Cezai şart ve tacirler arasında düzenlenen cezai şartın indirilmesi

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Serkan Pamukkale / Ortak
Korhan Bakır / Kıdemli Avukat

Tüm borç ilişkilerinde hedeflenen karşılıklı olarak edimlerin yerine getirilmesidir. Taraflar, sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ifa etmemelerinin önüne geçmek amacıyla sözleşmeyle ceza koşulu kararlaştırılabilir. Bu şekilde taraflar, ortaya çıkacak riskleri en aza indirgemeyi ve ifa alacaklısının korunmasını amaçlamaktadır.

Cezai şartıngeçerliliği asli borcun geçerliliğine bağlıdır. Ayrıca, cezai şarta ilişkin sözleşmenin tacirin ticari işleriyle ilgili olmaması, alacaklının kötü niyetli olması, taraflar arasındaki sözleşmesinin iş hukukuna tabi olması ile hakkaniyetin gerektirdiği durumlarda da cezai şartın indirilmesinin istenebileceği uygulamada ve mevzuatta kabul edilmiştir.

Taraflar, sözleşme serbestisi gereği ceza koşulunu serbestçe belirleyebilmektedir. Ancak, bu kapsamda belirlenecek ceza koşulu dürüstlük kuralına aykırı bir biçimde belirlenmemeli ve fahiş olmamalıdır. Aksi durumda TBK'nın 182’nci maddesi uyarınca hâkim bu ceza koşulunu re’sen indirebilecektir. Ancak, bu yetki 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) düzenlenen tacir ve ticari işler bakımından kısıtlanmıştır.

Kanun koyucu cezai şartın indirilmesini adi işler ve adi hukuki ilişkiler bakımından TBK’nın 182’nci maddesinde düzenlemiş olup, maddenin 3’üncü fıkrasının ticari işler ve tacirler bakımından uygulanıp uygulanmayacağı hususunda tartışmaya mahal vermemek adına TTK’nın 22’nci maddesinde buna açıklık getirmiştir. Anılan hükümde yer alan düzenlemeler ile TBK’nın 182’nci maddesi uyarınca hakime tanınan adi borçlar için cezai şartın fahiş olması durumunda re’sen indirme yetkisi geri alınmış ve bu konuda tacir taraflara tam bir sözleşme serbestisi tanınmış gibi gözükse de, Yargıtay’ın 1988 yılından beri yerleşmiş içtihatları uyarınca tacirler arasında kararlaştırılmış cezai şart bedelinin indirilmesinin talep edilmesi bazı hallerde mümkün olacaktır.

Her tacir TTK m. 18/2 gereğince basiretli bir tacirden beklenebilecek özen ve dikkat ile ticari hayatını sürdürmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün yerine getirilmesi durumunun değerlendirilmesinde makul bir tacir dikkate alınacaktır. TTK’da düzenlenen bu ilke ile tacirin sözleşme ile taahhüt ettiği yükümlülüklerini hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi hali için belirlenen cezai şartın sözleşme akdedilirken belirlenmesi esnasında tacirin bu şartın fahiş olabileceğini işin gereğince öngörmesi beklenmektedir. Bu kapsamda , daha sonra cezai şartın indirilmesini isteme hakkına sahip olmayacaktır. Zira, tacir sıfatına sahip kişilerin faaliyetlerini yürütürken tacir olmayanlara göre daha öngörülü ve daha çok risk altına girdikleri fikrinden hareketle bazı hükümlerin kapsamı dışında kalmaları kabul edilmiştir.(1) Ancak kararlaştırılan miktar yönüyle ahlaka, adaba ve kanunun emredici hükümlerine aykırı düşen cezai şarta yalnızca tacirin basiretli davranma yükümlülüğünü öne sürerek müdahale edilememesi de hukuka ve hakkaniyete aykırı düşecektir.(2)

Anılan 22‘nci maddenin uygulanması için gereken ilk koşul, borçlunun tacir veya kanunen tacir gibi sorumlu sayılan kişilerden olması ve söz konusu işlemleri ticari işletmesiyle bağlantılı olarak gerçekleştirmesidir. Buna karşılık TTK’nın 22’nci maddesinin uygulanması bakımından karşı tarafın tacir olması şartı aranmayacaktır.(3) Dolayısıyla TBK’nın 182/3‘üncü maddesinin vermiş olduğu yetkiyle birlikte hâkim, borçlunun tacir olması ile aralarındaki hukuki ilişkinin en az bir tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde kendiliğinden cezai şartın hakkaniyete uygun bir şekilde indirilmesine karar veremeyecek, ancak borçlu tacirin cezai şartın indirilmesi yönünde talebi olması ile birlikte cezai şartın ifası halinde tacir iktisaden sarsılacak, çöküntüye uğrayacaksa indirim isteyebilecektir.

Taraflar arasında sözleşme ile kararlaştırılan cezai şartın tacirin mahvına sebep olacak olması halinde, mahkemeden cezai şartın indirilmesinin talep edilebileceği hususu, oldukça eski zamanlardan beri yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında da açıkça ifade edilmektedir.

Sonuç olarak, tacir sıfatına haiz olmanın yükümlülüklerinden olan basiretli olma haliyle birlikte borç ilişkisinde edimin ifa edilmesinde itici bir kuvvet olarak karşımıza çıkan cezai şart, uyuşmazlığın konusunun adi borç ya da tarafların adi borçlu olması durumunda hakime verilmiş bulunan cezai şartı indirebilme yetkisi, borçlunun tacir ve işin ticari iş olması halinde kullanılamayacak ancak ve ancak cezai şart tam olarak ifa edilmesi halinde tacirin ekonomik açıdan yok olmasına neden olacak kadar ağır olması halinde borçlu tacirin talebi üzerine hakim tarafından kullanabilecektir.

----------
(1) Gülseven, Hilal; Türk Hukukunda Cezai Şartın İndirilmesi; İstanbul 2015; s. 58
(2) Özmen, Adem; Borçlar Hukukunda Cezai Şartın İndirilmesi; İstanbul 2011; s. 116
(3) TTK m. 19/2: “Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar