Çalışanın e-postalarını okumak: Yönetim hakkı mı, özel hayatın gizliliğini ihlal mi?

Av. Umut KOLCUOĞLU
Av. Umut KOLCUOĞLU HUKUK NOTLARI ukolcuoglu@kolcuoglu.av.tr

Kişisel verilerin korunması, son yıllarda hem Türkiye’de hem de dünyada oldukça gündemde olan bir konu. Türkiye’de, özellikle 2016 yılında Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte, birçok şirket yeni yasal düzenlemeler kapsamında mevzuata uyum çalışmaları başlattı ve uygulamalarını değiştirdi. Şirketler, giderek artan bir şekilde kişisel verilerin korunması amacıyla etik ve uyum departmanları oluşturuyor, bu konuda danışmanlarla çalışıyor. Şüphesiz, bu durum, sadece uluslararası şirketlerle de sınırlı değil.

Kişisel verilerin korunması kapsamında, işverenler bakımından net olmayan ancak bir o kadar da hassas bir konu, çalışanlara ait kişisel bilgiler. İş ilişkisi dahilinde işverenin yönetim hakkı ile çalışanın özel yaşam hakkı arasındaki çatışma, bugün dünyada oldukça tartışılan bir mesele. Bu çatışmanın somutlaştığı araç ise genellikle çalışana iş ilişkisi amacı ile tahsis edilmiş olan bilgisayar ve e-posta hesabı oluyor. Yargıtay, kararlarında genel olarak işverenin çalışana iş ilişkisi dahilinde sağladığı bilgisayarlar üzerinde işverenin kapsamlı bir inceleme ve denetim yetkisi bulunduğunu kabul ediyor. Yargıtay’a göre, işveren bu bilgisayarlarda iş dışı faaliyetlerin yapılıp yapılmadığını, işverene hakaret içerikli yazışmaların bulunup bulunmadığını kontrol edebilir. Burada önemli olan, bu denetimlerin yapılabilmesi için işçinin önceden rızasının alınmış olması.

24 Mart 2016 tarihli bir Anayasa Mahkemesi kararı da bu konuyu ele alıyor. Söz konusu karara göre “bilgi güvenliği taahhütnamesi veya “iş yeri disiplin yönetmeliği” gibi şirket iç yönetmeliklerini imzalayarak işveren tarafından hazırlanmış kural ve kısıtlamalar hakkında yeterince bilgilendirilen çalışanların, kurumsal e-posta hesapları üzerinden gerçekleştirdikleri kişisel yazışmaları işveren tarafından incelenebilir. Bu kararda Anayasa Mahkemesi, çalışanların yazışmalarını inceleyen işverenin, meşru bir amaç taşıdığı ve işveren tarafından gerçekleştirilen müdahalenin söz konusu meşru amaçla ölçülü olduğu sonucuna vararak, bu incelemenin çalışanların özel hayatının gizliliğini ihlal etmediğine hükmediyor.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi de geçtiğimiz eylül ayında bu konuda önemli bir karar verdi. Mahkeme bu kararında, ofise tahsisli Yahoo Messenger hesabını kişisel yazışmaları için kullanan çalışanın yazışmalarının izlenmesini ve buna dayanarak işten çıkartılmasını, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin özel yaşam hakkını koruyan 8. maddesinin ihlali olarak kabul etti. Karara konu olayda, işveren çalışanın Yahoo Messenger üzerinden gerçekleştirdiği mesajlaşmayı dokuz gün süre ile kaydediyor ve iş saatleri içinde interneti kişisel amaçlarla kullandığı gerekçesiyle, çalışandan savunma istiyor. Çalışanın, Yahoo Messenger’ı sadece iş amaçlı kullandığını beyan etmesi üzerine işveren, nişanlısı ve kardeşiyle yaptığı, mahrem bilgi ve ifadeler içeren kişisel yazışmaları içeren 45 sayfalık mesaj dökümünü çalışana gösteriyor. Çalışanın imzaladığı işyeri çalışma yönergesine göre, işyerinde ofis kullanımına tahsisli aletlerin kişisel işler için kullanılması yasak. Ancak yönerge, çalışanların iletişimlerinin işveren tarafından izlenebileceğine dair açık bir hüküm içermiyor.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi, yazışmaların işverene ait bilgisayar ve resmi hesaptan yapılmış olmasını ve işyerindeki araç gereçlerin özel amaçlarla kullanımının yasaklanmış olmasını, “özel yaşama saygı” hakkının ihlali için meşru bir gerekçe olarak kabul etmedi. Mahkeme, kararında çalışanın işverence yapılacak izleme faaliyetinin önceden kendisine tüm kapsam ve boyutlarıyla bildirilmesini işverenin yapacağı izleme faaliyetinin hukuka uygun olması için en önemli gereklilik ve ön koşul olduğunu belirtti.

İş sözleşmesine aykırılık şüphesi halinde veya daha yaygın bir iç soruşturma süreci başlatıldığında, genelde işverenler öncelikle çalışanların bilgisayarları ve e-posta hesaplarını inceliyor. Türk mahkemeleri bu konuda, Avrupa İnsan Mahkemesi’ne nazaran, işveren lehine daha büyük serbesti tanısa da işverenlerin bu tip soruşturma süreçlerinde çalışanların haklarını ihlal etmemeye oldukça dikkat etmesi gerekiyor. Yukarıda bahsettiğimiz mahkeme kararları dikkate alındığında, bu konuya ilişkin bir şirket iç yönetmeliği hazırlanması, çalışanların inceleme için önden rızasının alınması ve dolayısıyla çalışanın inceleme hakkının şartlarını ve kapsamını kabul etmiş olması önem arz ediyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar