabilir.)  

Öte yandan, gelirlerde sene içinde gerçekleşecek olan 2 tane pozitif yönde gelişme de söz konusu. Birincisi AB’den alacağımız 3 milyar euroluk mülteci yardımı. Bu yardımın takvimi kesinleşmemiş olmakla birlikte herhalde büyük kısmı bu sene içerisinde hesaplara geçmiş olacak. 2016 bütçesinde bu gelire hiç yer verilmemiş. İkincisi ise Merkez Bankası’nın Hazine’ye aktaracağı temettü miktarı. Bu sene bu miktar 9.3 milyar TL ile rekor bir seviyede. Bütçede bu gelir kalemi için yazılan miktar ise bu miktarın oldukça altında. Bu iki kalemden bütçeye ekstra 13 milyar TL kadar bir gelir gireceğini tahmin edebiliriz. 

Ancak bu hesapta olmayan ekstra gelir kalemlerine rağmen bu sene 30 milyar TL ile milli hasılanın %1.3’ü kadar öngörülen merkezi bütçe açığının bu hedefi tutturması imkansız. Gerçekleşme hedefin 2 katı kadar bile olabilir. Bir de tabii belediyelerin ve diğer idarelerin durumu var. Fazla detaya girmeden 2015 yılında belediyelerin mal ve hizmet alımlarını %64 oranında artırmış olduklarını söyleyeyim. “Hangi parayla?” diye sorabilirsiniz. Bilmiyorum.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dar bir koridor! 10 Ekim 2019
IMF 4. Madde bildirisi 26 Eylül 2019