Dış ticaret, cari açık, değerleme etkileri

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

Durağan durumda (steady-state) cari açığın genellikle sıfıra eşit olduğu söylenir edilir ama bu tanım gereği böyle olmak zorunda değildir. Cari açık, net borç üzerinden hesaplanan faiz harcamaları, brüt pozisyon üzerinden ortaya çıkan faiz farkları ve ticaret açığının toplamıdır. Durağan durumda daha yüksek bir net borç daha yüksek faiz ödemeleri, böylece daha yüksek ticaret fazlası demektir. Daha yüksek bir dış ticaret fazlası vermek için denge durumunda daha düşük kur gerekiyor. Elbette burada anlatılanlar cari açığa modern dinamik yaklaşımın bazı uzantılarından öte sayılamaz. Modern dinamik yaklaşım Mundell-Fleming modelinin ötesine geçer. Maurice Obstfeld’in söylediği gibi, bu yaklaşım bize reel döviz kurunun denge değerinin dış ticaret dengesi ve dış ticaret dengesinin sürdürülebilirliği ile olan etkileşimi hakkında düşünme olanağı veren bir araç sağlar.


Unutulmamalıdır ki, net yabancı aktif pozisyonundaki sermaye kazanç/kayıplarını –değerleme etkileri- dikkate almayan yaklaşımlar anlık finansal sermaye hareketlerinin hâkim olduğu bir dünyada yanıltıcı olabilirler. Günümüzde büyük miktarda tutulan karışık brüt yabancı varlık ve yükümlülükler fiyatlardaki oynamaların yüksek oranda kredilendirilmiş ülke portföylerini (leveraged country portfolios) büyük ölçüde etkilemesine neden olmaktadır. Burada ne söylenmek istendiği oldukça açıktır: Ülkeler arasında menkul kıymetlerin fiyat dinamiklerini etkileyecek boyutta servet transferleri finans piyasaları kanalıyla mümkün olmaktadır. Ödemeler dengesi cari hesabı tarihi maliyetlere göre raporlar ve aynı mantık milli gelir hesaplarına da uygulanır. Geniş ölçüde yabancı para birimiyle bono çıkararak borçlanan veya yabancı para birimiyle büyük miktarda aktifleri bulunan –Çin ve Japonya gibi- ülkelerin mutlaka değerleme etkisini dikkate almaları gerekir. Yüksek miktarda dış varlığı bulunmasa bile döviz cinsi dış yükümlülükleri fazla olan ülkeler de bu sınıfa girebilir. “Fazla” burada mutlak bir seviye değil, ülke riskine göre düzeltilmiş olarak bakılması gereken ve global finansın durumuna göre fiyatlanması değişen bir sürdürülebilirlik oranıdır. Ayrıca, standart versiyonunda, cari dengeye dinamik yaklaşımın sadece dış ticaret kanalını dikkate aldığı, riskli yatırımların ve dengeler arasında geçiş olurken ortaya çıkan uyum maliyetlerinin etkilerini dikkate almadığı da açıktır.

Her şeyle düzeltildiği zaman, sürdürülebilirlik kriteri bize şunları söyleyebilir. Bir, dış ticaret hadlerindeki bozulma bir sürdürülebilirlik konusu olmayıp net ihracatın orta-uzun vadede büyümeye pozitif katkıda bulunma olasılığını azaltan bir faktör olarak görülmelidir. İki, dış ticaret açığının artışı hem cari açığa (efektif döviz ihtiyacı) tercüme oranı hem de açıktaki artışın nedeni/amacı arasında bakılarak yorumlanabilir. Üç, net borçlular değerleme etkisinden negatif etkilenirler; bu nedenle sürekli açık veren ülkelerde finans hesabı belirleyici olur. Dört, her şeyi topladığımız zaman net uluslararası yatırım pozisyonu önemli bir istatistiktir ancak yavaş hareket eder ve kısa dönemlerde oynaklaşabilir; trendine bakmak gerekir. Trende bakacaksak dış ticaret rakamlarına da altın ve enerji dışı bakmamız daha uygun olur. Elbette o senenin döviz açığını bu şekilde öngöremeyiz ve LIBOR’dan/spread genişlemesinden gelen maliyet artışının ek yükünü hesaplayamayız ama nereye gittiğimizi daha net görebiliriz. Görüyor muyuz? Bence evet.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019