Ehliyet de yok, mahremiyet de!

Ali Argun KARACABEY
Ali Argun KARACABEY VERİDEN BİLGİYE argunkaracabey@arel.edu.tr

John Elfrett Watkins ismi pek aşina olmadığımız, hatta daha doğrudan söylersek çoğumuzun hiç duymadığı bir isim. Eğitimini tamamladıktan sonra sıradan bir mühendis olarak çalışmaya başlayan, bir yıl sonra ise Pennsylvania tren yollarında inşaat mühendisi olarak görev alan sıradan birisi. 1873 yılında daha 21 yaşındayken geçirdiği kaza sonucunda sağ bacağı sakatlanınca aktif mühendislik hayatı son bulan ve masa başı göreve geçen Watkins, belki de hayat tarzındaki bu mecburi değişim sonucunda bugün az sayıda bile olsa birilerinin onun ismini bilmesini sağlayan makalesini yazdı. 1900 yılının Kasım ayında The Ladies Home Journal’da Önümüzdeki Yüzyılda Neler Olabilir başlıklı yazısı, Watkins’in ismini bugünlere taşıdı.

Fotoğrafların telgraf gibi her yere yollanabileceği, telefonların dünyayı saracağı gibi belki de o gün okuyanlar için komik gelebilecek ama bugün sıradanlaşmış tahminlerinin yanı sıra merkezi bir sistemden evlere gelerek bir musluk mantığıyla açılıp kapanabilen bir sistemden aktarılan sıcak ve soğuk hava ile evlerin ısısının ayarlanması, C, X ve Q harflerinin alfabeden çıkarılması gibi farklı tahminler de yapmış Watkins.

Çok kolaymış gibi gelse de bu tip tahminleri yapmak, 100 yıl sonra ne olacağını hayal etmek o kadar da kolay değil aslında. Sokağa çıkıp sorsanız, hemen herkes bütün işlerin robotlar tarafından yapılacağı veya ışınlanma sayesinde ulaşım sorununun ortada kalkacağı gibi aslında filmlerden aşina olduğumuz bir iki tahmin dışına çok çıkamayacaktır.

Watkins’in yaptığı işin ne kadar zor olduğu ortada olmakla birlikte, biraz kendimizi zorlarsak farklı öngörülerde bulunabiliriz. Örneğin ilkokul sıralarında başlarsak, çarpım tablosunun ezberlenmesi en başta olmak kaydıyla, zoraki ezberlemelere gerek kalmayacak. Belki de vücudumuza entegre olacak bir sistem ile gerekli bütün bilgilere ihtiyaç duyduğumuz an ulaşabileceğimiz için ezberleme gereksiz hale gelecek. Ya da ileride bugün gençlerin hayalini süsleyen 18 yaşıma gelsem de ehliyet alsam gibi bir beklenti kalmayacak. Araçlar zaten sürücüsüz olacağı için ehliyet kavramı 100 yıl sonra yaşayan çocukların hiç duymayacağı bir şey olacaktır. Kuşkusuz bu durum aileler üzerinde ehliyet olmadan da araba sahibi olunabileceği için ayrı bir mali baskı unsuru yaratmasına karşılık, çocuğum dil öğrensin diyerek fazladan ödenen okul ücretlerine gerek kalmayacağı için bir denge ortaya çıkabilecektir. Hiç kimsenin ikinci bir dil öğrenmek gibi bir kaygısı olmayacağı için buna yatırım yapılmasına da gerek kalmayacaktır.

Bunların yanında anne babaların en önemli sıkıntılarından biri olan araba ile gerçekleştirilen yolculuklarda çocukların sıkılmasına karşılık alınan önlemler uzun yolculuk kavramı ortadan kalkacağı için gereksiz hale gelecektir. Yüzyıl sonra yaşayanların önemli bir kısmı ödeme aracı olarak kullanılan kağıt veya muadili plastik kartları muhtemelen hiç görmemiş olacaklar. İnsanlar kullandıkları araçların parçalarını evlerindeki yazıcılarla ürettikleri için tamircilere olan ihtiyaçları da ortadan kalkacak. Temelde yaratıcı işlerde çalışan insan ırkı, mesai kavramını da öğrenemeyecek.

Bu sıraladıklarımın Watkins’in hayallerinin uzağından bile geçmediğinin farkındayım. O, zamanında fantezi olabilecekleri sıralarken ben başlamış süreçlerin sağlaması muhtemel sonuçlarddan bahsedebiliyorum. Bu benim Watkins kadar hayal kuramadığım kadar artık içinde bulunduğumuz protopia’nın da bir sonucu. Ama son bir madde olarak, bu güzel sonuçların yanı sıra bireylerin mahremiyetlerinin de ortadan kalkacağının çok büyük bir olasılık olduğunu da belirtmek lazım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Abone 13 Mayıs 2019
Paylaşım ekonomisi 29 Nisan 2019
Eğitimde değişim 18 Mart 2019
Sistem bozucular 21 Ocak 2019
Dijitalleşme, ama nasıl? 31 Aralık 2018
Dalgalar ve Atatürk 21 Mayıs 2018