Dünyaya yeni gözlüklerle bakmak gerekiyor

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Bugün dünyada iş modellerinin hızla değiştiği, sosyal faydanın finansal karlılığın önüne geçmeye başladığı bir süreç yaşıyoruz. "Sürdürülebilir şirket" olmak sadece bugünü değil, geleceği de düşünmek ve içinde yaşanan topluma değer yaratmak anlamına geliyor. Bunun sonucu olarak kurumsal yönetim anlayışın yeniden şekillendirilmesi önem taşıyor.

Kurumsal yönetim anlayışının gelişmesi ve en iyi uygulamalarıyla hayata geçirilmesi misyonuyla hareket eden Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği’nin (TKYD) bu yıl 12’ncisini düzenleyeceği Kurumsal Yönetim Zirvesi’nin ana teması “Kurumsal Yönetim İçin: Değişim - Denge - Değer” olarak belirlendi. 21 Şubat’ta Sabancı Center’da düzenlenecek olan zirvede, şirketlerin 2018 yılı içinde aldıkları ‘Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notları’ temel alınarak yapılan değerlendirmeye göre verilen “Kurumsal Yönetim Ödülleri” de 9. kez sahiplerini bulacak. Zirve öncesinde görüşlerini aldığımız TKYD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Pandır’ a yaşadığımız değişim sürecin kurumsal yönetimi nasıl etkilediğini, değişen iş ortamında CEO ve yönetim kurullarının gündemini belirleyen temel unsurların neler olduğunu ve ekonomik anlamda yaşanan sıkıntılar dikkate alındığında, geleceğin rekabet koşullarının nasıl bir değişim gösterdiğini sorduk. Ali Pandır yorumlarında öne çıkan noktalar şöyle:

İşletmelerin yarattığı toplam değer sorgulanıyor

“Dünyada hemen her şey, inanılmaz bir hızla değişiyor. Artık tüm işletmeler, tüm ülkeler, ekonomik ve toplumsal pek çok riski, barındırdığı fırsatlarla birlikte iyi analiz etmek ve en doğru adımı, hızla atmak zorunda. Finansal karlılığın yanı sıra artık işletmeler için gelecekte de var olabilmek, sürdürülebilir yapılar oluşturmak önem kazanmış durumda. İşletmelerin sadece finansal olarak yarattıkları değer, artık paydaşların beklentilerini karşılamıyor. İşletmelerin ekonomik, sosyal ve çevresel olarak yarattıkları toplam değer sorgulanıyor.”

Değer yaratmanın ortak paydası kurumsal yönetim

“Kurumsal yönetimden söz edebilmek için, bir kurumun adillik, şeff afl ık, hesap verebilirlik ve sorumluluk ilkeleri üzerine inşa edilmiş olması gerekiyor. Değer yaratmanın ortak paydası işletmeler için kurumsal yönetim. Sürdürülebilirlik için çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim bakış açısını birlikte değerlendirmek, yönetim kurullarında çeşitlilikten, riskin ölçülmesine, şirketlerin misyonlarının stratejilerini ve iş sonuçlarıyla birlikte raporlamalarına kadar pek çok faktör işte bu gelecek vizyonunu ve değer yaratmayı simgeliyor.”

Değişimi öngörmek eskisi kadar kolay değil

“Dünyayı toplumsal ve teknolojik değişimler şekillendiriyor. Değişimi öngörmek artık eskisi kadar kolay değil. Küresel ekonomik krizlerin, dünyanın farklı coğrafyalarında aynı anda etkisini hissettirmesi, kurumların sağlam temeller üzerinde büyümesini zorunlu kılıyor. Bir başka deyişle, sürdürülebilirliği esas alarak, kurumsal yönetim ilkeleri ışığında organizasyonel yapıların, kendilerini yeniden yapılandırması gerekiyor. Artık dalgalı piyasaların yeni normal olduğu, tüm bölge ve ülkelerde hızlı değişimlerin yaşandığı bu dönemde şirketlerin esnek ve dayanıklı olması önemli.”

Kırılganlıklar karşısında, sistemsel zorluklarla yüzleşmek gerek

“Belirsizlik ve kırılganlıkların karşısında, sistemsel zorluklar ile bir an önce yüzleşmenin gerekliliği artmış durumda. İş yapma şekilleri artık eskisi gibi değil. Dünyaya yeni gözlüklerle bakmak gerekiyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2018 Global Riskler Raporu’na göre, çevresel riskler, siber güvenlik riskleri, veri güvenliği, aşırı şehirleşme ve artan gelir farklılığına kadar pek çok risk işaret ediliyor. Rapora göre ekonomik göstergeler, 10 yıl önce patlak veren global krizin ardından dünyadaki işlerin yeniden rayına oturduğu hissini verse de bu iyimser resim, altta yatan süregelen endişelerin sürdüğünü düşündürüyor. Global ekonomi, uzun süredir varlığını sürdüren kırılganlıklar ve yeni tehditlerle karşı karşıya bulunuyor. Şunu söyleyebilirim ki dünyayı eskiden gördüğümüz pencereden seyretme ısrarcılığından kurtulmalı ve başka bakış açıları edinebilmeliyiz ki riski de fırsatları da artan geleceğin dünyasında var olabilelim.”

KOBİ’lerin en önemli hatası kararların genel uzmaşmaya dayanmaması

“KOBİ’ler, ekonominin can damarlarını oluşturan çok önemli yapılar. Bu şirketlerinin büyük çoğunluğunun aile şirketlerinden oluştuğunu görüyoruz. Bu tip şirketlerde yapılan en önemli hata, şirket yapılarını oluşturan kural ve dinamiklerin genel bir uzlaşma ile ve belli bir çerçeve ile hazırlanmaması. KOBİ’ler, büyük şirketlere nazaran hızlı karar almak, ortak vizyon ve hedefte buluşabilmek gibi avantajlara sahip. Yeter ki finansal yapının sağlığının korunabilmesi, şirket sahibi ya da ortakların değişime açık olması, güçlü insan kaynağına kıymet verilmesi ve markalaşma, inovasyon, rekabete uyum gibi planlamaları doğru yapmanın yanında, şirket içi çatışmalar yönetilebilsin.”

İyi bir yönetici, içinde bulunduğu ortamı kuş bakışı görebilmeli

“Kurumsallaşma içinde bulunulan dünyayı göz ardı ederek inşa edilebilecek bir durum değil. İyi bir yönetici, içinde bulunduğu ortamı kuş bakışı görebilmeli. Başarılı bir CEO’nun ideal bir tanımı yok ancak kendi sınırlarını bilen ve bu yönde kendisini sürekli geliştiren, dünyada olan biteni iyi takip eden, şirketini iyi tanıyan, hızlı adapte olabilen, karar alma mekanizmalarını doğru planlayabilenler bu ideal tanımın içine girecektir. Dolayısıyla teknik bilginin ötesinde kişisel donanım da bir o kadar önemli.”

Aynı fikre sahip insanlar, kurumun dayanıklılığını azaltır

“TKYD olarak 2018 yılında CEO’lara bu konuyu sorduk ve “Kurumsal Esneklik ve Dayanıklılık” araştırması yaptık. Araştırma kapsamında, Türkiye’nin önde gelen 18 şirketinin CEO’su ile görüşüldü. Buna göre CEO’lar, belirsizlik ve tabii bu değişim süreçlerinde kurumsal dayanıklılığın, krizlere hazırlıklı olmak ve rekabet avantajını korumak için, ‘ajandalarının en önemli önceliği’ olduğu konusunda hemfikir. CEO’lar, yönetim kurullarının işlevinde ise ortak bir noktanın altını çiziyor: ‘Aynı ekolden gelen insanlar, aynı fikre sahip insanlar, kurumun dayanıklılığı azaltır.’ Bu çok önemli. ‘Diversity’ diye tabir edilen çeşitlilik yönetim kurulunun direncini artıran bir unsur. Çeşitlilik sadece cinsiyet değil, yaş, sektör, uluslararası tecrübe gibi farklı pek çok açıdan olabilir. Dolayısıyla dünyanın diğer ucunda olan gelişmeler bile, bizi derinden etkileyebilirken, bu durum kurumsal yönetimin gerekliliğinin aslında altını çiziyor ve risklere karşı her an hazırlıklı olmamızı, yaşanan dönüşüme hızla adapte olmamızı ve yeni yollar bulmamızı gerektiriyor.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar