Elektronik hizmet sunucularına özel KDV mükellefiyeti

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Dr. Numan Emre ERGİN - Mazars Denge Vergi Hizmetleri Ortağı, Yeminli Mali Müşavir

7061 sayılı Torba Yasa ile KDV Kanunu’nun 9. maddesine “Şu kadar ki Türkiye’de ikametgahı, işyeri kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayanlar tarafından katma değer vergisi mükellefi olmayan gerçek kişilere elektronik ortamda sunulan hizmetlere ilişkin katma değer vergisi, bu hizmeti sunanlar tarafından beyan edilip ödenir. Maliye Bakanlığı elektronik ortamda sunulan hizmetlerin kapsamı ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yeklidir.” ifadesi eklenmişti. Konuya ilişkin olarak Maliye Bakanlığı 31.01.2018 tarihli RG’de yayımlanan 17 seri no.lu KDV Genel Tebliği ile uygulamayı yönlendirecek açıklama ve düzenlemelerde bulundu.
Söz konusu tebliğ ile mevzuatımıza yeni bir mükellefiyet ve beyanname türü daha girmiş oldu. Yapılan düzenleme ile Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayıp, Türkiye’de KDV mükellefi olmayan gerçek kişilere bir bedel karşılığında elektronik ortamda hizmet sunanlar, bu hizmetlere ilişkin KDV’yi, “Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti” tesis ettirmek suretiyle, 3 No.lu KDV beyannamesi ile elektronik ortamda beyan edecekler. Söz konusu mükellefler ilk kez verecekleri beyannameleri vermeden önce www.digitalservice.gib.gov.tr adresinde yer alan formu dolduracaklar ve bu formun onaylanmasıyla da mükellefiyet tesis edilmiş olacak. 3 no.lu KDV beyannamesi sürekli bir beyanname olmayıp işlemin olması halinde aylık olarak verilecektir.

Elektronik hizmet sunucusunun açıkça belirtilmediği ve bu durumun taraflar arasındaki sözleşmeye yansıtılmadığı, düzenlenen fatura ve benzeri belgelerde hizmete ve elektronik hizmet sunucusuna ilişkin bilgilere açıkça yer verilmediği hallerde, elektronik ortamda sunulan hizmetlere ilişkin KDV, elektronik hizmet sunumuna aracılık edenler tarafından beyan edilip ödenecek. Öte yandan, müşteriden bedel talep etme, söz konusu hizmete ilişkin genel şartları belirleme yetkisi veya hizmeti ifa etme yükümlülüğü bulunanlar, elektronik hizmet sunucusu olarak kabul edilecek.

Tebliğde, elektronik ortamda sunulan hizmetlere yönelik beyan yükümlüğüne ilişkin düzenlemelere uymayanlar hakkında, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun vergi cezalarına dair hükümlerinin uygulanacağı; yani duruma göre usulsüzlük, özel usulsüzlük ve vergi ziyaı cezasının kesileceği belirtilmiştir.

Tebliğde ayrıca elektronik ortamda sunulan hizmetlerin bir işyeri oluşturacak şekilde verilmesi durumunda, bu hizmetlere ilişkin verginin 1 no.lu KDV beyannamesi ile beyan edilip ödeneceği, Türkiye’de bir işyerinin oluşup oluşmadığının ise 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirleneceği belirtilmiştir.

Elektronik ticaretin vergilendirilmesi, uluslararası platformlarda da sıkça tartışılan bir konu olup ülkeler arasında da büyük bir çekişmeye neden olmaktadır. OECD bünyesinde de bu konuda önemli çalışmalar yapılmış ve çeşitli alternatif öneriler sunulmuştur. Türkiye yukarıda zikredilen Tebliğ ile elektronik ticaretin vergilendirilmesi konusunda önemli bir adım atmış olmakla birlikte, düzenleme pratik bir takım sorunları da bünyesinde barındırmaktadır. Herşeyden önce torba yasa ile yapılan yasal değişiklik ve söz konusu tebliğ konunun sadece KDV boyutunu düzenlemekte olup elektronik hizmet sunucularının Türkiye’den elde ettikleri gelirlerin vergilendirilmesi konusu hala açıkta kalmaktadır. Ama bu konunun çözümü tebliğde atıf yapılan ve Vergi Usul Kanunu’nun 156. maddesinde düzenlenen işyeri tanımında değişiklik yaparak bir çeşit “elektronik işyeri” tanımı yapmadan pek de mümkün gözükmemektedir.

Türkiye’deki elektronik ortamda hizmet sunanlar bu hizmetleri için KDV hesaplarken, yurt dışındaki şirketlerin KDV’siz satış yapmaları sırf bu nedenle rekabet eşitsizliği yaratmakta ve vergi kaybına neden olmaktadır. Dolayısıyla tebliğ ideal dünyada olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmelidir. Bununla birlikte; düzenleme yurtdışında mukim elektronik hizmet sunucularının gelip Türkiye’de “gönüllü” olarak mükellefiyet tesis edecekleri ve beyanname verip vergilerini ödeyeceği varsayımına dayanarak kaleme alınmış ve cezai müeyyide olarak da VUK’taki cezaların uygulanacağını belirtmiş. Ancak düzenlemenin Türkiye’de olmayan ve Türkiye ile hiçbir bağlantısı olmayan internetteki bir websayfası üzerinden hizmet sunan bir şirketi veya kişiyi Türkiye’de beyanname verdirtip vergi ödemeye zorlayacak güçte olduğu kanaatinde değilim. Genellikle nihai tüketicilere elektronik ortamda yapılan mal ve hizmet satışlarında (B2C türünden elektronik ticarette) tahsilatlar kredi kartları veya online ödeme platformları (Paypal vb.) aracılığıyla yapılmakta. Elektronik ortamda yapılan işlemlerin vergilendirilmesi konusunda işlemi (mal ve hizmet satışını) ve işlemi yapanları takip etmektense para hareketini takip edip vergilendirme yoluna gidecek düzenlemeleri yapmak daha pratik çözüm olacaktır. Bu vesileyle de vergi sisteminde önemli bir adım atılmış olur.

Sonsöz: Suçluyu yakalamak için ya para ya sevgilisi takip edilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar