Çin’in dizayn ettiği borç esareti

Brahma CHELLANEY
Brahma CHELLANEY Çin’in dizayn ettiği borç esareti info@dunyaeko.com

Tartışmalı bir demiryolu projesini finanse etmek için Kenya’nın Çin ile 2014 yılında imzaladığı kredi anlaşmasının yakın zamanda açıklanan ayrıntıları, Çin’in gelişmekte olan ülkelerdeki kredilerinin yağmacı doğasını bir kez daha vurguladı. Sözleşme, borçluya neredeyse tüm riski yüklemekle kalmadı, aynı zamanda bu riskleri yönetilemez seviyelere çıkardı. Bugün gelinen noktada ise dünyanın dört bir yanındaki birçok ülke, egemenliği aşındıran Çin’in borç tuzaklarına düşmeye devam ediyor.

En büyük tek alacaklı IMF ile rekabet halinde 

Son 10 yılda Çin, düşük ve orta gelirli ülkelere verdiği kredileri 3 katına çıkarak, 2020'nin sonunda 170 milyar dolara ulaştı. Söz konusu rakamla Çin, dünyanın en büyük tek alacaklısı haline geldi. Ödenmemiş dış kredileri şu anda küresel GSYİH'nın yüzde 6'sını aşıyor. Burada Çin, küresel bir alacaklı olarak Uluslararası Para Fonu (IMF) ile rekabet edebilir hale gelmeyi amaçlıyor. Yine Çin, 838 milyar dolarlık Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) kapsamında verilen kredilerle, dünyanın en büyük altyapı projelerini finanse eden ülke olarak Dünya Bankası'nı geride bıraktı.

Çin yapımı COVID-19 salgınının başlangıcından bu yana Çin'in altyapı projelerine verdiği denizaşırı kredilerin düşüşte olduğu kesin. Bu kısmen, salgının ortak ülkeleri ciddi ekonomik sıkıntılar içinde bırakmasından kaynaklanıyor, ancak Çin'in yağmacı kredilerine yönelik artan uluslararası eleştiriler de muhtemelen katkıda bulundu. Bu düşüş eğiliminin, Çin'in sömürge tarzı borç vermenin sonunun habercisi olduğu umulabilir. Ancak düşüş, çoğunlukla zaten Çin'e borçlu olunan borçların ağırlığı altında olan Kenya dahil olmak üzere BRI ortak ülkelerine verilen kurtarma kredilerindeki artışla dengelendi.

Kurtarma kredilerinin ölçeği çok büyük. Yalnızca en büyük üç borçlu (Arjantin, Pakistan ve Sri Lanka) 2017'den bu yana Çin'den 32.8 milyar dolarlık kurtarma kredisi aldı. 2018'den bu yana şaşırtıcı bir şekilde 21.9 milyar dolarlık Çin acil durum kredisi alan Pakistan, açık ara en büyük borçlu oldu. Bu, Çin'in ülkeleri içine ittiği kendi kendini besleyen borç sarmalının altını çiziyor. Çin, IMF'den farklı olarak kredilerine katı koşullar koymadığından, ülkeler ödenmemiş borçlarını ödemek için daha fazla borçlanıyor ve böylece daha da derin bir borca ​​batıyorlar.

Borca karşılık toprak alıyor 

En önemlisi, Çin'in kredi sözleşmeleri tipik olarak gizlilikle örtülüyor. Çin ayrıca kredilerini doğrudan hükümetlere değil, alıcı ülkelerde devlete ait şirketlere, devlete ait bankalara, özel amaçlı araçlara ve özel sektör kurumlarına yönlendiriyor. Çin'e olan gizli borçların resmi borçları gölgede bıraktığı Laos'u düşünün. Karayla çevrili küçük ülke, pandemik şokun ardından temerrüde düşmekten kaçınmak için ulusal elektrik şebekesinin çoğunluk kontrolünü Çin'e devretmek zorunda kaldı. 

Buna ilave Çin'in borçlularından birkaçı stratejik varlıklarını alacaklılarına devretmek zorunda kaldı. Tacikistan, Pamir Dağları’nın 1.158 kilometre karesini (447 mil kare) Çin'e teslim etti. Çinli şirketlere kendi topraklarında altın, gümüş ve diğer mineral cevherleri çıkarma hakları verdi ve sınırına yakın bir yerde Çin tarafından finanse edilen bir askeri üs inşasını onayladı. 

Sonuç olarak uluslararası bir araştırmanın gösterdiği gibi, "Çin sözleşmelerindeki iptal, hızlandırma ve istikrar hükümleri, potansiyel olarak borç verenlerin borçluların iç ve dış politikalarını etkilemesine izin veriyor." Çin, kredileri keyfi olarak geri çekme veya derhal geri ödeme talep etme hakkını saklı tutarak bu politika gücünü sıklıkla kullanır. Bu şekilde Çin, denizaşırı kredilerini ekonomik ve diplomatik çıkarlarını ilerletmek için kullanabilir. Örneğin Çin, Laos'taki ışıkları söndürebiliyorsa, çok taraflı forumlarda kesin bir müttefiki var. Bir ülkeyi borç temerrüde düşürebilirse, istediği tüm ticaret ve inşaat sözleşmelerini güvence altına alabilir. Bu sayede bir ülkenin limanlarını kontrol edebilirse stratejik konumunu güçlendirebilir.