Cahilin cesareti

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ oaatac@gmail.com


Ben temelde insanların etiketlenmesine şiddetle karşıyımdır. Etiketleme işine karşı olduğumdan değil. Her tanım bir gurubu, bazı özelliklerinden dolayı diğerlerinden ayırt etmek için kullanılır ve de gereklidir. Tanımsız bilim, tanımsız analiz, tanımsız araştırma olmaz. Benim karşı olduğum insanları aşağılamak için yapılan tanımlamayla tanımların insanları aşağılamak için kullanılmasıdır. Bazı yazılarımda sizlere örgütlerde rastlayabileceğiniz bazı insan tiplerini tanımlıyorum. Söz gelimi geçen yazımda (26 Aralık) sizlere yardakçılar dediğim tipleri anlatmıştım. Bu yazımda sizlere ultracrepidarian denilen tipleri tanıtacağım. Bunların sayısı da son yıllarda epeyi arttı.

Hala güzel bir Türkçe karşılığını bulamadığım İngilizce ‘bullshit’(1) içinde boğulmamak için rahmetli annemden miras kalan okuma alışkanlığımı bırakmak üzereyim. Zaten konferanslara gittiğim, TV’de sohbet programlarını da dinlediğim yok. Siz ne kadar okuyorsunuz, ne kadar dinliyorsunuz bilmem ama eminim kitap ve makalelerden, konferans kürsülerinden, sohbetlerden fışkıran bullshit sizi de rahatsız ediyordur. Bullshitson on senede zirve yaptı. İhtiyar yaşımda bunun baş nedeninin, sandığım gibi, iletişim teknolojisindeki ilerlemeler olmadığını anladım. İletişim teknolojisindeki ilerlemeler bullshiti süratle dünyanın her tarafına saçıyor. Yaptığı o. Yoksa bullshit üretiminin artmasına fazla bir katkısı yok.

İlk kitabım 1981 yılında yayınlandı (Yukardakiler, Aşağıdakiler, Ertem Büro Ve Yayınevi, 1981. O zamanlar üç-beş makaleden başka bir şey yazmamışım. Üçüncü kitabımı yazarken iyi bir şey yapmak istiyorsan ve tercüme değil de özgün bir şeyler yazıyorsan kitap yazmak çok zor işmiş onu anladım. Neyse incecik bir kitabı bitirdim. Aldım kıymetli dostum yazar, tiyatrocu, şair rahmetli Çetin Öner’e götürdüm. Allah rahmet eylesin kitabı okumuş. Bir kaç gün sonra sordum nasıl olmuş diye. Kısaca “Cahilin cesareti” dedi. Aradan neredeyse 40 sene geçti. Beş kitap daha yayınladım ama rahmetlinin lafı hala kulaklarımdadır. Çünkü önce filozofların daha sonraları bilim insanlarının saptadığı akademik ve popüler literatürü boğan bullshitin nedenini Çetin bir deyişle pek güzel özetlemişti. Gerçekten de filozoflar ve düşünürler cahillerin cesaretine epeydir dikkat çekmişlerdir:

1. Aptal akıllı olduğunu düşünebilir ama akıllı adam aslında aptal olduğunu bilen biridir (Yazar William Shakespeare 1564–1616)

2. Az bir şey bilmek tehlikeli bir şeydir (Şair Alexander Pope 1688–1744);

3. Cehaletin bilgiden daha fazla güven yarattığı sık görülür (Natüralist Charles Darwin 1809–1882);

4. Gerçeğin en tehlikeli düşmanları yalanlar değil kanaat ve inançlardır (Filozof Friedrich Nietzsche 1844–1900)

5. En iyiler hemen hemen hiç kanaat sahibi değillerken en kötüler kanaatlerine tutkulu bir yoğunlukla sarılırlar (Şair W. B. Yeats (1865–1939)

Bu düşünür ve yazarlar işi çözmüşler. Cahiller kendilerini akıllı sanıyorlar, kendilerine daha çok güveniyorlar, kanaat ve inançlarını bilgililerin aksine onlar gerçeklermişçesine tutkuyla savunuyorlar. Bilgililer ise tam tersi. Çok şey bilmediklerinin farkındalar, o kadar akıllı oldukları iddiasında değiller, bilgilerine güvenlerinde ihtiyatlılar, kanaatlerini gerçekmiş gibi yansıtmaktan kaçınıyorlar. Onun için ortalıkta cahillerin bullshiti kol geziyor.

Darwin cehaletin bilgiden daha fazla güven yarattığını söylerken bunu örneklerle açıklamamış. Has bel kader 1995 yılında yaşasaydı McArthur Wheeler’in hikayesini okuyunca kendi yanağından bir makas alırdı. Wheeler o yıl ABD’nin Pittsburgh kentinde yüzünü gizlemeden iki banka soymuş. Kamera kayıtları sayesinde de bir saat içinde yakalanmış. Kamera kayıtlarından eşkalinin belirlendiğini ve o sayede yakalandığını öğrenince “yüzüme limon suyu sürmüştüm” diye şaşkınlığını belirtmiş. Wheeler yüze limon suyu sürülmesinin görüntüyü bulandırarak tanınmasını önleyeceğini sanıyormuş. O cesaretle iki banka soymuş. Hiç yalanım yok. Tamamen doğru bir olay. Darwin ve diğer düşünürler cahillerin akillerden daha cesur olduğunu nasıl keşfetmişler bilemem ama Cornell Üniversitesinden David Dunning ve Illinois Üniversitesinden Justin Kruger oturup ciddi ciddi araştırmışlar(2) ve bu araştırmaları için Harvard Üniversitesinin verdiği 2000 yılı Ig Nobel(3) ödülünü de kazanmışlar. Her ne kadar araştırmaları eleştirildiyse de bu iki araştırmacı Dunning-Kruger semptomları diye bilinen bir sapmayı ilk tanımlayanlar olarak literatüre geçtiler.

Psikolojide Dunning–Kruger etkisi diye bilinen bilişsel (cognitive) sapma az yetenekli insanların bilişsel yeteneklerini olduğundan daha üstün görmelerine denir. Bu, düşük yetenekli insanların kendi yetersizliklerini idrak edecek bilişsel kapasiteye sahip olmamalarından kaynaklanan bir psikolojik rahatsızlıktır.

Bunların bullshitlerini televizyonlar, herhalde mali nedenlerle, pahalıya mal olacak programlar yerine, bedavaya gelen sohbet programları aracılığı ile yayar oldular. Televizyon kanallarında kendine yer bulamayanlar da sosyal medya denilen mecralarda kendi videolarını yayınlıyorlar. Bunların yanı sıra son yıllarda Amerikan tarzı MBA eğitimi alıp da derslerde 10 dakika içinde General Motors firmasını kapatıp Çin’de beş firma satın almaya alışmış! Süper gençler var. Bir de, elbette klasik, doğuştan bu rahatsızlıktan mustarip örgüt elemanları var. Bu nedenlerle bullshit evlerimizden, iş yerlerimizden ve ortak mekanlarımızdan da fışkırıyor.
Cahilin cesaretinin en güzel örneklerini verenler yani Dunning-Kruger semptomu gösterenler çoğu kez Wheeler gibi salaklar değil tam tersine ultracrepidarian olarak adlandırılan çoğu cin gibi akıllı insanlardır. Ultracrepidarian bilgi sahibi olmadıkları konularda fikir yürüten ve tavsiyelerde bulunanlara denir. Bu terim rivayete göre ilk defa 1800’lü yıllarda kullanılmış. “Kardeşim biz bunu telaffuz bile edemeyiz” diyorsanız haklısınız. Ben de edemiyorum. Ama korkmayınız muhterem halkımız, herhalde bunlara çok sık rastladığından, bu garip kelimenin yerine geçecek bir çok Türkçe kelime üretmiştir.

Bunlardan bir tanesi ‘herbokolog’. Meğer bilinen bir sıfatmış. Ben vallahi yeni öğrendim. Çok da beğendim. “Bu herif Dunning-Kruger semptomları gösteriyor” veya “Adam tam bir ultracrepidarian” demek yerine “Kadın bir herbokolog” demek kulağa daha az bilimsel gelse de çok daha anlaşılabilir .

Peki neden bunlara aklı başında insanlar en azından “Kardeşim ne diyorsun” diyerek bir dur demiyorlar? Bunun nedeni de literatürde ‘curse of knowledge – bilginin (irfanın) laneti’ diye bilinen bir başka bilişsel sapma. Bu psikolojik durum bilgili insanların, Yunanlı filozof Sokrat’ın “Bildiğim tek şey hiç bir şey bilmediğimdir” deyişi paralelinde düşünmelerinden kaynaklanıyor. Tanrı 2019 yılında ulturacrepidarianları sizden, sevdiklerinizden ve işletmenizden uzakta tutsun.
Sağlıcakla kalın.

-------------
(1) Globalleşen! Ülkemizde TV kanallarındaki İngilizce dizilerden artık sokaktaki vatandaş dahi bullshit ne demek biliyor ama eğer hala öğrenmedinizse boş-afaki-zırva-saçma sapan-boş laf demek

(2) PSYCHOLOGY: David Dunning, Justin Kruger, "Unskilled and Unaware of It: How Difficulties in Recognizing One's Own Incompetence Lead to Inflated Self-Assessments", Journal of Personality and Social Psychology, vol. 77, no. 6, December 1999, pp. 1121-34.]

(3) Harvard Üniversitesi tarafından Nobel'in bir parodisi olarak anlamsız ve saçma görülen, gerçek verilere dayalı, prestijli bilim dergilerinde yayımlanan çalışmalara verilen ödüllerdir (Ig değersiz anlamına gelen ignoble kelimesinden uydurulmuş bir kelimedir.) Söz gelimi bu ödülü 2006 yılında gagalarını günde 12 bin kez ağaca vurdukları halde neden baş ağrısı çekmediklerini bulmak için ağaçkakanların kafataslarını inceleyen Ivan Schwab ve Philip Ra May ornitoloji (kuşbilimi) dalında kazanmışlardı.

(4) Cinsel önyargılı görünüp hanım okurlardan fırça yememek için bir yerde ‘adam’ bir yerde kadın kullandım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Teknokrat-Politikacı 30 Ekim 2019
Strateji mi? 23 Ekim 2019
Tenkisat 16 Ekim 2019
Kasvetli ilim 02 Ekim 2019
Zombiler 25 Eylül 2019
Yeni Bull 18 Eylül 2019
Bull 11 Eylül 2019
Neden olmuyor? 04 Eylül 2019
Olmayacak duaya... 28 Ağustos 2019