Dijital ekonomi ile robot vergilemesi mi geliyor? (1)

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

ABDULKADIR KAHRAMAN - KPMG Türkiye Vergi Bölümü Başkanı, Şirket Ortağı

Robot ve robotların toplumdaki konumu, yasalar karşısında kişi mi malvarlığı mı oldukları gibi sorulara cevap vermek zaman alacak gibi görünüyor. Suudi Arabistan’ın bir robota şekli olarak kimlik vermesi yeterli değil.

Cem Yılmaz’ın 2018’in ilk günlerinde vizyona giren filmi “Arif V 216” ile robotları hayatın içinde eğlenceli bir halde görmüş olduk. Ancak robotlar sadece filmlerde senaryo olarak sosyal ve ekonomik hayata dâhil olmuyor. Bazen insan formunda bazen ise daha mekanik araçlar olarak ekonomik hayatın içindeler. Çünkü artık dijital çağdayız ve bu çağ sosyo–ekonomik değişimin başat unsuru. Çünkü robotlar yetkinlikleri sayesinde artık insanların yapabildiği şeyleri gerçekleştirebiliyorlar.

Sanayi Devrimi’nden Endüstri 4.0’a

Sanayi devrimi 18’inci ve 19’uncu yüzyıllarda buhar gücüyle çalışan makinelerin üretimde kullanılması ve sermaye birikiminin artması ile ilk safh asını tamamladı. Sanayileşme, sonraki yüzyıllarda da farklı farklı evrelerden geçti. Sanayileşmenin evreleri “buhar gücüyle çalışan makineler”, “elektriğin üretimde kullanımı” ve “otomasyon” olarak sıralanır. 21’inci yüzyılın ikinci 10 yılında ise sanayi devriminin bulunduğu evre “Sanayi 4.0” veya “Endüstri 4.0” olarak adlandırılıyor. Bu terim ilk kez 2011 yılında Almanya’daki Hannover Fuarı’nda kullanıldı. Sonrasında bir çalışma grubu tarafından hazırlanan “4’üncü Sanayi Devrimi” öneri dosyası, 2012 yılında Alman Federal Hükümeti’ne sunuldu. 8 Nisan 2013 tarihinde ise Hannover Fuarı’nda çalışma grubu tarafından “Endüstri 4.0 Raporu” olarak sunuldu.( 1)
Peki neden endüstri 4.0? Çünkü üretim sektörünün içinde bulunduğu küresel ekonomi ve bunun yarattığı artan rekabet şartları, bu yaklaşımı ortaya çıkardı. Bu yaklaşımı tetikleyen en önemli neden “dijital teknolojiler” olarak karşımıza çıkıyor. “Sanayi veya Endüstri 4.0” olgusunun ortaya çıkmasının en büyük nedenleri “dijital teknolojiler” sonrasında “akıllı robotlar”, “büyük veri”, “nesnelerin interneti”, “3-D baskı”, “bulut” gibi gelişmelerdir.

Ekonomik faaliyetler dönüşüyor

Dünya yeni bir çağın (dijital çağ) tam ortasında. Dijitalleşme mal ve hizmet maliyetlerini önemli ölçüde azaltma, veri toplama, depolama ve bilgisayarların işleme hızı sayesinde ekonomik faaliyetleri değiştirip dönüştürüyor.

Bu değişim ve dönüşüm UNCTAD tarafından yayımlanan 2017 Bilgi Ekonomisi Raporu’nda net bir şekilde ortaya konuyor. Rapora göre, Bilgi İletişim Teknolojileri (BİT) ürünleri 2015 yılında global gayrisafi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yüzde 6.5’ine ulaştı. Sektörde 100 milyon kişi istihdam edilmekte. BİT hizmetleri ihracatı 2010 yılından beri yüzde 40 oranında arttı. 2015 yılında dünya çapında e-ticaret satışları 25.3 trilyon dolara ulaştı. Bu satışların yüzde 90’ı işletmeler arası e-ticaret şeklinde ve yüzde 10’luk kısmı ise işletmelerden – tüketiciye (B2C) satış şeklinde. Sınır ötesi B2C e-ticaret 2015 yılında yaklaşık 189 milyar dolar değerinde olup, e-ticaretin yüzde 7’sine ulaştı. 3D boyutlu yazıcıların dünya çapındaki gönderileri 2016’da iki katına çıktı. 2019’a kadar küresel internet trafiğinin hacminin 2015’e göre 66 kat artması bekleniyor.

21’inci yüzyılın başlarındaki seri üretim süreçleri, tekrarlanan operasyonlar için özel makineleri gündeme getirdi. Zamanla, endüstriyel robotların ve bilgisayar kontrollü makinelerin esnekliği, hızı arttı ve maliyetler düştü. Robotlar daha akıllı ve daha çevik hale geldiğinde dijital otomasyonların kapsamı geliştirildi. Robotlar daha önce insanlar tarafından üstlenilen bazı işlerin yerini alıyor. Yapay zeka veya makine öğrenme algoritmaları sayesinde robotlar “giderek otomatikleştirilmiş, büyük ölçekte öngörülü ve karar alma” yeteneği ile sofistike hale geliyor (Brynjolfsson, 2016). Dijital ekonomiyi vergilemek Dijital ekonomideki gelişmeler, yerel ve uluslararası vergilendirme için de zorluklar ortaya çıkardı. Modern vergileme sistemlerinin temelinde “işyeri kavramı” yatar. İşyeri ile ilişkilendirilebilen kazanç vergilemenin esasıdır. Oysa dijital ekonomi “fiziki işyeri” tanımı ile kavranamıyor. Çünkü dijital ekonomi şirketlerinin ortaya koyduğu başka bir gerçeklik var;

• AirBnB hiçbir taşınmaz sahibi değil,
• Alibaba envanter taşımıyor,
• booking.com otel sahibi değil,
• Twitter, Facebook içerik üretmiyor. Bu nedenlerle, dijital ekonomi şirketlerini vergilemek kolay değil. Oldukça zor.
(1) Endüstri 4.0, https://tr.wikipedia. org/wiki/End%C3%BCstri_4.0

OECD Dijital Ekonomi Raporu

Dijital şirketlerin yarattığı değerden hükümetler yeterince vergi alabiliyor mu? Aksini söylemek zor, yoksa OECD’nin BEPS (Matrah Aşındırması ve Kar Aktarımı) Eylem Planı kapsamındaki 1 Nolu Aksiyon Raporu’nda “dijital ekonominin vergi zorluklarını” açıklamak 290 sayfayı bulmazdı. Çünkü dijital ekonomik ortamın yarattığı yeni iş modelleri ve değer yaratma yöntemlerini yerel ve uluslararası vergileme kuralları ile yakalamak kolay olurdu. Hükümetlerin “dijital ekonomi” ile ilgili vergileme yöntemi konusundaki çözümlerini kısa vadeli ve uzun vadeli olarak ikiye ayırmak mümkün. Kısa vadeli çözümler; “ciro üzerinden eşitleme veya dengeleme vergisi”, “stopaj vergisi” ve “dijital hizmetler veya reklamcılık faaliyetlerinden elden edilen gelirler üzerinden vergi alınması” olarak sıralanabilir. Bu tercih, verginin tüketiciye yansıtılmasıyla sonuçlanabilir. Uzun vadeli çözüm ise uluslararası vergileme modelinde “sanal işyeri” tanımının geliştirilmesini gerekli kılıyor. Aksi takdirde kısa vadeli çözümlerin yarattığı “çifte vergileme sorunları” artacaktır. Uzun vadeli çözüm, çifte vergileme anlaşmaları kapsamında gündeme geliyor ve hayata geçirilmesi uluslararası işbirliğini gerektiriyor. Uzun vadeli çözümler ile ilgili olarak bazı akademisyenler “dijital ekonomi vergilemesi” ile ilgili öneriler geliştiriyor. Bunlardan biri OECD Model Anlaşması’nın 5’inci maddesinde değişiklik yapılarak “sanal işyeri” tanımının işyeri ve daimi temsilci kapsamına alınmasıdır. Bu önerilerin temelinde “dijital hizmetler”, “kullanıcı eşiği”, “belirli bir zaman ve minimum gelir eşiği” esas alınmaktadır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ufuk çizgisi 03 Nisan 2024