Delikanlılık kaybolurken

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ tandogan2007@gmail.com

"Bak abi, yanlış anlama"

Hava yollarının birinde çalışan bir yönetici arkadaşım anlatmıştı. Sıcak bir yaz günü, öğle tatilinde, havaalanı civarında bir yere gitmesi gerekmiş. Arabasını park edecek bir yer arıyormuş. Açık bir otopark görmüş, ama bir nedenle oraya park etmek yerine, parkın hemen yanına, yola park etmiş. Arabadan inmiş. Yanına bıçkın birisi yanaşmış. Belli ki, o otoparkı çalıştıranlardan birisi. Emreder bir sesle “Buraya park etme” demiş. Tam o sırada arkadaşımın telsizinden bir ses duyulmuş “Şu numaralı kapıya polis yollayın.” Bıçkın delikanlı bu sesi duyunca arkadaşımı polis sanmış ve hemen çark etmiş “Bak Abi, yanlış anlama. Buraya park etme dedim ama... Burası güneş, arabayı gölgeye alalım.”

Yukarıdaki olayı bir gülümseme ile geçiştirebilirsiniz. Ancak bunu, ülkemizdeki bir değerin kaybolmaya başladığının bir göstergesi olarak da görebilir ve üzülebilirsiniz. Ortadan kalkmaya yüz tutmuş değer, “delikanlılık” değeridir.

Delikanlılık

Delikanlılık, odağında yiğitlik olan ve belli etik değerleri içinde barındıran bir olgudur. Delikanlı, sözünün eri, dürüst, namuslu, güçlü, kuvvetli, atılgan bir kişidir; yiğit kişidir. Yiğitlik, Orta Asya’dan günümüze uzanan kültürümüzün mayasında yer almış bir ögedir. Ancak yiğitlik, sadece bizim kültüre özgü de değildir.

Örneğin Aristoteles, yiğitliği bir erdem olarak ifade etmiştir. Ona göre yiğit kişi, zorunlu olduğu için değil, güzel olduğu için yiğitlik yolunu seçmiştir. Yiğit insanlar için kaçmak, çirkin bir davranıştır. (Ebru Yücel, Güç İlişkileri Açısından Delikanlılık Kavramlaştırılması, Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı, 2006.) Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Türkiye nüfusu yaşlanıyor. Başka bir deyişle, delikanlı oranı azalıyor. Delikanlılık kavramının cinsiyetle ya da yaşla ilgisi yok. Ama tıpkı nüfustaki delikanlı oranı azalması gibi, ülkemizde delikanlılık da azalıyor. Toplumuzda yaşadığımız değerler erozyonunda, bu değeri de yitiriyoruz. Yerini başka bir tür alıyor.

Tabansız kabadayılar

Eskiden delikanlı deyince aklımıza özü sözü bir, dürüst, gözünü budaktan sakınmayan kişi gelirdi. Böyle kişilerin oranı fazla idi. Ama şimdilerde, delikanlılar yerine, yukardaki otopark kabadayısı tipi türler türedi. Ve bu türlere toplumun her katmanında rastlar olduk. Üstelik bu kabadayılar, “Nerde eski kabadayılar” dedirtecek kadar da tabansız. Güçlerinin yettiği kişilere karşı esip gürlüyorlar. Ama zoru görünce de hemen, yukardaki olayda görüldüğü gibi, kıvırtıyorlar.

Kabadayılığın bir raconu vardı. Kabadayılığın kendine özgü kuralları vardı. Ama günümüz tabansız kabadayıları hiçbir kural tanımıyorlar. Tek kuralları, kendi paçalarını kollamak ve kendi çıkarları. Hiçbir ahde vefa duymadan, gerektiğinde en yakın arkadaşlarını bile harcayabiliyorlar. Güçlerinin yettiği kişilere, Taş Devri taşları kadar kaba olabiliyorlar. Ama sert kayaya çarptıklarında kolayca bükülebiliyor, paçalarını kurtarmak için gözünüzün içine baka baka yalan söyleyebiliyorlar.

Delikanlılık ölmemeli

Çok namert bir dünyada yaşıyoruz. Delikanlılık can çekişiyor. Ama düzgün bir dünya için delikanlılık çok önemlidir. Özel ilişkilerde, iş ilişkilerinde, devlet işlerinde çok delikanlılara ihtiyaç vardır. Tabansız kaba-dayıların azaldığı, delikanlılığın arttığı bir dünya özlemiyle...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019