'Diş’ten artırıp, hastane aldı şimdi sıra Anadolu’da

Kerim ÜLKER
Kerim ÜLKER Perde Arkası kerim.ulker@dunya.com

“Dişler vücudumuzun askerleridir.”

İlkokul sırasında öğrendiğimiz bu öğretiyi, şairler en çok aşk ile buluşturmuş. Yalnızlığın verdiği acının gece kendini gösterdiğini savunmuşlar; tıpkı diş sancısı gibi.

Çözüm mü?

Binlerce yıllık bir tarihe sahip...

Mayalar diş bakımını dinsel bir inanç olarak görmüş. Sivriltilmiş dişlerin bir ibadet şekli olduğunu gösteriyor elde edilen bilgiler. Tıpkı İnka ve Aztekler’de olduğu gibi.
Babil döneminin başkenti Ninova Kütüphanesi’nde diş bakımı için, sağlığın ilk adımı olarak bahsedilmiş.

Milattan Önce 1700’lü yıllarda Hammurabi, hem sağlık hem de estetikten dolayı “diş kıranın dişi sökülür” cezasını ilk kanunların içine yerleştirmiş.

5 bin 100 yıl önce tıbbın merkezi Mısır ise diş sağlığını uzmanının ilk doğduğu topraklar.
Kazılar sırasında elde edilen bir tablette dişi tedavi eden doktorların en büyüğü olarak tarif edilmiş; bilinen ilk diş hekimi Hesire’den. M.Ö 1.550’lü yıllarda Mısır’da yazılan papirüsler, sallanan dişlerin sabitlenmesinin dışında, ilaçlar ve tedavi yöntemleri hakkında bilgilerle dolu.
Hem kitabelerde hem de hikayelerde sadece halkı ilgilendiren bir sancı olarak görünmemiş diş ağrısı; İngiltere Kraliçesi 1’inci Elizabeth, ABD’nin kurucularından George Washington, Fransa Kralı 16’ncı Louis’nin yaşadıkları yakın tarihte kendine yer bulmuş. Özellikle 16’ncı Louis’nin...
Acımasızlığı ile tanınan Fransız Kralı Louis’nin fermanlarını diş ağrısına bağlar Batılı tarihçiler. Üst çenesindeki neredeyse tüm dişlerini çektiren 16’ncı Louis’nin yaşadığı rahatlama; yönetimine de yansımış hatta.

Sancısı kadar tedavisi de binlerce yıla mal olan diş, son dönemde önemli bir yatırım aracı. Altın kaplama, pırlanta süslemeden bahsetmiyorum...

YABANCI DEVLER SATIN ALMA İLE TÜRKİYE’YE GELİYOR

Küresel oyuncuların söz sahibi olduğu bir alan haline gelen diş sağlığı ülkelerin gelişmişliğiyle paralel büyüyor. Türkiye de bu büyümeden nasibini alıyor. Dünyanın en büyük implant üreticisi Straumann’ın Türk şirketi Batı Dental’i alması yakın zamanda bunun işareti...
Türkiye’de hızla büyüyen diş bakımı, sağlık ile hizmet sektörünü buluşturmuş. Sektörün en güçlü firmalarından Tanfer Sağlık Grubu’nun yaptığı başarı gibi...
Türkiye'nin 500 Büyük Hizmet İhracatçısı Araştırması'na 430’uncu olarak giren Tanfer, bu alanda ilk olan şirket. Nişantaşı'nda bir diş kliniği ve Levent'te estetik ve sağlık merkezi ile faaliyet gösteren Tanfer Sağlık Grubu, yarım asırdan fazla bir süredir deyim yerindeyse dişten kazandığını şimdilerde sağlığın diğer kollarına yaymış durumda Tanfer, Mecidiyeköy'de Türkiye’nin ilk özel sağlık kuruluşlarından biri olan Kadıoğlu Hastanesi’ni satın alarak ilk adımını da atmış durumda. Önümüzdeki dönemde Bodrum'da kuracakları bir rehabilitasyon merkezi ile büyümeye devam edeceklerini belirten Grubun Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Tanfer, bu iki yatırımın toplam maliyetinin 25 milyon dolar seviyesinde olduğunu söylüyor.

DİŞE GELEN, İŞE GELENDEN 5 KAT FAZLA KAZANDIRIYOR

Tamamen yerli sermayeli bir grup olan Nihat Tanfer, sağlık alanında Türkiye’nin 2023 hedefi olan 20 milyar dolarlık sağlık turizmine giden yolda yeni yatırımlar yapmanın gururunu yaşadıklarını söylerken bir yandan da bu alanda bölgesel bir üs konumuna gelmesi gerektiğini vurguluyor.

“Sağlık turizmi Türkiye’nin geleceğindeki en önemli döviz kaynaklarından bir tanesi olacak. Deniz ve güneş turizmi gibi sadece belli aylara sıkışan bir turizmden değil, 12 aya yayılan bir turizmden bahsediyoruz” diye anlatan Tanfer, şu bilgileri veriyor “Üstelik buraya gelen insanların sadece tedavi için geldiklerini de düşünmemek gerekir. Türkiye'de kaldıkları sürece konaklama, yeme-içme ve alışveriş olmak üzere ekonomiye ciddi bir katkı sağlıyorlar. Türkiye hekim kalitesi, kullanılan aletler ve maliyet avantajı olarak da rakiplerinin çok önünde. Bu çizgiyi bozmazsak sağlık turizminden elde ettiğimiz gelir katlanarak artacak. Geçtiğimiz yıl diş tedavisi için sadece kendilerine yurtdışından yaklaşık 7 bin hasta geldi. Özellikle Avrupa'dan büyük bir talep var. AB ülkelerinin yanında Afrika'dan Ortadoğu'ya, Rusya'dan Kanada ve ABD'ye kadar Türkiye'ye hasta geliyor. Bu insanlar ortalama 5-10 bin euro arasında tedavi ücreti ödüyor.”

Türkiye’de turist başına gelir sadece 617 dolar. Bu rakam golf turizminde 1300-1.400 dolar civarında. Yıllardır üzerinde durduğumuz kongre turizminde gelir ise kişi başı 2 bin-2 bin 500 dolar arasında sıkışmış durumda. Yani diş sağlığının yarattığı gelirin 5’te 1’inden bile az. 50 milyon turisti denize, birkaç milyon profesyonel yöneticiyi işe getirmek kadar, 100 binlerce hastayı dişe getirmek daha fazla gelir anlamına geliyor. Tabii ki Tanfer gibi şirketlere destek olup, köstek olmadan...

Zira Nihat Tanfer’in söylediği gibi Macaristan, Romanya, Bulgaristan gibi bu alana yönelen rakiplere meydanı boş bırakmamak adına...

"Dişler vücudumuzun askerleri" sloganını çocuklarımıza öğretiyoruz ancak büyüklerin "Dişler turizmin generalleri" diye düşünmesi şart.

İKİ ÜLKEYE DAHA AÇILACAK

Tanfer’ler, Türk özel sağlığı tarihine büyük katkılar sunmuş bir aile. Dr. Mehmet Nedret Tanfer tarafından 1957 yılında temeli atılan grubu yöneten Nihat Tanfer, öğrenciyken diş sağlığı ve tedavisi ile tanışmış. Bu alanda akademik yola giren Tanfer, 32-33 yaşlarında Türkiye’nin en genç profesörlerinden biri olma unvanını alacak iken 1980 darbesini yaşamış. 1981'de YÖK kanunu nedeniyle ara verdiğini anlatan Tanfer, “1982 yılında Nişantaşı’ndaki Estetik Ağız Cerrahi Merkezi'ni kurdum. 1985 yılında İtalya'ya gidip implant uygulamalarını inceledim. Daha sonra bunları Türkiye'ye ilk kez getirip uygulama şansına sahip oldum. Zaman içerisinde Nişantaşı'ndaki merkez büyüdü ve Tanfer ismi ile markalaşıp bulunduğumuz konuma geldik. Bazı alanlarda dünyada 5 önemli merkezden biri olduk" diye anlatıyor. Size bir ipucu daha vereyim. Yakın zamanda Tanfer markasını iki önemli ülkede göreceğiz. Özellikle yatırım alanında.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar