“Eğitim üretim içindir”

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

Birinci sayfa özeti: 1968’in gençlik liderlerinden Harun Karadeniz’in 1970 yılında yazdığı kitabı “Eğtim Üretim İçindir” başlığını taşıyordu. Bundan söz ederek bu konuda kafa patlatan bir işadamı olan Celal Beysel ile mesleki eğitim konusundaki eksiğimiz ve yapılması gerekenler konusundaki sohbet edip yazıya döktüm.

Başlıkta yer verdiğim cümle, 1968’in gençlik liderlerinden rahmetli Harun Karadeniz’in 1970 yılında yazdığı bir küçük boy, broşür ebadındaki kitabının adıdır. Karadeniz’in kitabında anlatılanları onun söyleyişiyle, “Eğitimin amacı tek kelimeyle söylemek gerekirse üretimdir. Evet, eğitim üretim içindir” diye özetleyebiliriz.

Çok sözünü ettiğimiz, ama söz konusu yeterli başarımız olmayan “mesleki eğitim” konusunda yapıması gerekenleri, bu konuya yıllardır kafa yoran bir iş insanı dostum ve hısmım Celal Beysel’e açtım. Harun’un 48 yıl önce ele aldığı konuda eksikliğimizin ve yapılması gerekenlerin ne olduğunu sordum.

1980’lerden bu yana dünyadaki gelişmeleri anlatıp bizim durumumuzu şöyle otaya koydu:
“Bugün bu konuda geç kalmış durumdayız. En önemli problem mesleki eğitim verecek kadroların bulunmaması. Okul binası yapıp, içine pahalı aletler koyduktan sonra çocuklarımızı becerisi, eğtimi, meslek tecrübesi ve dünya görüşü düşük meslek öğretmenlerine teslim etmek zorunda kalıyoruz. Bunun çıkış yolu da yok görünüyor bugünkü felsefe ile...Yetersiz öğretmen,yetersiz meslek adamı yetişiyor. O da hayatta ve üretim alarında başarı getirmiyor. Dolayısıyla yeni jenerasyon doğal olarak meslek eğitim okuluna gitmek istemiyor.”

Beysel, daha sonra uzun, orta ve kısa vadede yapılabileceklere değindi:

“Uzun vadeli çıkış, yatırımı binaya değil insana yapmaktan, iyi öğretmen yetiştirmekten geçmektedir. Bu, zor bir yoldur, ama buna mecburuz. Meslek öğretmenlerine yeterli imkan sağlanmalı, onları sürekli eğitime tabi tutmalı, yeni neslin meslek öğretmeni olmasını özendirmeliyiz.

Orta vadede çıkış, sanayide çalışan pek çok meslek erbabının meslek liselerinde mesai saatleri dışında, haftada birkaç saat –parası devlet tarafından ödenerek- eğitim (kurs) vermelerinden geçer. Buna yatkın pek çok iş bilir çalışan vardır. Kaldı ki bu konuda gönüllü çalışacak pek çok meslek erbabı emekli de bulunabilir. Eğitim bürokrasisi bundan hoşlanmasa da düşünülmeye değer. Hem normal talebelerin hem eğitmenlerin eğitimi için bu süratli bir çıkış yoludur.

Kısa vadede çıkış ise firma içi eğitimlerin desteklenmesinden geçer. Bu, bir dereceye kadar yapılmaktadır. Bir zamanların Almanya'sını teknik açıdan avantajlı hale getiren, ülkemizde başlatılmış olmakla beraber üzerinde yeterince durulmayan Çıraklık Eğitim Sistemi'ni ülkemizde ihya etmek, üretim için eğitim yapmanın en önemli adımlarından biridir diye düşünüyorum.

Burada firmaların çekindikleri konunun haksız rekabet olacağını, bu konudaki kanunların AB seviyesine getirilmediği sürece firmaların eğitim müesseseleri ile yeterli ilişkiyi kurmakta iştahsız davranılacağının altı çizilmelidir.

Mesleki eğitimin bina yapmak, içine pahalı aletler koymak, çocuklarımızı yetkin olmayan, ay sonunu nasıl getireceğini düşünen eğitmenlere teslim etmekle üretim için eğitim yapılamayacağını bilenler tabii ki çoktur. Ama çözüm için gereken ilacı kabullenecek politikacılara ihtiyaç vardır.”

48 yıl önce ve bugün “üretim için eğitim” konusuna değinen biri gençlik lideri diğeri işadamının paralellik taşıyan iki görüşünü sizlere aktardım. Bu vesile ile reformist eğitim adımları atma kararındaki Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a da sunmuş oldum...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar