Çalışma saatleri ve verimlilik

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ tandogan2007@gmail.com

Çarşamba da tatil mi?

Daha az çalışarak insan daha üretken olabilir mi? Evet, olabilir. BBC’deki habere göre (The Australian company that banned work on Wednesdays) Avustralya’da bir dijital pazarlama şirketi (Versa) bunu başarmış. Geçen temmuz ayından beri haftada dört gün çalışıyorlarmış ve gelirleri %46 artmış. Şirkette çarşamba günlerini de tatil yapmışlar. Bu şirketin kurucusu ve sahibi Kath Blackham, yıllarca uzun saatler, köleler gibi çalışmış. Kendi şirketini kurunca böyle bir uygulamayı gündeme getirmiş. “Haftada dört gün çalışacağız, ama bu sistem başarılı olmazsa tekrar beş günlük rejime döneriz” demiş. Çalışanlar nasıl olur diye önce yadırgamış. Ama olmuş işte ve haftada dört gün çalışmaya başlamışlar. Bunun sonucu, işten ayrılma minimuma düşmüş; şirket kârı artmış. Nasıl mı başarmışlar? İşleri ona göre ayarlamışlar. Müşterilerini de buna alıştırmışlar. Çarşamba günleri müşterilerden acil bir durum olursa da çözecek bir sistemi de devreye sokmuşlar.

Uzun çalışma saatleri ve sağlık

Yapılan çeşitli araştırmalar gösteriyor ki, uzun çalışma saatleri insan sağlığı için zararlı. Örneğin, uzun çalışma saatleri kişilerin koroneri kalp hastalığı riskini %40 artırıyormuş; hemen hemen sigaranın riskine (%50) yakın bir oran. Öte yandan, yine uzun çalışma saatlerinin felç riskini artırdığı araştırmalarda ortaya çıkmış. Günde 11 saat çalışan birisinin depresyona girme riski, günde 7-8 saat çalışan birine göre 2.5 kez daha fazla imiş. Helsinki’de iş adamları üstünde yapılan 26 yıllık bir çalışma göstermiş ki, az tatil yapanlarda erken ölümlere ve yaşlılıkta bozuk sağlığa daha çok rastlanmış.

Sanayi devrimi ve sonrası

Sanayi devrimi ile işçileri fabrikalarda günde 10-16 saat çalıştırmışlar. İlk kez Henry Ford günde 8 saat çalışma sistemini denemiş ve 1926 yılında işçilerine hafta sonu tatilini getirmiş. Üretkenliğin arttığını görmüş. Bunu örnek alan dünyada da çalışma saatleri düşürülmeye başlanmış.
Aşırı çalışıldığında kaslar yorulur. Ama beyin de yorulur. Özellikle beyinin yaratıcı olması için daha fazla dinlenmesi, zihnin açılması için ilham verici çevre ve esneklik gerekir. İş yerlerindeki çalışma ortamları böyle olmalıdır. Çalışma saatlerinde esneklik sağlanmalıdır. Dördüncü sanayi devriminin yaşandığı bu dönemde bu bir zorunluk haline gelmiş durumdadır.

Çalışma saatleri ve özel eğitim kurumları

Dünya bu yönde giderken bizde hâlâ bazı çağı geçmiş uygulamalar söz konusudur. Örneğin, bazı özel okul ve üniversitelerde 9-5 mesaisi yaptırılmaktadır; eğitimciler, fabrika işçisi gibi, giriş ve çıkışta kart basmaktadırlar; dersi olmadığı saatlerde bile iş yerinde kalmaya zorlanmaktadırlar. Halbuki beyinleri ile çalışan kişilerin bedenlerinin iş yerinde gereksiz biçimde tutulmasının kimseye faydası olmaz.

Bazen özel eğitim kuruluşları “çok ticari” olmakla suçlanır. Ama kampüsleri bir tekstil fabrikası veya tapu dairesi gibi düşünmek, eğitimcilere 9-5 mesaisi yaptırmak ticari anlayışa da terstir. Çünkü eğitimcilerin çoğu, çalışma ortamının özgürlüğü ve esnekliği için bu mesleği seçer. Ayrıca beyinleri durmaz, kampüs dışında da çalışır; öğrencileri için bilgi toplar, örnekler devşirir. Ellerindeki beşeri sermayeyi en verimli biçimde kullanmak istiyorlarsa, özel eğitim kuruluşları da çağ dışı uygulamaları bırakıp esnekliğe değer vermelidir.

Sonuç;

Her iş kolunun özellikleri ve çalışanlarının nitelikleri farklıdır. Ama ortak nokta, verimli olma çabasıdır. Görülen o ki, aşırı çalışma değil, akıllı ve esnek çalışma verimliliği artırmaktadır. İşverenler bu gerçeği gözden ırak tutmamalıdır.

Verimli çalışmalar dileğimle…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019